Kaymasın Kalbin Benden!...

NASA’nın Cassini uzay aracının çektiği fotoğraflar ortaya çıkmış habere göre. Bu durum ise şöyle yorumlanıyor: “Londra’nın Queen Mary Üniversitesi’nde gök bilimci olan ve Cassini görüntüleme ekibinde yer alan Carl Murray, Space.com’a, “Bence F Satürn’ün en tuhaf halkası. Son tespitler bu halkanın sanıldığından çok daha hareketli olduğunu gösteriyor...”

Devamında ise şu bilgilere yer veriliyor:

“F halkasında gezinen gök cisimlerinin, hareketleri esnasında buz parçacıklarını da hareketlendirdikleri ve tıpkı jetlerin gökyüzünde arkalarında bıraktığına benzeyen bir iz ortaya çıkardıkları fark edildi. Gök bilimciler, F halkasındaki serseri cisimlerin geride bıraktığı izleri “mini jetler” olarak adlandırdı.”

 

Yıldızların kaydığını hepimiz biliriz…

Çoğu defa gece tanık olduğumuz uçsuz bucaksız gökyüzündeki bu kaymayı farklı sebeplere bağlardık…

Kayan yıldızın birini temsil ettiğini düşünürdük.

Vadesi doldu ve yıldızı kaydı şeklinde bakardık hâdiseye…

Aslında kayan sadece yıldızlar değilmiş. Bu durum gök cisimleriyle sınırlı değil...

Yukarıya aldığım haberden anlıyoruz ki, buna bağlı olarak puz parçacıkları da harekleniyormuş. “Mini jetler” olarak tanımlanan bu kaymalar arkasında izler de bırakıyormuş.

Ayak kayar, düşer insan… Netice de yeniden kalkabilir. İki ayağı üstüne basar ve yoluna devam eder.

Arabası kayar insanın karda… Tedbirliyse sorun yoktur. Zincirini takmıştır. Hava durumunun farkındadır. Hareketini buna göre yapmaktadır.

Yine de kayabilir. Ziyanı yok. Kontrol mümkündür. İstenmeyen küçük çarpmalar olsada…

İnsanın dili kayar kimi zaman…

Küplere biner de bir türlü inemez. Öfkeler saçar… Kalpler kırar. Acıtır. İncitir.

Kimi zaman iyi niyetlerle yapılır. Maksat korumaktır, kollamaktır. Sahip çıkmaktır. Zarar görmesine engel olmak içindir.

Ancak hüküm değişmez. Dil ile düğümlenen şeyler diş ile çözülmez.

Her nedense dilin kayması, ayarını kaçırması sebebiyle açılan yaralar kolayca kapanmaz.

Yara kabuk bağlarsa da tam şifa bulmaz. Bu şekilde yıllarca sürer gider. En küçük bir kaşıma olduğunda yeniden kanamaya başlar

Dikkatimi çeken bir husus var burada. Siz katılır mısınız bilmiyorum. Dilin açtığı yaraya insanın merhem olması hususunda o kadar mahir olmadığını düşünüyorum .

Dilin bir başka kayma şekli de yalana tenezzül etmesidir. Başka hakkında olmayan şeyi olmuş gibi cümleler kurmasıdır. Ötesi de var elbet!

Gözün kayması var.

İstenmeyen görüntülere hemen yönelebilir. Ama küçük bir ikaz yeterlidir geri çekilmesi için…

Kulağın kayması olmaz mı? Olur!

Başkasının mahremiyetine olan meraktır. Duymaması gerekenlere olan duyma iştahıdır. Sır merakıdır kulağın kayması…

Başkasına ait ne varsa duymak ister. Öyle bir açlıktır ki, asla doymaz. Magazin programlarını bir de bu açıdan değerlendirin lütfen…

Hiç ihtiyacımız olmayan, hatta hüküm vermemize sebep olabileceğinden sorumluluk getiren bir durumdur.

Bu gereksiz ve aşırı meraklanma ve iştahı bendeniz kulağın kayması olarak, görev ihlali olarak görürüm hep!

İşin birde katmerli şekli vardır ki, o da dil ile işbirliği yapmasıdır.

Bu bazen bir kişinin anlatımı, diğerinin körükleyici biçimde dinleme arzusu ile gerçekleşir. Bazen de duyduğunu bin bir türlü ilave yaldızlamalarla başkalarına pazarlamasıdır.

Burada çifte kayma söz konusudur.

Her iki tarafta birbirine içinden çıkılmaz kuyular kazmıştır.

Kaymalar her alanda yaşanır.

Üzerinde kısa bir düşünce bu alanların neler olduğunu hemen belirlemeye yetebilir.

Elin kayması hırsızlıktır örneğin. Kendine ait olmayana uzanmasıdır. Hakkı olmayanı ele geçirmesidir.

Söz yumağı açıldı yine… Toplayabilene aşk olsun erenler!

Ben kalp kaymasından bahsetmek istiyordum.

Bir yanıyla muhteşemdir.

Sevgiden yana kayması. Kayan kalbin aşka bulanması…Ya da tutulması… O deryada balık olması…

Ne güzeldir bunlar…

Kalbin iyiliğe kayması… Şefkat eder olmaya başlaması. Başkalarının acısına duyarlılık göstermesi… Ona destek için çabalaması… Bunlar harika…

Ama kayma dilimizde çoğunlukla olumsuzluk içerir.

En tehlikesi de budur. Telafisi mümkün müdür? Bilmiyorum. Ama çok zor olduğu âşikardır…

Kalbin kayması demek katılaşmasıdır.

Duyarsız olmasıdır. Şefkatsiz kalışıdır. Acıyamayışıdır. Acımaya müstahak oluşudur.

Kalbin kayması sahibinden uzak düşmesidir. Ona ait hiçbir güzelliği fark edemeyişidir.

Kendisine rahmet damlalarının düşmeyişidir.

Açlığının, susuzluğunun farkına varmayışıdır.

Ölü oluşudur!

Kalp kaydığında yerinde durmaz ne yazık ki… Meyli kötülüğedir.

Kendine ait olmayana heveslenmedir. Başka bahçelerde olma arzusudur.

Günah kuyusuna yuvarlanmaktır.

Üstelik bu yuvarlanmakta sınır tanımayıştır.

Ne diyelim?

Kalbimiz hayra kaysın. Güzelliğe meyletsin. Sevgiye yönelsin. Aşka düşsün.

Sahibine yönelik olsun!

Zira kalp kayınca her şey kayar!

Fabrika ayarları değişir!

Bir de kalpten kaymak var…

Sevdiğinin kalbinden kaymak… Oradan düşmek… O sıcaklığı kaybetmek. Sığınamamak artık!.. Bir nevi üryan kalmak!.. ‘Bizim Yunus’ olmaktan düşmek. Dünya derelerine yuvarlanmak… Kör kuyulara mahkûmiyet giymek gibi bir şey…

Hak Teala korusun!

Kalpten kayan dostlar da olur kimi zaman… Çabalasan da durduramazsın…

Sensizliğe hüküm giymiştir… Sende yaralanırsın, sevdiğinde…

Kalbi kaymıştır… Kalpten düşmüştür… Parçası bulunur mu? Meçhul…

Ama yine de iyilik dilersin…

Bu en çekilmezidir. En yürek yakanı, hayat burkanıdır… Kapana kısılmak gibidir. Hayat kapanı bu… Kaptı mı, dişleri arasına çeker ve öğütür.

Yalnız kalırsın… Un ufak olursun.

Yanarsın… Ama dumanın tütmez.

Közünü içinde taşırsın… İçinden yanarsın dışarıda küllenmiş sanılsan da…

Kaymayan kalp olmak ve kalbimizdekilerin kaymaması dileği ile…

HABER NAME/ 10.05.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolathttps://www.facebook.com/iyibakkendine 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum