Kaybeden kim?

Kaybeden kim? Fenerbahçe mi, Ak Parti?

 

Fenerbahçe bu yıl herkesi mutlu etti.

Şampiyonlar Liginde birbirinden güzel ve heyecanlı maçlar çıkarıp çeyrek finale yükseldi, kendini mutlu etti.

Galatasaray"a yenilip, Süper Lig Şampiyonluğunu verdi, sarı-kırmızılıları mutlu etti.

Çıktığı son lig maçında, uzun yıllardır yenilmediği Trabzonspor"a 2-0 gibi net bir skorla mağlup olup Karadenizlileri mutlu etti.

 

***

Fenerbahçe"nin mutlu etmediği tek kişi Başbakan Erdoğan olmalı.

Taraftarı olduğu Fenerbahçe, şampiyonluğu kaybetti.

Sadece bununla kalsa iyi.

Baba ocağı Rize"nin Çaykur"u küme düştü.

Gençlik yıllarında sokaklarında, tozlu arsalarında top koşturduğu Kasımpaşa, Süper Lige geldiği gibi gitti.

Başbakanın mutluluğunu hüzne çeviren tüm bu mağlubiyetlerin çaresi var elbet.

Misal, Kasımpaşa, İstanbul Büyükşehir Belediyespor"la birleşir, ligde kalır.

Misal, Rizespor, can siperane bir mücadele ile yeniden Süper Lige döner.

Ama Fenerbahçe öyle mi?

 

***

 

Fenerbahçe"nin kaderi, bir bakıma Türkiye"nin kaderi: Fenerbahçe"nin hüznü, Türkiye"nin hüznü, Fenerbahçe"nin gerilemesi, Türkiye"nin gerilemesi, bir bakıma Ankara"ya yaklaşan halk iktidarının gerilemesi...

 

Bu sözlerime fanatik Galatasaraylı, Beşiktaşlı, Trabzonsporlu, Sivaslı, Kayserili taraflardan tepki gelecek biliyorum. Kastım onları üzmek ya da kırmak değil. Benim sözlerim, sahada oynanan futbolun çok daha ötesinde. Biraz açmak gerekirse…

 

Ak Parti"nin tek başına iktidar olduğu ve Türkiye"nin büyük bir psikolojik rahatlık yaşadığı son beş yıl; ne ilginçtir ki Fenerbahçe"nin de Özallı yıllardan bu yana, ilk defa kitleleri mutlu ettiği yıllar oldu.

 

Tarihinde ilk defa AK Parti"nin AB mücadelesi gibi, Avrupa Birliğinin Şampiyonlar Liginde büyük başarı elde etti.

 

Fenerbahçe"nin en yoğun olarak başarılı olduğu yıllara baktığımızda, bunların Menderes, Demirel, Özal ve Tayyip Erdoğan iktidarlarının ilk beş yılına denk geldiğini görebiliriz. (5 yılda ortalama 3 şampiyonlukla.)

 

Ben şimdi, Galatasaraylı alınmasın diye, aristokrasinin veya oligarşinin hakim olduğu yıllarda, Galatasaray"ın hem Türkiye"de hem de Avrupa"da zirvede olduğu söylemeyeceğim.

 

Ve yine Galatasaray, şampiyonluklar kazandıkça, halkın iradesi Ankara"dan uzaklaştığına hiç değinmeyeceğim.

 

***

 

Şimdi herkesin kalbinde aynı korku.. Fenerbahçe"nin bu ani düşüşü, Ak Parti"nin de gerilemesine bir işaret mi?

 

Tıpkı Fenerbahçe gibi Avrupa arenasında başarılı olan Ak Parti, iç siyasette bir kapatılma ya da siyasi yasaklanma ile yüz yüze mi?

 

Beş yıllık icraatı ile yüzde 47 oy alan Ak Parti"nin masa başı kararlarla iktidarı kaybettirmesine yol açacak süreçler, Haluk Ulusoy"un Federasyon Başkanlığından uzaklaşmasına rağmen, Fenerbahçe için de geçerli mi?

 

Ak Parti, dışarıda kaybetmedim, içeri de kaybetmem rahatlığı içinde. En başta, Avrupa Birliği benim kapatılmama müsaade etmez, düşüncesinde.

 

Fenerbahçe de Avrupa"da kaybetmedim, Chelsea"ye elensem bile yenerek elendim, herkesin takdirini topladım rahatlığıyla yurda döndü ve kendi liginde hiç ummadığı bir sonuçla karşı karşıya kaldı.

 

***

 

Bir yanda, gücünü büyük bir oranda Anadolu"nun, Anadolu halkının zenginleşmesinden alan; CHP anlayışının kapladığı geniş devlet zenginleşmenin dışında kalan pastayı, halkla paylaşan Ak Parti...

 

Diğer yanda, sıradan halkın, fakirin, garibanın, askerin, polisin, memurun, işçinin, amelenin futbol takımı olmaktan çıkıp kökünü Anadolu"dan alan ve İstanbul"da serpilen yeni burjuvazinin temsilcisi Fenerbahçe…

 

Her ikisi de yönünü Avrupa dönmüş fakat içeride ciddi sorunlar yaşıyorlar.

 

Bekleyip göreceğiz… Kaderi bu kadar çok birbirine benzeyen biri siyasi (AK Parti), biri ticari (sıradan bir futbol takımı olmaktan çıkıp endüstriyel bir güç haline gelen Fenerbahçe) iki kuruluşun akıbetleri de birbirine benzeyecek mi?

 

Durmak yok, Avrupa"da devam…

 

Tabi Türkiye"de ayakta ya da hayatta kalabilirsen.

Önceki ve Sonraki Yazılar