Bünyamin ZİLE

Bünyamin ZİLE

Kısa yoldan adam olmak

Bu yazıya oğlumla aramızda geçen bir diyalogla başlamak istiyorum. Bir oğlum var 15 yaşında Orta Öğretimi yeni bitirdi. Yaz tatilinde çalışma hayatını öğrensin, toplumla iç içe olsun, para kazanmanın zorluğunu öğrensin, hazzını tatsın, kendine güveni artsın gibi sebeplerle bir dostumun işyerine gönderdim. Ancak bir gün çalıştı. Ertesi günü işten kaçtı ve çalışmak istemediğini söyledi. Bunun üzerine biraz nasihat edeyim dedim çektim karşıma ve konuştum. İnsan hayatı boyunca çalışmanın bir zorunluluk olduğunu anlattım. Hiçbir yerde kolay iş bulamayacağını, her işin kendine göre zorlukları olduğunu anlattım. Çalışan insanın mutlu ve huzurlu olacağını, çevresindeki insanların ona güven duyacağını, toplumsal itibarının artacağını, parasız kalmayacağını, dolayısıyla kendine güvenin artacağını, büyük hedeflere ulaşmanın çok çalışmakla mümkün olacağını anlattım, anlattım. Senin büyük hedeflerin yok mu? dedim. Var baba çok büyük hedeflerim var dedi. Peki çalışmadan bu hedeflere ulaşabileceğini mi sanıyorsun dedim. Sustu bir an ve bende at yarışı oynarım dedi.

            Bu cevabı duyunca beynimden vurulmuşa döndüm. Bir an gözlerimi sabit bir noktaya dikerek kalakalmışım. Sonra kendimi toparladım. Ve düşündüm. Acaba biz bu evde ne zaman at yarışlarından ve talih oyunlarından bahsettik diye, Ama cevap veremedim. Çünkü hiç konuştuğumuzu hatırlamıyorum. O zaman sokakta arkadaşlarından duyuyor olmalıydı. Bu daha da kötüydü. Çünkü, sokaklar o yaşlardaki çocuklara çalışmadan bir şeylere kolayca sahip olunabileceğini aşılıyordu. Peki okuldaki öğretmenleri ne aşılıyordu bu körpe beyinlere merak ediyorum açıkçası. Yine merak ediyorum. Acaba Hayat bilgisi veya benzeri bir derste çocuklara öğretmenleri “çocuklar insan çalışırsa başaramayacağı şey yoktur.” Gibi bir konuşma yaptı mı? Ya da Milli Eğitim müfredatında bu tür bir yönlendirici ders var mı?

            Çocukların kafalarını bir yığın gereksiz bilgi ile doldurarak bilgi kirliğine neden olmaktan başka bir şey yapmıyoruz gibi geliyor. Gelelim at yarışlarına; erişkin bir insan para kazanmak amacıyla ya da zevkine oynayabilir itirazım olamaz. Ama küçük çocuklara bu tür yönlendirmeler yapmanın toplumumuzun geleceği açısından iyi sonuçlar doğurmayacağı açıktır. Tembel, uyuşuk, kendine güveni olmayan, boş hayaller peşinde koşan bir toplum yaratmak üzereyiz. Ülkemizde oynanan talih oyunlarına ilginin sürekli artması da bunun en büyük kanıtıdır bence.

            Bu konuda biliyorum ki daha söylenecek çok şeyler var ama konuyu fazla dağıtmak istemiyorum. Anlaşılan. Ailelere, toplumun tüm kesimlerine, devletimize, eğitim camiamıza çok iş düşüyor. Lütfen çocuklarımızı boş hayaller peşinde koşan bir birey olarak yetiştirmeyelim. Onlara çalışmanın ve üretmenin en büyük erdem olduğunun bilincini vererek ve çalıştıkları zaman başaramayacakları şey yoktur. Duygusunu aşılarak yetiştirelim.

            Bence yaşam kalitemizi artırmanın ve ülkemizin refah seviyesini yükseltmenin yolu buradan geçmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum