Hadislerin kullanılması

Peygamberimiz(s.a.)'in örnekliğini özümsemek, hayatı -farklılıkları dışında- onun gibi yaşamayı alışkanlık haline getirmek için yapılacak şeylerden biri de devamlı hadis ve siret (Hz. Peygamber'in hayatına dair kitap) okumaktır. Bunu devamlı söylüyor ve şahsen yapmaya çalışıyorum; ancak hadisleri hayatımıza uygularken dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta vardır:

1. Okuduğumuz hadisin sened ve metin yönünden arızasız olduğunu bilmek.

2. Hadiste geçen fiil ve davranışın "örneklik vazifesi" içinde olması; başka bir ifade ile ümmet tarafından genel olarak uygulanması için yapılmış/söylenmiş bulunmasıdır.

Buhari, Müslim gibi içindekiler sened (raviler zinciri) bakımından sahih kabul edilen kitaplarda yer alan birçok hadis kelam ve fıkıh alimleri tarafından uygulanmamıştır (onlarla amel edilmemiştir). Bunun birçok sebebi yanında konumuz bakımından önemli olan sebebi "metin tenkidi"dir. Metin tenkidinden maksat senedi sahih olsa bile hadis metninde akla, ilme, daha güçlü bir delile (ayet veya hadise), birçok ayet ve hadise dayanan din kaidelerine (kavaid) aykırı olma durumlarının tespit edilmesidir. Yine birçok Sünni kelam alimi "mütevatir olmayan" hadisleri akaid (inanç) konularında kesin saymamış, kullanmamışlardır; çünkü mütevatir olmayan bir hadis sened ve metin yönünden sahih bile olsa kesin bilgi değil, zan ifade eder; zan ise fıkıhta yeterli olsa da iman konularında yeterli değildir.

Peygamberimiz'in vahyi alıp tebliğ etme ve açıklama yanında başka vazifeleri ve özellikleri de vardır; davranışlarının hangi vazife ve özelliğinden kaynaklandığını bilmeden hadisi uygularsak yanlış yapmış olabiliriz.

Daha sahabe zamanında Peygamberimiz'in söyledikleri ve yaptıkları, maksadı, durumu ve vazifesinin çeşitliği bakımından ele alınmış, uygulama buna göre yapılmıştır. Mesela savaş için bir yerde mevzilenmeyi istediğinde "bunu ictihadınızla söylediyseniz bu yer uygun değil" denmiştir. "Filan yere varmadan ikindi namazını kılmayın" dediği zaman, yolda ikindi namazının vakti daralınca bu sözden maksat "oraya bir an önce gidin" mi demektir, yoksa "Namaz geçse bile yola devam edin" mi demektir diye tartışılmış, her iki anlayışa göre uygulama yapanlar olmuştur.

Peygamberimiz -dini tebliğ, açıklama ve uygulama yanında- bir devlet başkanı, toplum lideri, hakim, hakem, mürşid (eğitimci), istişari rey, kendine mahsus durum ve özellikler, beşer olarak... konuşmuş ve davranmıştır. Bu konuşma ve davranışlar bağlayıcılık ve örneklik bakımından eşit derecede ve tamamı bağlayıcı değildir. Mesela "Bir araziyi ıslah eden onun sahibi olur" cümlesini İmam Şafi'î "değişmez din kuralının tebliği" olarak, Ebu Hanife ise "devlet başkanı sıfatıyla ve gerektiğinde değişime açık" olarak söylenmiş kabul ettikleri için farklı uygulamışlar, Ebu Hanife, "başka devlet başkanları farklı karar alabilirler" demiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar