Dr. Elif Poyrazlı

Dr. Elif Poyrazlı

Kibir

Kibir hep 'kötü' insanlarla özdezleştirdiğimiz bir sıfat olduğu için genelde kendimize yakıştırmadığımız bir kalp hastalığıdır. Ne de olsa şeytan, firavun ve nice zalim insan hep kibirleriyle ön plana çıkmışlardır. Dolayısıyla ne insanlar ne de Allah (c.c.) tarafından sevilirler:

 

'' Şüphe yok ki, Allah onların ne gizlediklerini, ne açıkladıklarını hep bilir. Muhakkak O, kibirlenenleri sevmez. '' (Nahl Suresi 23)

 

Kibir temelde, insanın kendini herhangi bir sebepten dolayı başkalarından üstün görmesi olarak tanımlanabilir. Bu nedenle herkeste farklı derecelerde bulunabilen bir hastalıktır. Başlıca sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:

 

Soy: Bazı insanlar kendi soylarını başka soylardan 'üstün' görerek soylarıyla övünürler, halbuki o soya mensup olmak için hiçbir şey yapmamışlardır.

 

Güzellik ve Güç-Kuvvet: Bazı insanlar, yaratılışlarında hiçbir etkileri olmadığı halde, güzellikleriyle veya güçlü bir fiziğe sahip olmakla övünürler.

 

Mal-Mülk: Bazı insanlar, sahip oldukları mallarla övünürler ve kendilerinden daha az mala sahip olan insanları hakir görürler. Halbuki bütün mülkün sahibi Allah'tır (c.c.), istediği an onu geri alır ve başkasına verir.

 

Bir şeye çokça sahip olmak: Öğrenci sayısı çok olan bir öğretmen, bundan kendisinin daha iyi bir öğretmen olduğu sonucunu çıkararak övünebilir. Veya, bazı insanlar önemli yerlerde bulunan arkadaşlarının çokluğuyla övünürler. İmam Gazali'ye göre de, ilim sahipleri kibir hastalığına başka insanlardan daha yatkındır, çünkü başkalarında olmayan bilgileriyle kolayca üstünlük hissine kapılabilirler.

 

        Bu saydıklarımızın içinde övünülmesi en çirkin olan sebepler, insanın kendi etkisi olmadan sahip olduğu şeylerdir: soy, güzellik ve kuvvet gibi. Akıllı ve farkında olan insan, sahip olduğu güzellikleri, yetenekleri, başarıları, nimetleri vs. kendinden bilmez; bunların Allah'ın (c.c.) lütfu olduğunu görür ve ona göre alçak gönüllülükle şükrünü eda eder. 

 

Sebebi ne olursa olsun, kibir hastalığı en tehlikeli kalp hastalıklarından biridir,  çünkü:

 

'' Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları, ayetlerimden uzaklaştıracağım. Bütün mucizeleri görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler de onu yol tutmazlar. Eğer sapıklık yolunu görürlerse onu yol edinirler. '' (Araf Suresi 146)

 

Yani kalplerimiz kibir yüzünden Allah'ın (c.c.) kitabını, peygamberlerini, kainata ve kendi içimize yerleştirdiği işaretlerini anlayamaz hale gelir, ki bundan daha korkutucu bir şey olamaz. ( İslam'ı bulan Yahudi sayısının Hıristiyanlara göre çok daha az olması ve ateistlerin genelde kibirli insanlar olmaları da bu bağlamda düşündürücü gerçeklerdir. )

 

Tedavisi:

 

Kibir hastalığının tedavisinde temel alıştırma, insanın kendi önemsiz ve anılmaya bile değmez geçmişini hatırlamasıdır:

 

'' 1 Gerçekten insan üzerinden öyle uzun bir süre gelip geçti ki o anılmaya değer bir şey bile değildi?!         

2 Çünkü Biz insanı bir takım katkılarla karıştırılmış bir nutfeden yarattık; onu deneyelim diye de onu işiten ve gören bir varlık yaptık.

3 Muhakkak Biz ona (doğru) yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör kafir! '' ( İnsanSuresi 1-3  )

 

Aslında bu alıştırma her türlü kibirin insanın kalbinde yer etmesine mani olur, çünkü insanın hayattaki durumu ve başarıları hep Allah'ın (c.c.) yaratması sonucunda olmuştur ve yolun sonunda hiçbiri kalmayacaktır. Ne güzelliğimiz, ne kazandığımız okul, ne girdiğimiz iş, ne aldığımız maaş, ne ulaştığımız pozisyon, ... Elimizde kalan başından beri asıl önemsememiz gereken karakterimiz, inançlarımız, ve amellerimiz olacaktır.       

 

        Allah (c.c.) katında geçmeyen herşey yalandır. Allah (c.c.) katında geçerli olan tek üstünlük sebebi ise takvadır.

 

''Ey insanlar, Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışanız diye sizi milletlere, kabilelere ayırdık. Haberiniz olsun ki, Allah katında en üstün olanınız, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Muhakkak ki, Allah, bilendir, herşeyden haberdardır.'' (Hucurat Suresi 13 )

 

Nokta.

 

Kaynak: Purification of the Heart. Hamza Yusuf. Starlatch Press, pp. 124-130.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.