İslâmî Kesimde Karmaşa

İslâm'ı yok etmek istediler, bunu yapamadılar. Bütün baskılara, zulümlere rağmen din dayandı, dindarlar dayandı. Madem ki, yok edemiyorlardı, öyleyse bozmalıydılar.

Dinde reform... Türkçe ezan... Dinde yenilik... Dinde değişim... Light İslâm... Ilımlı İslâm... Fazlurrahmancılık mezhebi... Mealcilik... Daha bir sürü akım çıkarttılar.

Müslümanların güçlü olması için birleşmeleri, tek bir Ümmet, tek bir Büyük Cemaat olmaları gerekiyordu. Ona da imkân vermediler. Dindar kesimin içine köpek sürüsü kadar ajan, casus, istihbaratçı, provokatör, yönlendirici, beyin yıkayıcı şeytan soktular, ehl-i imanı paramparça ettiler.

Müslümanları cahillikle terbiye ettiler.

Diyanet üzerinde ağır baskılar uyguladılar.

Sonunda bugünkü manzara ortaya çıktı: Dağınıklık, parçalanma, kaos, anarşi, sen ben kavgası, ittihadsızlık, başıboşluk...

İslâmî kesimde korkunç bir vakit, enerji, para, imkan, fırsat kaybı oldu.

Laik devletin resmî Diyanet'inin yanında bir düzine büyük özel Diyanet, yüzlerce de orta ölçekli Diyanet peydahlandı.

Müslümanlar tek büyük cemaat olmaktan çıktı, bir sürü cemaatçik, parça ortaya çıktı.

Hayırlı işler ve hizmetlerde müsabaka (yarışma) gitti, yerine rekabet ve husumet geldi.

Türkiye'de İslâmî hareketin, İslâmcılık cereyanının içine Siyonist, Haçlı, Evangelist ajanlar girdi.

Roma girdi, Tel Aviv girdi, Washington girdi.

Bazı İslâmî cemaatler holdingleşti, bankalaştı, azmanlaştı.

Bütün bu hengâme, toz duman içinde Ehl-i Sünnete bağlılık zayıfladı, yahut bazılarında hiç kalmadı.

Sınır ötelerinden petro-dolarlar geldi, ulufeler ve câizeler dağıtıldı, bid'at cereyanları çıkartıldı.

Din işleriyle para işleri birbirine karıştı.

Biz iyiyiz, biz doğruyuz, biz haklıyız kavgaları.

Benim şeyhim senin şeyhini döver ahmaklıkları.

Siyonistler, Haçlılar, Pergelliler işlerine gelen evcil bir Halife adayı bile buldular. Vakit müsait olunca ilan edecekler.

İslâmî hareketin içine CIA girdi, MOSSAD girdi, Intelligence Service girdi.

Dini imanı para olan adamlar ve karılar girdi.

Müslüman geçinen birtakım ahmaklara veya hainlere Sünnet ve hadîs düşmanlığı yaptırıldı.

Müslümanlar disiplinli, planlı, programlı olmamalıydı.

Mezhep düşmanlığı...

Fıkıh düşmanlığı...

Tarikat ve tasavvuf düşmanlığı...

Bir küfür ideolojisi olan Feminizm...

Allah'ı bir Roma putuna benzeten Ali Şeriaticilik.

İslâm dünyasında ne kadar aktivist cereyan varsa Türkiye'de şubeleri oldu.

İslâmî kesimin içine bol miktarda arivist sokuldu.

Zekatların doğru dürüst, yerli yerinde ödenmemesi için gereken herşey yapıldı.

Birlik yok... İşe yarar bir plan ve program yok... Bir İslâmî Şûra yok... İstişare yok... Hikmet yok...

Devlet içinde devlet olan cemaatler...

Yüz milyarlarca dolar...

Papalık tarafından çıkartılan Diyaloğun benimsenmesi...

Tevhid ile Teslis birdir hezeyanları...

Ehl-i Kitab da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir çılgınlıkları.

Sahih itikad darbelendi...

Namaz ve cemaat ihmal edildi, hafife alındı...

Amaçlarına ulaşmak için şeytanla birlikte çalışmak...

Önderleri azılı Farmason Afganî olanlar...

Muhkem Kur'ân ayetlerinin ve mütevâtir veya sahih hadislerin nicesinin günümüzde hükmü yoktur demeler.

Reformculara yekun olarak milyarlarca dolar telif ücreti dağıtmaları.

Müctehidliği kendisinden menkul naylon müctehidler.

BaşkanBush'un "Büyük Ortadoğu Projesi" (BOP).

Türkiye'de, Mısır'da, Fas'ta BOP çerçevesinde kadın vaizeler, kadın müftü vekilleri...

Türkiye'nin büyük ve önemli bir şehrinde müftü yardımcısı olan kadının Buharî'deki bir hadis için "Peygambere söyletmişler" demesi.

Aman Müslümanlar birleşmesin...

Aman ehl-i Sünnet Müslümanlığı hakim olmasın.

Aman reform olsun, yenilik ve değişiklik olsun, ılımlı sulandırılmış İslâm olsun.

Dinî hizmetler ve faaliyetler dejenere olsun.

Roma'nın, Tel Aviv'in, Washington'un istedikleri ve dedikleri olsun.

Bizim istediğimiz İslam olsun.

(Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete, cumhur-i ulema yoluna uygun bir şekilde ihlasla, sadakatle, hikmetle hizmet edenlere bir sözümüz yoktur. Tenkitlerimiz ehl-i bid'ate, ilhamlarını Tel Aviv'den, Roma'dan, Washington'dan alanlaradır.)

* (İkinci yazı)

ÇÖREK OTU KAHVESİ

Geçen yaz dostlarımdan biri bir kutu "Çörek Otu Kahvesi" hediye etmişti. Hazırlayıp içmiştim, hoşuma gitmişti, o günden beri haftada birkaç fincan içiyorum.

Çoğumuz biliriz, çörek otu, Peygamberimiz tarafından övülmüş, tavsiye edilmiş şifalı bir habbedir.

Efendimiz "Çörek otu, ölümden başka her derde devadır" buyurmuşlardır.

Bu siyah tohumlar pidelerin, ekmeklerin, börek çöreklerin üzerine konulur. Cacığın üzerine tozu ekilir.

Aşırı miktarda tüketmemek şartıyla salatalarınız, çorbalarınız, hattâ yemekleriniz üzerine dökülebilir. Azı şifa olan şeyin çoğu zarar verebilir.

Çörek otu kahvem bitince Mısır Çarşısı'nda arattırdım. Yokmuş. Epey arayıp taradıktan sonra Fatih taraflarında bir dükkanda bulmuşlar.

İsmini ve üretim yeri adresini veriyorum:

ARZU HANIM Çörek Otu Kahvesi.

Hüsnü Karakuş Mah. 3522 Sok. No: 44 Antalya

Telefon: 0 242/338 05 81

Cep: 0 533/966 65 70

(Bu yazı bir ilân değildir. Bir menfaatim yoktur. Üreten vatandaşı tanımam.)

Önceki ve Sonraki Yazılar