Herkese adalet için yargı tarafsız olmalı

Pazar günü Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun 16 yeni üyesi için yapılan seçimlerin ardından medyanın bir bölümü daha şimdiden aleyhte bir kampanya başlatmış bulunuyor. Seçimlerde, Bakanlıktan yapılan tüm yazılı ve sözlü açıklamalarda kendilerinin bir listesinin olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen Adalet Bakanlığı listesi olarak nitelendirilen liste kazanmış. Böyle olunca da HSYK iktidarın kontrolüne girmiş oluyormuş. Halbuki Anayasa'da yapılan değişiklik ile belli bir siyasi ve ideolojiye mensup grubun hakimiyeti altında görünen ya da böyle nitelendirilen Kurul'un bu niteliğinden kurtarılması için harekete geçilmişti. Daha doğrusu anayasa değişikliği bu düşünceyle yapılmıştı.

HSYK seçiminde 11 binin üzerinde hakim ve savcı oy kullanmış ve sonuçta ortaya çıkan bir irade vardır. Bu iradeyi peşin olarak suçlamaya ve mahkum etmeye çalışmak eski alışkanlıkların devamını istemek, değişime tahammül edememek anlamına gelir. Bununda ötesinde oy kullanan yargı mensuplarına karşı bir saygısızlık demektir.

Yargının bağımsızlığı elbette esastır. Yargı mensupları şu ya da bu tesirler altında karar vermemeli, adaletin tecellisi için çaba sarf etmelidirler. Kaldı ki daha yeni seçilen üyeler göreve başlamamış, hatta HSYK'nın üye seçimleri tamamlanmamıştır. Ortaya çıkacak tablo ne gösterecektir belli değildir. Buna rağmen daha şimdiden bir kampanyanın başlatılmış olması statükonun değişme ihtimalini  sindirememek anlamına gelir. Kaldı ki tartışma yargı mensuplarından ziyade medya üzerinden sürdürülmektedir. Seçilenlerin göreve başlamalarını ve icraatlarını beklemeden hemen karşı bir kampanyanın başlatılması en hafif ifadesiyle bir tahammülsüzlüğün göstergesidir.

Şahsen tarafsız ve bağımsız bir yargıdan yanayım. Hiçbir siyasi ve ideolojik tesir altında kalmadan, darbecilerin değil halkın yanında, sadece hakkın ve adaletin tahakkuku için çalışan bir yargıya ihtiyacımız var. Unutmamak gerekir ki özellikle yüksek yargıda ortaya çıkan siyasal ve ideolojik yaklaşım, bunun sonucu olarak birer siyasetçi gibi sık sık yapılan açıklamalar toplumun büyük bir bölümünü rahatsız etmiştir. Bunun sonucudur ki Anayasa değişikliğine toplumun yüzde 58'ı 'evet' demiştir. Bu oy oranı çoğunluğun yargıda yaşananları tasvip etmediğinin bir ifadesidir. Ancak bu durum kesinlikle bir takım tasfiye ve dışlamalara zemin hazırlamamalıdır. Geçmişte yaşananlara karşı psikolojik bir tepkiye dönüşmemeli, Anayasa ve yasalar zorlanmamalıdır. Yani geçmişte yanlışlar yapılmış ise buna bir başka yanlış ile karşılık verilmemeli. Bu ülkede yaşayan herkesin yargıdan eşit şekilde yararlanması gerekiyor ve bu temel insan hakkıdır.

Dün siz yanlış yaptınız bugün bunun hesabını vereceksiniz yaklaşımı ile ipin ucu kaçırılacak olursa yeni bir adaletsizliğin ortaya çıkmasına zemin hazırlanmış olur. Bu da toplumu gerer.

Bir diğer ifade ile "O liste kazandı" ya da 'Yeni HSYK, Yeni Yargı' yaklaşımı sergileyenlere haklılık kazandırır. Gerçi bugün ortaya çıkan yeni yapıdan rahatsız olanlar geçmişte bir takım yanlış uygulamalar karşısında sessiz kalmak suretiyle toplumun büyük bir bölümünün rencide edilmesine destek vermiş oldular ama bu durum kesinlikle haksızlığa haksızlıkla karşılık vermeyi haklı gösteremez. İnsanımız bir takım darbeci anlayışlardan artık kurtarılmalı, dayatmaların esiri olmamalıdır. Bunun için anayasa değişikliği yapılmış bunun için de bu değişiklik milletimizin çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar