Bilgin ERDOĞAN

Bilgin ERDOĞAN

Gözyaşı !

Gözyaşı !

Gülüyorsunuz da ağlamı yorsunuz. Ve gaflet için de oyalanıyor, başkaldırıyorsunuz.” Necm:53: 59-60 ))

Gözyaşı vicdanın kimyevi hali.. O bir furkan kimileyin Hak ve batıl ehlini farkettiren, tahrif olmamış muhakemelere .. Onu hafife almak kirli vicdanların işi.. Vicdanlarıyla yüzleşmek istemeyenler gözyaşına asla tahammül edemezler. Hani vahiy der ya : “ Sağırdırlar, dilsizdirler,kördürler artık dönemezler”(Bakara:2:18)

 

İdeolojik taassub bazen insanları kör,dilsiz ve sağır eder .. Öyle ki bir ülkenin başbakanı kardeş bir ülkede yaşanan zulüm için gözyaşı döktüğünde bunu dahi hazmedemeyen kimseler vardır. Hatta bunu alay konusu yapanlar ve hafife alan duygusuz,ruhsuz ya da şuursuz tipler..Bu bağlamda Kur’an ne güzel der : “Gülüyorsunuz da ağlamiyorsunuz. Ve gaflet için de oyalanıyor, başkaldırıyorsunuz.” (Necm:53: 59-60)

 

Oysa ki liderler anne gibidirler. Zaten lider anlamına gelen “İmam” anne anlamına gelen “umm’ ile aynı köktendir. Ağlamayan anne yoktur evlâdı için.. Lider ise ağlayabildigi kitlelerin önderi olabilir ancak .. Kendi evladına karşı duygusuz ve ruhsuz kesilen ve onu sokaklara terkeden sözde anne ne ise, lideri olduğu topluma duygusuz ve ruhsuz bir hâl takınan kimse asla lider vasfına haiz değildir.

 

Ruha deva olan iksir ancak gözyaşlarıdır...Gözyaşı yüreklerdeki çirkef çamurunu temizler...Allah rahmetinin sanki semadan göze inmesi gibidir gözyaşı...Yağmur toprağı besleyen bir rahmettir, göz yaşı ise özü toprak olan insanı...Yağmursuz toprak kurur,çatlar ve biter.. Gözyaşından mahrum gönüllerinde akıbeti farklı olmaz..

 

Göz yaşı temiz olmanın ve masum olmanın veya en azından vicdanı kaybetmemiş olmanın belgesidir...Onun için bütün bebekler ağlar, onun için tüm bebekler temizdir ve masumdur...Göz yaşı, idrakın ve bilginin  alametidir..Kahkaha ise tam tersi.. O vurdumduymazların sorumsuz çığırtkanlığıdır  .Bundan dolayıdır ki handan bir medeniyetin çocukları nadan olur, ruhsuz ve duygusuz olur çoğu zaman ..

 

Gönül medeniyetinin insanlarının ise gözü yaşlıdır..Sözlerinde idrak ve empati, özlerinde ise nezafet ve sempati vardır..Onlar aşkın bilgiye sahip nebiler nebisine kulak verirler: "Benim bildiğimi bilseydiniz az güler çok aglardınız" diyen o kutlu nebi gibi göz yaşı medeniyetinin cocuklarıda az güler ve çok aglarlar...Çünkü onlar ötelerden gelen bu tavsiyenin mahiyetini iyi bilirler...

 

Göz yaşı medeniyetinin çocukları bilirler ki, peygamberleri ağlayan bir nebi ,kitapları, ağlatan bir kitaptır. Çünkü idrak ağlatır cehalet güldürür..Gözyaşı, emanetin bilincinde olmaktır.. Allah resulü (sav) bir deve kervanının yanından geçer. O kervanın içinde ac ve cılız bir deve Allah resulu’nun yanına gelir ve diz çöker. Rivayet o dur ki devenin gözlerinden yaş süzülür.işte o an Allah resulu’da hü  nlenir ve deve sahibine dönerek der ki : Vallahi sen şu develere bakmazsan yarın bunun hesabını dergah-i nezd-i Ehadiyette veremezsin.

 

Ac kalmış bir deve susuz kalmış bir çiçek o kutlu nebiyi mahsun etmeye yetiyordu. Evet alemlere rahmet Allah resulu’nun gözleri ac bir deve için yaşlanıyordu.

Peki onun varisi olduğu iddiasında olan ümmetin mensupları vicdana niçin bu kadar yabancı?

 

“Madem ağlamıyorsun bari gülmekten utan” diyen Akifi söyleten, bu ümmetin vicdani kurumuş kaba softa ve ham yobaz insanları degilmiydi?  

 

Gözyaşı ihtilal yapmaktır yüreklerde .. Zira ifade edildiği gibi vahyin o kutlu dilinde, hiç bir şeyi değiştirmek mümkün değildir kendi nefsimizde olanı değiştirmedikçe ..(Rad:13:11) Ve gözyaşı yüreklerdeki çirkef çamurunu temizleyen güçlü bir iksirdir bence..

 

Aç bir deve Allah resulu’nun hüzünlenmesine ve gözyaşı dökmesine neden olurken onun takipçisi olduğunu iddia eden bu ümmetin bu dünyada kendi türdeşlerinin yani insanlık ailesinin çektiği acılarına ve dramına kayıtsız kalması nasıl mümkün oluyor?

Ashabın güzide isimlerinden Abdurrahman bin Avf orucluydu kendisine yemek getirdikleri zaman ağlayarak şöyle demişti:

 

" Benden daha hayırlı olan Mus'ab bin Umeyr şehit olduğunda kefen olarak hırkaya sarıldı. Başı örtülünce ayakları, ayakları örtülünce de başı açıkta kalıyordu. Benden daha hayırlı olan Hamza da şehit olduğunda böyle olmuştu..Daha sonra servetimiz alabildiğine çoğaldı. İyiliklerimizin karşılığını bu dünyada almaktan ve ahirete bir şey kalmamasından korkuyorum" diyerek hıçkırıklara boğuldu ve ağlamaktan yiyemedi..

 

Aynı sorumluluk bilinci Habbab bin Ereti de ölüm döşeğinde ağ latacaktı. Harise bin Mudarrib'tan naklediliyordu:

Habbabı ziyarete gitmişlerdi karnı yedi farklı yerden dağlanmıştı...Habbab şöyle demişti: "Şayet Allah resulü "Sizden hiç biriniz ölümü temenni etmesin" demiş olmasayadı şimdi ölümü temenni ederdim deyince içlerinden biri "Allah resuluna kavusacaksin demişti. Habbab ise şöyle demişti : Ben Allah resuluna biat ettiğim gün hiç birşeyim yok idi şimdi ise kırk bin dirhemim var bunların Resulullah'in yanına gitmeme mani olmasından korkuyorum diye cevap verecekti....Daha sonra kefeni getirilmişti Habbab kefenini görünce ağlayacaktı ve şöyle diyecekti: "Hamza şehit olduğunda üzerinde siyah-beyaz çizgili bir hırka vardı.Öyle ki, başı örtülse ayakları, ayakları örtülse başı açıkta kalıyordu..."

 

Onlar bu ümmetin hayatını imanına şahit kılan yıldızlarıydı...

Onların arkasından gelen liderlerimizde hayatlarını imanlarina şahit kılmışlardı...Hatta Selahattin Eyyübi'ye " Tebessüm sadakadir ' hatırlatmasını yapan zata Eyyubi Filistin işgal altı ndayken nasıl gülerim diyecek ve göz yaşlarıyla cevap verecekti...O gözü yaşlı komutan bir gün gelecek Filistin fatihi olacak ve ancak o zaman tebessüm edecekti...

İslam toprakları gözü yaşlı komutanlarca fethedildi...Anadolu topraklarının fatihi Alparslanın gözü yaşlıydı, İstanbul'un fatihi Sultan Mehmet'in gözleri yaşlıydı...Fatih bize İstanbulu göz yaşlarıyla emanet etmişti...

Ama ben diyorum ki ey göz yaslarim nerdesin? Eyyübinin göz yaşlarıyla fethettiği Filistini şimdi gözü dönmüş haydutlar işgal etti ve bu işgal devletlesti...Ey göz yaşlarım nerdesin? Fatih'in göz yaşlarıyla bize emanet ettiği İstanbul şimdi günah batağı oldu...Ey göz yaşlarım  nerdesin ?

Ey göz yaşlarım nerdesin ?  Ağlamayan, dinlemeyen, inlemeyen, duygusuz ruhsuz ve şuursuz bir yığın bizim neslimiz oldu. Ey göz yaşlarım nerdesin ? 

Ve sen ey Hz Hüseyin’in şehid edilmesi üzerinden mezhep tacirliği yapan ve diline Hüseyini doladığı halde ümmetin   kardeşlerine Yezid kesilen bedbaht ! Sen nerdesin?

Biz herşeye rağmen yine de ümitvarız.. Bir neslin yüreğini gözyaşlarıyla yıkayan kanaat önderlerine iftira atsalarda biz ümitvariz.. Zira biliyoruz ki “Güneş balçıkla sıvanmaz”

Dünya’nın başka bir yerindeki zulme kayıtsız kalmayan ve onların ahlvaline üzülen ve hatta tüm global güçlerin baskısına rağmen gücü ve imkanları  nispetinde birşeyler yapmaya çalışan ve herşeyden önce gözü yaslanabilen siyasi liderlerimiz olduğu için umutluyuz. Umut, imanın çocuğudur. Zira Allah için imkansız yoktur.   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.