"Kel kafa" Hıncal Abi Uluç'un hakareti!

AK Parti'yi kapatma davasında Başsavcı tarafından iddianameye eklenen deliller arasında "Google"dan aparma bazı yazı ve fotoğrafların yer aldığını duymuşsunuzdur.

Tabii "Guugıl" denilen bu "delilbulucu" hakkında bazı bilgilere sahip olmak gerektiğini de biliyorsunuz.

Örneğin; Başsavcı diyelim ki arama boşluğuna "AKP, Tayyip, türban" sözcüklerini yan yana yazdı..

Bilenler bilir; peşinden "önbellek" kısmına tıkladığınızda yazmış olduğunuz bu üç sözcük, zemini üç ayrı renkle karşınıza çıkacaktır.

Ben denedim; AKP sözcüğü "kırmızı", Tayyip ismi "sarı", başörtüsü kelimesi ise "yeşil" renkte çıktı!

(Sayın Başsavcı, bu kırmızı-sarı-yeşil renkleri bir arada görünce "İşte bu bile tek başına Erdoğan'ın nasıl bir bölücü olduğunu gösteren bir kanıttır" dediğini hiç sanmıyorum! Belki DTP için açtığı kapatma davasında böyle düşünmüştür, bilemiyorum!)

Tabii bu Google denilen "zıkkım"a girenler, sayfanın üst sol köşesinde "Görseller", "Gruplar", "Bloglar", "Dizin", "Gmail", "Diğer" şeklindeki bir nevi "ekdelilbulucusu" vazifesi gören başlıkları da görecektir.

Sayfanın üst sağ köşesinde ise "Oturum açın" şeklinde bir başlık vardır ki, bunun amacı "posta koymaktır", pardon "elektronik muhtıra göndermektir", pardon pardon "elektronik posta göndermektir"!

Şimdi "Ben bir başsavcı olsaydım acaba bu kanıt bulma aracını kanırta kanırta nasıl kullanırdım?" diye şöyle bir düşünmeye koyuldum.

Misal: Önce fotoğraf kanıtı bulmak için "Görseller"e girerdim, girdikten sonra arama boşluğuna "sıkmabaş" yazardım.

Gerçi bunu denedim ama karşıma başörtülülere "sıkmabaş" diyen (Sabah, 20.06.2008) Hıncal Abi Uluç'un "kel kafası" çıktı.

(Uluç hemen kalkıp kızmasın, amacım ona ve saçı olmayanlara hakaret etmek değildir. Sıkmabaş demek hakaret mi ki kel kafa demek de hakaret olsun(!)

Evet baktım bu "kel kafa"dan bir netice alamıyorum, bu kez boşluğa "ileri geri konuşan ilerici gerici" yazdım.

Ama bu sefer de karşıma, hiçbir alaka kuramadığım "Pako" ve "Dokuzuncu Köy" sözcükleri çıktı.

Sonra fotoğraf aramaktan vazgeçtim; çünkü boşluğa bu kez Dokuzuncu köy yazsam bu sefer karşıma Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel; Demirel yazsam karşıma 28 Şubat; 28 Şubat yazsam karşıma 22 Temmuz gibi görmek istemeyeceğim bir tarih çıkacaktı.

Sonra "Gruplar"ı bir tıklayayım dedim; bu sefer karşıma "İstikbal Oturma Grubu" çıktı.

Çıktı ama fotoğrafları tek tek inceleyince "İstikbalde Çankaya'da Oturmak İsteyenler Grubu" üyelerinin toplu fotoğrafını gördüm.

İçinde "Süleyman Demirel, Abdüllatif Şener, Sabih Kanadoğlu, Vural Savaş, Şener Eruygur" gibi, 27 Mayıs haklıydı diyen, şarabın tadını bilmeyen ama acayip derecede anlayan, melon şapkadan tavşan çıkaran, AKP kurulmadan kapatılmalıydı diyen, ismini Şengeneral Generaluygur olarak tashih eden bir grup insan vardı.

Evet baktım bir türlü "adam gibi kanıt" bulamıyorum; "kendini kanıtlamış adam" bulmaya karar verdim.

Arama boşluğuna geri dönerek o boşluğa "Atatürk" yazdım..

Karşıma bu kez Ardahan'ın Damal ilçesinde her yıl şu günlerde Atatürk'ün bir dağa yansıyan siluetinin yer aldığı bir haber gördüm.

O fotoğrafta ise, siluetin yer aldığı yamaçta inek otlatan biri kadın iki köylü gördüm.

Evet evet, kanıtı bulmuştum; bulmuştum çünkü kadın türbanlı erkek ise sakallıydı.

Yani bu iki köylü, Atatürk'ün siluetinde inek otlatıyordu; oysa orası bir kamusal alandı.

Kaldı ki, o dağı laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline getiren iki köylünün ahırının beş yıl süreyle kapatılması; memelerine dokunulmazlık zırhı konularak ellenmemesi; dolayısıyla o ineklerden süt sağılmaması hususunda yürütmenin durdurulması da gerekiyordu..

Aradan iki gün geçti ve ben tekrar "Gül'ün Orada Oturmasının Gayesi Laikliği Ezmektir" cümlesinin baş harflerinden oluştuğuna iman ettiğim "Google"a girdim.

Dedim ki: "Şu boşluğa 'Atatürk-Ardahan-Siluet-Süt" sözcüklerini yazayım bakalım son durum nedir?"

Ama girdiğime pişman oldum; çünkü karşıma binlerce sayfa çıktı.

Ve o sayfalardan birinde Osman Paksüt yer alıyordu, oysa ben sadece "süt" yazmıştım.

Diğer sayfalardan birinde ise "İşte Arda'nın golü.." yazıyordu, oysa ben "Ardahan" yazmıştım.

Ama beni girdiğime asıl pişman eden şu cümle oldu:

"Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır.. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.. Dağda gölgemin yansıdığı o siluet beni mi yansıtıyor bilmiyorum.. Ama artık gölge etmeyin başka da ihsan istemiyorum.. Mustafa Kemal Atatürk.."

Önceki ve Sonraki Yazılar