Küllenen Rüya

 

beyaz kanatlı bulutlarla 

 

kaybolan saatler
gümüş başlı topraklarla
saklanan tarihler
gri yüzlü şehirlerle
sarılan insanlar
demir kafesli karanlıklarla 
taşınan rüyalar
 
bir anın kıyısında
bin yanın kapısında
düşler ve rüyalar
 
düşler
suya dokunan akis gibi
iz bulmadan kaybolur
biraz meşgul etse de
saniyelerin akıntısında 
zihin çöplüğüne atılır
 
rüyalar ansızın
yürek mekanına çarparak
duyguların ipini tutarak
günler günler üstünde çıkarak
aklımıza yatalak olandır
 
seni
geçmişin taşlarına örterek
hatıraların kağıdını yırtarak
yarınların kuyusuna atarak
unutmuştum
 
yıldızlara astığım yününü
bir daha yazılmamak üzere kapatmıştım
ruhuma kayıp mührü vurularak
silinmiştin
 
günlerden sonra
bir anın sardığı
uyku ormanında
rüya sahnesine 
girmiştin
 
sıcak mevsimin diliminde
seherin doğumunda
berrak rüya idi
 
rüya bu
kuşun üzerinde
ne ile yorumlanırsa
öyle zuhur eder
 
rüya
seher vaktinde
karanlığın göz odasını aydınlattı
eşref saatlerde
kafamı yorarak teselli verdi
 
rüya günün ahdinde
izimi ısırarak
içimi ısıtarak
duygularımın toprağına 
sarsıcı kazma vurdu
 
değerlere ters düşmeyen
mantık dairesinde seyir edilen
müjdenin işaretini taşıyandı.
 
insanın çok düşündüğü 
veya iç huzursuzluğunun 
yansımasından uzaktı
gördüğüm rüya sahnesinde
güzellikler görülmüştü
 
işte gördüğüm rüyadan sonra
küllerin arasından
sevilene ilticam 
yeniden yol buldu
kafa ikramını
yaşam ikametini 
sardı
 
zamanın ruhunda nefes alışımla
duyguların tohumu filizlenerek büyüdü
nihayet ağaç olarak
kalp bahçesine kuruldu
ara sıra acı lokmasını yuttum
ara sırada gövdesini tuttum
 
ruhumuzla devam ettiğimiz hayatın havuzunda
saatler durmadan akarak
aradan günler günler
geçmişti
 
sen ey mahrur olan
senden 
günler günler üstünde
ne bir gram ses işittim
ne de bir santim yüzünü 
gözlerime ördüm
rüyanın verdiği işaretle ve
aldığım mesaja karşın
bekledim... 
sustum...
 
bazı günlerde
rüyanın doğruluğuna tereddüt etmiştim
lakin
manevi atmosferi
ruhuma sarılan haberi
zihnime kilitlenmiş
gönlüme çakılmıştı
 
sanki bir gün
rüyanın son sahnesinde
gördüğüm gibi
camide en arkada safta
namaz kılmaya başlarken
bu sırada tam arkamda namaza durmuştun
bundan dolayı seninle
bir yerlerde karşılaşacağız 
ve sonrada kavuşacağız diye
yokuşlarda terledim
 
ah...
rüyanın sadık olduğunu kanaat getirmiştim
yapılan yorumlarda bunu destekliyordu
senin
yuva kurarak evlendiğini duydum
beynimin arazisine doldurduğum
düşünce serçeleri
günlerce çığlık kopartarak bağırdı
 
yoruldum 
tükendim
artık
beynimin arazisi çorak kaldı
 
serçeler acı çığlığını yankılatarak dağıldı
kafa ikramına 
yaşam ikametine
sardığım rüyada söndü
bir daha 
ufka sergilemeyeceğim seni
 
kendimden kaçarak
mecnun misali
derbeder şekilde
sahiller boyu 
denizin tokadını işiterek
sürüklendim...
 
Özkan Karaca
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.