Av. Mehmet YALÇINKAYA

Av. Mehmet YALÇINKAYA

İYİLİK NOTLARI

Geçen haftaki yazımda Yüzyılın İyilik Hareketi olarak yola çıkan Deniz Feneri Derneği hakkında bilgi vermiştim. Bu hafta, Deniz Feneri’nin dokunduğu kalplerden  bir-iki örnek vererek yazımı tamamlamak istiyorum.

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarım Karabük’te geçmesine rağmen aslen Kastamonu’nun Çatalzeytin ilçesi doğumluyum. Çatalzeytin, Kastamonu’ya en uzak, nüfusu iki bin beş yüz civarında Karadeniz sahilinde yer alan küçük bir ilçedir. Doğduğum köy, bu ilçe merkezine 18 km. uzaklıkta, dağların ortasında, orman içinde 10 haneli bir köy. Köyümüz o kadar mahrum bir yerdi ki, 1990’lı yıllara kadar, köye 3 km kalınca yol sona erer, köye ya yürüyerek veya bir binek hayvanın sırtında ulaşılabilirdi. Belki de Batı Karadeniz’in en fakir köylerinden birisiydi.

Çatalzeytin’in bu ve buna benzer köylerinde, Çatalzeytin Kaymakamlığı ile işbirliği içerisinde ilçenin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın yerinde görerek tespit ettiği kendi köyümün de içinde olduğu civar köylerden tespit edilmiş 50 aileye Deniz Feneri yardım ulaştırmış. Yardımlar bazı evlere, gıda, bazılarına nakit, bazılarına ise diğer aynî yardım şeklinde yapılmış.

Akraba ziyareti için gittiğimde, haftada bir kurulan pazarda, stand açan eniştem biraz da şaka ile karışık, “İşte size Deniz Feneri’nden yardım getiren adam…” diye başlayıp işi abartınca sesimi çıkartamadım. Hâlbuki Deniz Feneri’nin bu gariban ve fakir köylülere yardım ettiğini ben de yeni duyuyordum. Akşam namazı için camiye gittiğimde bir anormallik seziliyordu. Cuma gibi cemaat birikmişti. Meğer dilden dile Deniz Feneri görevlisi gelmiş diye yayılmış. İnsanlar benimle tanışmak için, akşam namazına koşmuşlar. Yardım alan yaşlılardan birisinin şu sözünü hiç unutmadım: “70 yıldır bu köyde yaşıyorum. Allah rızası için Deniz Feneri’nden başka köyümüzde fakirlere yardım eden kimseyi ne duydum, ne gördüm. Devlet bile yardım etmez, etse bile buraya gelme zahmetine katlanmaz, ayağına çağırır. Allah bu Deniz Feneri’ni kuranlardan razı olsun.”

Stajyer avukat olarak büyük bir firmada çalıştığım yıllarda, batık kredi kartı ödemeleri için beni Kayseri’de toplu hacze göndermişlerdi. Dosyalardan bir tanesi için, Kayseri’nin fakir mahallelerinden birisinin evine gittik. Toplam borç miktarı bugünün parası ile en fazla 1000 TL kadardı. Haczedilecek eşyaları tespit ederken, Deniz Feneri’nin yardım kolisini gördüm. İçim eridi. Evin hanımına sordum:

-Deniz Feneri’nden yardım mı alıyor sunuz?

-Beş aydır düzenli olarak Deniz Feneri gıda kolisi gönderiyor. Ayrıca kışa girerken bir kere giyecek yardımı yaptılar.

-Kredi kartı borcu için niye başvurmadınız?

-Bu yardımları da ben başvurduğum için yapmadılar. Benim haberim yokken komşulardan birisi yapmış, bir gün kapı çaldı, “Biz Deniz Feneri’nden geliyoruz. Yerinde tespit amacıyla kapınızı çaldık. Durumunuzu rapor edip, genel merkeze göndereceğiz” dediler.

Kredi kartı borcunu rahmetli eşim çoluk çocuğun ihtiyaçları için yapmıştı. Trafik kazasında vefat edince o borç ta öylece kaldı.

-Başka yardım eden kişi veya kuruluş var mı?

-Deniz Feneri’nden başka kapımızı çalan olmadı.

Bu ve bunun gibi, sayısız örnek verilebilir. Deniz Feneri Derneği, Türkiye’de yardımlaşmanın, fakir fukarayı gözetmenin yolunu açan ve bunu sistemleştiren ilk dernektir. Yardım etmek isteyenle, yardıma muhtaç arasında gerçek bir köprü vazifesi görmüştür.

Deniz Feneri’nin açmış olduğu giyim mağazaları sayesinde Türkiye’de binlerce kişi, bir mağazadan, üzerine giyinerek, yakışıp yakışmadığını aynada görerek, “bunu değil onu beğendim bir de ona bakabilir miyim” duygusunu yaşayarak yardım almıştır.

Deniz Feneri, fakirliğin zorluğunu görüp, fakire yardım etmenin o dayanılmaz manevi hazzını zenginlerin tatmasına da vesile olduğu için takdir edilmelidir. Vermenin güzelliğini bir kere öğrenen kişi, Allah’ın izniyle ömür boyu “Alan değil, veren el” olmak için çalışır.

Şu mübarek günlerde, yardım kapılarımızı sonuna kadar açmaya gayret edelim. Hiçbir şey yapamazsak en azından 5560’a boş bir mesaj atarak 5 (yazıyla beş) TL yardım yapalım. Umulur ki, Peygamberimiz Efendimiz (SAV)’in “Yarım hurma tanesi ile de olsa kendinizi cehennemden kurtarınız” hadis-i şerifinin sırrına mazhar oluruz.     

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.