Haydar Dümen'den yine "pis" cevaplar!

SORU 1: Hocam; ben genç bir kızım, nişanlıyım, Atatürkçüyüm. “Hemi de ailecek”. Nişanlımla geçen yıl yapılan Tandoğan'daki Cumhuriyet mitinginde tanıştım. Nişanlım mitingte o kadar çok bağırıyordu ki “karizması neyin” beni çok etkiledi. Nişanlımda ilk dikkatimi çeken mıntıka, elleri oldu.. O eller, ah o eller var ya o eller..

İlhan Selçuk seni inandırsın, Cumhuriyet gazetesinin “Cum” kısmı görünecek şekilde gazeteyi o kadar güzel katlamıştı ki.. İçimden şunu dedim: “Ne kadar da tertipli bir adam.. Bu adam ki “Cumh” değil de sadece “Cum” gözükecek şekilde gazeteyi katladığına göre evde de yatak çarşafını o kadar tertipli katlar..”

Fakat hocam şimdilerde çok tedirgin ve endişeliyim.. Miting fotoğraflarını “feysbukumda” yayınlarken fark ettim ki bu “Cumok” olacak çocuk gazeteyi tam katlayamamış.. Çünkü “Cumhuriyet” sözcüğündeki “h” harfi de görünüyordu..

Şimdi hocam Cumhuriyet gazetesine saygısızlık yapan bu nişanlımla evlenirsem, nikahımızın kıyıldığı nikah salonu laikliğe aykırı eylemlerin odağı olma iddiasıyla kapatılır mı? Ak Parti de kapatılacağından yeni bir cumhuriyet mitingi yapılmayacağına göre ben yeni bir erkekle nerede ve nasıl tanışacağım? (Ruhat Kırıkkanat)

CEVAP 1: Kızım, bir h harfi göründü diye sende endişe ve kaygı başlamışsa, u,r,i,y,e,t harfleri göründüğü zaman sen cinayet de işlersin. Peki cinayet işlersen hapse gireceğine göre sen Tuncay Özkan'ı canlı canlı nasıl göreceksin? Cezaevine cep telefonu da sokulmadığına göre “Bizkackisiyiz.com”a SMS'i nasıl göndereceksin?

Üstelik nişanlın belki de Cum'un yanındaki h harfini bilerek gösterdi. Yani elindeki başkaları Cuma dergisi sanmasınlar diye düşünmüş olamaz mı? O yüzden kafanı böyle “h”ye takma “he mi”?

SORU 2: Hocam; ben emekli bir yargıcım. 27 Mayıs'ı coşkuyla karşılayan bir halaskargaziyim. Teyyy teyyy de teyyy tey.. Şu anda Mahalle Baskısı Apartmanı'nın yöneticiliğini yapıyorum. Apartmanımız 12 daireden oluşuyor.

Ancak apartmanımıza geçen gün bir karı koca taşındı. Adamın üst dudağını kapatmayan bıyığı, karısının ise türbanı vardı. Taşındıkları gün kendilerine “Siz Kemalist misiniz yoksa gerici mi?” diye sordum. “Biz kiracıyız” dediler.

Şimdi hocam, ben bir “aydınlık bir cumhuriyet yöneticisi” olarak apartmanımıza “ikna odası” kurmak için genel kurulu toplarsam başarılı olabilir miyim? Diyelim ki bunlar ikna olmadı; bunların, kendileri gibi bir yobaz dünyaya getirmemesi için kısırlaştırma metodunu uygulayacak olan bir ürolog ya da jinekolog tanıdığınız var mı? (Tuncay Onuncuyılmarşı)

CEVAP 2: Muhterem kardeşim, ikna odası kurmanı tavsiye etmem. Çünkü genel kurulu toplaman için toplantı yeter sayısına ulaşamayabilirsin. Karar yeter sayısına ulaşman ise hiçbir şey ifade etmez. Kısırlaştırma metodunu uygulamak da apartmanda bir takım kısır tartışmalara yol açar.

O nedenle “3. yol” formülünü uygulamanı tavsiye ederim. O da şu: Apartmanın önündeki kamusal alanda bir “miting attır”. En bariton bir sesle de ki: “Ey bu apartmanın aydınlık insanları.. Apartmanımızı işgal eden bu kiracı bozuntusuna öyle bir ceza verelim ki herkes 'ohh' desin. Örneğin, kendilerini kapı dışarı edelim, malvarlığını ise hazineye devredelim.”

SORU 3: Hocam, yöneticisi olduğum gazetemden ayrılıp vatan aşkımdan dolayı bir başka gazete kurdum. Bu gazeteyi daha sonra eski gazetemi eline geçirmek isteyen bir başka gazete patronuna sattım. Yeni gazetemi satmak benim için hiç de zor olmadı, çünkü ben eski gazetemi olmasa bile eski gazetemin patronunu da çok güzel bir fiyata satmak gibi muazzam bir satış tecrübesine sahibim.

Fakat bugünlerde bir başyazar çıkıp “Bu adam bir bakanın önünde diz çöküp özür dilemişti..” dedi. Oysa ben diz çökmedim. Ben sadece takla atmıştım. Hatta yaptığım aerobik figürlerin destansılığı karşısında teklifleri kıramayıp amuda da kalkmıştım.

Fakat hocam amuda kalktığım için o gün bugündür omuriliğimde bir ağrı hissediyorum. Yoksa.. evet evet yoksa ben omurgasız mıyım? (Güngör Müş)

CEVAP 3: Oğlum diyelim ki sende “omur” da yok onun “iliği” de.. Ama asıl önemlisi sende “onur” da yok.. Çünkü eski patronunu satan bir adam olduğunu kendin söylüyorsun. Kaldı ki 28 Şubat'ta milleti “iliğine” kadar soyanlara bildiğim kadarıyla ses çıkarmamıştın. O nedenle “omur”dan ve onun iliğinden ziyade “onur”a ehemmiyet ver. İlik olmadığı için düğmenin de önemi yok. Düğmeye basmanın ise hiç sakıncası yok.

Önceki ve Sonraki Yazılar