Kadın Ne Öğretir Bize?...

Kadın dendiğinde ne gelir aklınıza?

Benin aklıma öğrenme gelir… Hayatı onlardan öğreniriz…

Emeklemeyi, yürümeyi, yemeyi, içmeyi…

Ses vermeyi, sese kulak vermeyi…

Koşmayı… Düşünce kalkmayı… Düşeni kaldırmayı… Kucak açmayı, üşüyeni sarmayı… Dertliyi dinlemeyi…

Lezzeti öğreniriz kadınlardan…

Hayata nasıl tat katacağımızı belleriz kendilerinden…

Ne gelir aklınıza kadın dendiğinde?

Şefkat gelir… İç çekmek gelir… Sızıyı duymak gelir… Hayatı duyumsamak gelir… Yarayı sarmak gelir…

Aklınıza ne gelir kadın dendiğinde?

Benim aklıma karşılık beklemeden vermek gelir… Gereken yerde gerektiği kadar kalmak gelir… Fedâkarlık gelir. Uykusuz geceler gelir…

Üst örtmek gelir soğuk gecelerde…

Kadın dendiğinde ne gelir aklınıza?

Benim aklıma gece gelir… Gece gibi kusurları örtmek gelir…

Güneş gelir aklıma… Yakmadan ısıtmak gelir…

Ne gelir aklınıza kadın dendiğinde?

Aşk gelir aklıma… Aşık gelir… Maşuk gelir…

Şiir gelir aklıma…

Rüzgar gelir, yüze dökülmüş zülüf gelir… Yaşmak gelir… ‘Her gün bir yana düşen başbağlamak gelir…’

Zerafet gelir aklıma... İncelik gelir…

Titrek bir yürek gelir…

Ne gelir hatırınıza kadın dendiğinde?

Benim aklıma anne gelir… Anne… Annelerimiz…

Kendilerinden dünyaya doğduğumuz mukaddes varlıklarımız…

Varlıkları en büyük “varlığımız” olan zenginliğimizdir annelerimiz…

Yoklukları ise dinmeyen bir hicran, sönmeyen bir yangın…

Hangi ilaç dindirebilir, anne sıcaklığının boş bıraktığı zemheriye dönen kalbin ızdırabını…

Sarılması en zor yaralardan birisidir annesizlik…

Anne şefkatinden yoksun kalmış bir yüreği güneşler ısıtmaya yeter mi dersiniz?

Benim cevabım net! Asla!..

Kadın denince anne gelir akıllara… Evet… Benim aklıma hemen İslam Anneleri gelir…

Gönlünü Evrenlerin İftihar Tablosu Efendimize “mıhlamış” olan annelerimiz… Başka bir şey düşünmeyen, onun bir işaretiyle, eşinden, çocuklarından ve hatta canından bir an bile tereddüt etmeden vazgeçebilecek olan annelerimiz…

Hatta vazgeçip feda eden annelerimiz…

Bize kadınlığın burcunda olan bu annelerimiz iman etmeyi öğretirler… Sadık olmayı… Fedakarlığı ve bunun seviyesini…

Sayısız örnek bulmak mümkün bu konuda mutluluk çağından…

Evine gelen ganimeti sabahı görmeden dağıttıran annelerimiz…

Çalışmaya, didinmeye, el emeğine verdiği değerle örneklik eden annelerimiz…

Canına yapılan onca eziyete rağmen zerre kadar tereddüt göstermeyip şehadet şerbetini içen annelerimiz.

Efendimizi savaşta koruma bahtına ulaşan annelerimiz…

Mekke boykotunu kırmak için akla gelemeyecek yöntemler geliştirip müminlerin imdadına yetişen annelerimiz…

Müminlere Kur’anın enfüsi tefsirini yapan “Kevser” olan annemiz…

İslamın bilgi bankası olan cevval zihniyle hadisleri kritik eden annemiz...

Aslında benim zihnimde yukarıdaki her cümle bir yüce annemize tekabul ediyor… İsimlerini zikretmem halinde her birisini ayrı ayrı yazmak gerekecek ve tek cümleyle anlatmanın saygısızlık olacağını düşündüğümüz annelerimizi hepimiz anlamak borcundayız.

Dünya Kadınlar Günü’nde kadınlara dair çok şey konuşulacak…

Konuşulmalı da…

Tüm bunları yaparken ben Yüce İslam Annelerimizi gönlümüzün gündemi yapmayı öneriyorum.

Bunu başarırsak ancak onlardan bize bir nur gelebilir. Işıklarından ancak bu şekilde faydalanabiliriz diye düşünüyorum.

Kadınlar gününde annelerimizi analım. Arayalım. Hatır soralım. Dua alalım.

Evet bunların tümünü yapalım…

Ama bunları yaparken bize anneliği öğreten Efendimize pervane olan o annelerimizi yüreğimizde misafir edemezsek eğer bir yanımız yıkık kalmaz mı sizce?

Onlara en sıcak duaları göndermezsek üşüyen yanımızı hangi güneş ısıtabilir?

Gelin güneşler güneşi Efendimizin gönlünde yer bulan annelerimizin şefkatli sînelerine sığınalım.

Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle de olsa onlara yakın duralım.

Kalbimiz onlara aşkını niyaz etsin. Dudaklarımız onlar için kımıldasın.

Onlarla çağlasın.

Bunu başarabildiğimiz zaman inanın hem farklı bir Kadınlar Günü yaşamış oluruz, hem de hayatımızı paylaştığımız anne, eş ve bacılarımızı onların bir emaneti ve temsilcisi görme zerafetine ulaşmış oluruz.

Ne dersiniz?

Eskiden hanım annelerimiz vardı… Hanım teyzelerimiz… Kocaman halalarımız.

Hayatımızın şefkat yumaklarıydı onlar.

Şimdi de öyledir… Bilenler için…

Üşütür yoklukları…

Yoksulluktur yoklukları… Telafisi imkansız hem de…

Kadınlar Günü vesilesiyle onları bir başka gözle bakabiliriz belki biraz ince düşünebilirsek…

Varlıklarının şükür gerektirdiğini idrak edebiliriz.

Onların bereketli toprakları olan gönüllerinde can buluruz. Filizleniriz. Meyveye dururuz.

Onların dokunuşları can verir bize… Canlandırır…

Zira şefkat içerir dokunuşları…

Sevginin en kristalize hâlidir tebessümleri…

Hayatın bu yakasında olanları aramalı, sormalı, konuşmalı… Hayatın diğer yakasına geçmiş olanlara ise niyaz etmeliyiz. Dualar göndermeliyiz…

Armağandır kadınlar…

Hayatın en cömert armağanıdır… Daha doğrusu İlahi bir ikramdır.

Onlar olmasa ne sevgiden bir payımız olabilir, ne de şefkatten bir kıymık kadar payımız…

Sormayı bilmezdik.

Sevmeyi bilmezdik.

Hislenmeyi beceremezdik zira örneğimiz olmazdı.

Değeri bilmezdik. Hayatın ederinin ne olduğunu fark etmezdik.

Ağlamayı bilmezdik bir de… Önemli mi bu? Evet çok önemli…

Benim kanaatim ağlamayı bilmeden sevmeyi de bilemeyeceğimiz yönündedir…

Beraber ağlayamadığınız kişiler yakınınız olamazlar… Sizden olamazlar. Sizin olamazlar.

Sizde onların olamazsınız…

Ben ağlamayı bir kadından öğrendim… Halamdan öğrendim… Beraber süzüm süzüm ağlardık…

Şimdi anlıyorum ki, keyifliymiş bir yanıyla halamla ağlamak!..

Zira onsuz ağlamanın ne kadar zor olduğunu yaşıyorum birkaç senedir!

Diyeceğim şu ki, beraber ağlayabildiğiniz kadınları sevin.

Çok sevin!... 

HABER NAME/ 07.03.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolat

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum