Hüseyin DERVİŞOĞLU

Hüseyin DERVİŞOĞLU

MARSLI

Mars gezegenine astronotların gönderildiği bir görevde, Mark Watney isimli astronot şiddetli bir fırtına sonrası öldü sanılarak ekibi tarafından terk edilir. Fakat Watney hayattadır ve kendisini Mars’ta yapayalnız bulur. Elindeki sınırlı olanaklarla, zekâsını ve dayanıklılığını kullanarak dünyaya yaşadığına dair bir sinyal göndermeye çalışır. Milyonlarca mil uzakta NASA ve uluslararası bilim insanları durmaksızın bu ‘Marslı’nın eve dönmesi için uğraşırken, ekip arkadaşları da tehlikeli bir kararın eşiğine gelecektir...

Benim gibi, Ridley Scott’u ve sinemasını sevenler için büyük hayal kırıklığı oluşturan Prometheus’dan sonra, Marslı filmi çölde vaha etkisi yapacak gibi gözüküyor. Lafı uzatmadan söyleyeyim: 2013’te gösterime giren Yerçekimi filmini beğendiyseniz, Marslı tam size hitap edecek bir film.

Oldum olası bilimkurgu filmlerinde mantık hatası arayan, akıl dışı tip ve davranışları sorgulamaya kalkan eleştirmenlerden haz etmemişimdir. Yani adı üzerinde bilimkurgu. Elbette farklılıklar gösterecek, hayal dünyasını zorlayıcı öğelere yer verecek. Marslı’yı bu kafayla izlemeye çalışırsanız filmdeki tansiyondan, akıllı ve düşündüren gerilimden mutluluk çıkartamazsınız. Hâlbuki Marslı her türlü filmden hoşlanan ortalama seyircinin uzun yıllar bir daha göremeyeceği kadar farklı bir sinema deneyimi. Çünkü film, gerilim içinde eğlence, korku içinde ferahlık, gizem içinde berraklık barındıran sahnelere sahip.

Yönetmen Scott, bilim insanlarının bir araya gelerek başka bir insanın yaşamını kurtarmak için ellerinden geleni yaptıkları, sıkı bir olay örgüsüne sahip, sürprizlerle dolu ve kendisinden sonra Mars hakkında çekilmesi muhtemel filmlere ilham veren bir film ortaya çıkartmış.

Filmde (belki başkalarının dikkatini bile çekmeyecek) benim en çok hoşlandığım husus, olaydaki ölüm, hayat, su ve besin arasındaki problemlere matematik kullanılarak çözüm bulunması oldu. Film içinde, konu hakkında biraz bilgisi olanların gözünden kaçmayacak tarzda Eski Ahit’e ciddi atıflar yapıldığını da belirtelim. Bu açıdan bakıldığında Marslı, kader dediğimiz gerçeğe bilimsel yaklaşmayı denemiş.

Sinemayı görsel şölen olarak gören sinemaseverleri güzel bir sürpriz bekliyor. Film, hem ıssız kırmızı gezegeni nefes kesen bir güzellikle göstermeye gayret etmiş, hem de modern uzay programını gösteren sahnelere çok sık yer vermiş. İnsan seyrederken bazı sahnelerde elinde kumanda olmadığına hayıflanıyor. Birkaç saniyeliğine de olsa kareyi durdurup resmi seyretmek istiyor.

Marslı, senaryo gereği neredeyse tamamen bilimsel ifade ve açıklamalar ile dolu, çünkü Mark’ın hayatta kalabilmesi için her an yeni bir bilimsel keşif yapılması lazım. Bu durum, hikâyedeki karakterlerin derinlemesine işlenmesinin önüne geçmiş. Ayrıca karakterler arasındaki kişisel ilişkilerin olması gerektiği tarzda gösterilmesine engel olmuş.

Mars’ta mahsur kalan Mark’ın, karmaşık bilimsel bilgileri seyirciye aktarmak için gayet yaratıcı bir çözüm ortaya koymasına şapka çıkarttım. Video günlükleri, Mark’ın hem akli dengesini korumasına, hem de yaşamda kalma savaşını seyreden biz insanlar için aklını kullanan ve bu yolla gerçeğe ulaşan insanların macerasını kutlayan bir hikâyeye dönüşmesini sağlamış.

Filmin en zayıf yönü (Mark’ın halen yaşıyor olduğunu fark eden Nasa ekibi, onu kurtarmak veya en azından bir sonraki göreve kadar ona yardım etmek için elinden geleni yapmasına rağmen) bence yönetmenin bilinçli bir tercihi olarak Mars sahnelerinde Mark ile beraber hissetmemizin beklendiği yalıtım ve bilinmezlik hissini yok etmesi olmuş.

Marslı, senaryodaki bütün hatalarına rağmen aklın, zamana karşı yarışını gösteren, gerilimi etkileyici ve heyecanlı bir biçimde birleştirmesi ile benzerlerinden ayrılan güzel bir film. Oyunculukların da birinci sınıf olduğunu hesaba katarsak bu haftanın kaçırılmaması gereken filmi diyebiliriz.

(NOT: Sevgili okuyucularım, bu hafta niyetim KAFES filmini anlatmaktı. Fakat gittiğim salonda son seansı kaçırınca listemdeki ikinci film olan MARSLI’yı seyrettim. 12 Eylül zulmünü ülkücü kesimin gözünden işleyen KAFES filmine kayıtsız kalmamanızı da öneririm efendim.)

marsli-resim-001.jpg

Künye

Orijinal Adı: The Martian

Orijinal Fikir: Andy Weir

Senaryo: Drew Goddard

Yapım: 20th Century Fox  

Vizyon Tarihi: 02 Ekim 2015

Süre: 141 dk.

Ülke: 2015-ABD

Türk Dağıtımcı: TME (The Moments Entertainment)

Yapımcı: Michael Schaefer, Simon Kinberg, Aditya Sood, Mark Huffam, Ridley Scott

İdari Yapımcı: Aditya Sood

Yardımcı Yapımcı: Teresa Kelly

Görüntü Yönetmeni: Dariusz Wolski, Mark Patten

Besteci: Harry Gregson-Williams

Müzisyen: Harry Gregson-Williams, Caroline Dale

Şarkıcı: Dominic Lynch

Kurgu: Valerio Bonelli

Cast Direktörü: Carmen Cuba, Nina Gold

Sanat Yönetmeni: Robert Cowper, Monika Esztan, Phil Sims, Stefan Speth, Matt Wynne, Samy Keilani

Özel Efektler: Adam Hollow, Martin Mclaughlin, Tim Mitchell

Oyuncular: Matt Damon (Mark Watney), Jessica Chastain (Melissa Lewis), Kristen Wiig (Annie Montrose), Jeff Daniels (Teddy Sanders), Michael Pena (Rick Martinez), Sean Bean (Mitch Henderson), Kate Mara ( Beth Johanssen), Sebastian Stan (Chris Beck), Aksel Hennie (Alex Vogel), Benedict Wong (Bruce Ng)

Yönetmen: Ridley Scott

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.