Fatih Hoca’yı az daha ipe gönderiyordum!

 
 

Basel panteri Volkan ve son dakika golünün kahramanı Arda"yla sıyırdı Hoca



CENEVRE
Türkiye-İsviçre maçında futbol yine kalbimi testten geçirdi.   Ve sapasağlam çıktım.
Her kalbin öyle kolay kolay kaldıramayacağı, insanı korkunç geren ve sanki saatler süren o dakikaları yaşadıktan sonra bir kez daha kendi kendime söylendim:
“Evladım Hasan Cemal, iyi ki hayatında futbol var!” diye...
Ve Arda"nın son dakika golüyle masamdan öylesine bir sevinçle sıçradım ki, benimle birlikte havalanan bilgisayarımı berhava olmaktan, sağolsun, yanımda oturan ve maç boyunca hiç bitmeyen sorularıyla kafamı ütüleyen İskoç meslektaşım güç bela kurtardı.
Belki daha önemlisi:
Soldan yılan gibi kıvrılarak ortaya doğru kayan Arda"nın, yampiri yampiri gelerek attığı ve rakibini göstere göstere geçtiği o klasik çalımıyla birlikte sağ ayağıyla patlattığı  müthiş şutun kaleye girişiyle Fatih Hoca da elimden -hatta gazeteci milletinin de elinden- kurtulmuş oldu.   
Evet, aynen öyle.
Yoksa, az daha kariyerine büyük saygı duyduğum Fatih Hoca"yı ipe gönderecektim.
Kurtulamayacaktı elimden.
Bardakdan boşanırcasına yağan yağmur altında oynadığımız ilk devre tam kabustu. Göle dönen, felaket ağırlaşan sahada bir Tümer, bir Gökdeniz perişanları oynamaya başlamışlardı. Tuncay yok olmuştu. Nihat yine topla bulaşamıyordu. Hakan Balta"nın sol tarafı yine koridorlaşmıştı.
Bir ara sahada kaybolduk!
Göl gibi zeminde hâlâ çalım atmaya çalışan, kısa paslarla ilerlemeye çalışan takıma baktıkça fena oluyordum. Mahalle arası futbol günlerim aklıma takıldı. Eğer toprak sahamız çamur deryası olmuşsa, kenardan bağırırdı büyüklerimiz:
“Oğlum, topu ayağında tutma, çalım atmaya çalışma! Yaradana sığınıp topu vur rakip sahaya ve koştur bütün gücünle...”
İsviçre"liler tam da bunu yaparken, bir de golü buldular. Arkasından bir tane daha atıyorlardı ki kalemizi melekler korudu.
Bu havada Tümer"in yerine güçlü kuvvetli bir Mehmet Topuz olsaydı... Bu takımda Ümit Karan oynayamaz mıydı?.. Fatih Hoca, Semih"i sokmak için ne bekliyor?.. Colin Kazım, Mevlüt gibi topçular böyle bir saha için ideal değiller mi?..
Neden saldırmıyoruz?..
Bizi tutan ne?..
Devre arası bakıyorum, bu maçı çevirebilir miyiz sorusu herkesin kafasında. Ama iyimser olan yok gibi. Kimileri de, “Çevirsek n"olacak? Bu oyunla, bu takımla nereye gidebiliriz ki?” diye vozurdamakta...
Elimde değil. Her zamanki gibi dikkatimi çekiyor. Fatih Hoca"nın ne kadar da seveni var?.. Cep telefonuma özellikle bazı Fenerli dostlardan mesajlar akmaya başlıyor. Hoca"nın suyunu çoktan ısıtmışlar bile...
İkinci yarı yağmur dindi, sular çekildi. Hoca da yerinde değişiklikler yapmıştı. Mehmet Topal ve Semih"in girişiyle takım toparlandı.
Topla nihayet buluşmaya başlayan Nihat"ın güzel bir ortasıyla gelen Semih"in enfes kafa golü oyunda bütün havayı değiştirdi. Aferin, Semih Fenerbahçe"deki gibi oyuna girer girmez golünü attı ve yine “Semih"liği“ni yapmış oldu.
Ama 1-1"le yine Çin işkencesi...
Haydi, bir gol daha!
Can havliyle bastırıyoruz.
Bu maçı alacağız!
Dakikalar geçtikçe, Fatih Hoca yerinde duramıyor, yırtıcı bir havası var kulübede, sağa sola saldırıyor ve de bakışları korkutucu... İnşallah Müfit Erkasap elinin altında değildir; yoksa yandı demektir.
Bizim takım için gol atmak çok zor bir doğum... Kıvranıyoruz. 2005"de İsviçre"yle oynadığımız iki maç gözümün önünden gitmiyor. Korkuyorum. Her iki maçta da atamadığımız tek bir gol yüzünden 2006 Dünya Kupası"na biz değil İsviçre gitmişti.
Dakika 84, aman Allahım!
Rakip sahada Hamit"in kaptırdığı topla kalemize doğru müthiş bir kontr-atak patladı. 5"e 2 yakalandık. Son sürat akıyorlar kalemize. Kulübede Fatih Hoca bakamıyor. Yapmayın, gol mü geliyor?..
Aslan Volkan, muhteşem bir kurtarış daha "Basel Panteri"nden...
Ama bize gol lazım. 90 dakika doldu. 4 dakika uzatma. 3 dakikası geçti. Kaldı 1 dakika.
Allahım bir gol!
Turnuvanın yükselen yıldızı Arda soldan yılan gibi kıvrılıyor. Rakibinin üstüne üstüne, yampiri yampiri, “Bak ben seni şimdi geçeceğim” diye ilerliyor. Ve geçiyor, kaleye bakıyor, yaradana sığınıp öyle bir patlatıyor ki, Fatih Hoca"yla birlikte takımını, hepimizi ipten kurtarıyor.
Ama Çekler"in kurtuluşu yok!
Bu takım bu kıvama geldikten sonra, çarşamba gecesi Basel"de can havliyle bu kadar moral ve güven depoladıktan sonra, pazar akşamı Cenevre"de Çekler değil, artık kim gelse bu çeyrek finali elimizden alamaz.
Fatih Hoca"ya ve takıma şimdi daha çok güveniyorum.



Önceki ve Sonraki Yazılar