Mezhepsizlik En Büyük Bid’attir

Şu soruya bakın: "Peygamber zamanında mezhep mi vardı?" Elbette yoktu, olamazdı, çünkü din henüz tamamlanmamıştı, ceste ceste Kur'ân iniyordu, Peygamber Ashabına İslâm'ı öğretiyordu. Peygamberin ölümünden hemen sonra fıkıh mezhepleri kurulmadı. İslâm dünyaya yayıldı, doğuda Çin sınırına, Batı'da Atlas okyanusuna ulaştı. Zaruret karşısında büyük din imamları, müctehidler varyantlarıyla birlikte yüz binlerce hadisi incelediler ve 20 kadar mutlak müctehid, fıkıh hükümlerini formüle etti. Bunların dördünün fıkıh sistemi yaşadı, diğerleri yaşamadı.

Peygamber zamanında mezhep mi vardı diyen çok bilmişlere sorarım: Peygamber zamanında Mushaf yâni tek bir kitap nüshası halinde Kur'ân var mıydı? Yoktu... Sizin sakat zihniyetinize göre mezhep bid'at olduğuna göre Mushaf da mı bid'attir?

Mushaf, Kur'ân'ın tamamını bir araya geçirmiştir. Mezhep de, hadislerin ışığında Kur'ân hükümlerini bir araya toplayıp sistemleştirmiştir.

Mezhep bid'atmiş, mezhepler birer putmuş... Bütün bu lâflar hezeyandan ibarettir.

Mezhep olmadan, fıkıh olmadan bir Müslüman doğru şekilde, Peygamberin kıldığı şekilde iki rekat sahih namaz bile kılamaz.

Dört hak mezhep usûlde (asıllarda), temelde, esasta birdir. Teferruatta, küçük ayrıntılarda bazı çeşitlilikler vardır, onlar da bu Ümmet için geniş bir rahmettir.

Adam mutezile mezhebinden, bu hususu açık ve mert şekilde açıklayamıyor. Sünnî mezheplere sövüp sayıyor.

Adam Vehhabî ama mertlik edip, cesaret gösterip açıkça ben Vahhabîyim diyemiyor, mezheplere saldırıyor.

Adam, 72 bid'at fırkasından birine mensup... Mezhep düşmanlığı yapıyor.

Mezhepler putmuş... Mezhebe put diyen fıkha put demiş olur. Fıkıh, yüce İslâm dininin hükümlerini bir araya getiren sistemdir. Fıkha put diyene ne lazım gelir? Sakın küfre düşmesin?..

Dört büyük mezhep imamı, mutlak müctehid rütbesinde alim ve fakih kişilerdir. Dördü de salihtir, zahiddir, takvalıdır, muhlistir, velîdir. Resul-i Kibriya Efendimizin vekilleri, varisleri, halifeleri makamındadır. Onlar Müslümanların velinimetleridir.

Fıkıhları, mezhepleri devam etmemiş olan diğer büyük müctehid imam efendilerimiz de böyledir.

Mezheplere saldıranlar, mezheplere put diye sövüp sayanlar, Mason Cemaleddin Afganî'yi göklere çıkartırlar.

Sevgili Müslüman kardeşlerimi uyarıyorum. Aşağıdaki hususlara dikkat etsinler:

1. İslâm'ı hayatımıza ve hayata uygulamak için mezhep ve fıkıh şarttır.

2. Dört hak mezhep vardır.

3. Bir Müslüman bir mezhebi bütün olarak kabul eder ve onu uygular.

4. Diğer üç mezhebe de saygı duyar.

5. Mezhepsizlik çok korkunç bir bid'attir.

6. Mezhep ve fıkıh olmadan nasıl abdest alınacağını, nasıl namaz kılınacağını, dünya işlerinin nasıl halledileceğini öğrenmek ve bilmek mümkün olmaz.

7. Usûlde, temelde, esasta bir olan dört fıkıh mezhebi Müslümanları birleştirir.

8. Mezhepsizlik kaos, anarşi ve esaret doğurur.

Mezhepsizlik bize Arap dünyasından gelmiştir. Biz Türkiyeliler Arapça bilmeyiz, Kur'ân'ı ve hadîsleri asıl metninden okuyup anlayamayız. Mutlaka ulemânın, fukahanın hocalığına, yardımına ihtiyacımız vardır.

Kur'ân meal ve tercümeleri Kur'ân'ın kendisi değildir.

Para kazanmak, köşeyi dönmek, dünya malı edinmek için, içinde bozuk yorumlar ve anlatışlar bulunan Kur'ân tercümeleri ve mealleri nice cahil Müslümanın sapıtmasına sebep olmaktadır.

Ülkemizdeki İslâm düşmanları, bir asırdan beri "Yobaz ulemâ aradan çıksın, halk dinini Türkçe tercümelerden öğrensin" diye propaganda yapmaktadır.

Şu anda Türkiyemizde din konusunda dehşetli bir kafa karışıklığı hüküm sürmektedir.

Müslümanlar parça parça olmuş, yüzlerce, hattâ binlerce gruba, fırkaya, hizbe ayrılmıştır.

"Allah gerçek bir Janus'tur" diyen zındığı bile baş tacı eden Müslümanlar vardır. Janus iki çehreli bir Roma putunun adıdır. Allah'ı bir puta benzetmek küfürdür. Mezhepsizliğin, fıkhı inkârın sonu dalalettir.

Zahid el-Kevserî'nin dediği gibi "Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür." (Makalât)

Cahil Müslümanların din konusunda tartışmaları, birbirlerine saldırmaları, sövüp saymaları acınacak bir haldir.

Fıkıh ve mezhep düşmanlarından ne köy olur, ne kasaba.

Bizim sözümüz şudur: Müslümanlar, esasta bir olan dört fıkıh mezhebinden birine bağlansınlar ve dinî konularda tartışıp çekişmesinler.

Onlar ise şöyle diyor: Mezhepler puttur. Peygamber zamanında mezhep mi vardı? Herkes Kur'ân tercüme ve meallerinden dinini kendi kafasına göre öğrensin... Daha bunlar gibi bir sürü hezeyan.

Tarihe bakalım: Osmanlı İslâm devleti Ehl-i Sünnet ve Cemaat, fıkha, mezhebe bağlıydı. Osmanlılar zamanında "Mezhep puttur" diyenleri konuşturmazlardı. Bu devlet, Ehl-i Sünnete, mezhebe, fıkha bağlılığı sayesinde İslâm'ı doğru anlamış, doğru uygulamış ve bugün enkazından kırka yakın devlet çıkmış olan bir cihan barışı kurmuştu. Tanzimattan sonra Batı'ya yöneldiği için de batmıştır.

Osmanlılar mezhebi, fıkhı inkâr etmiş olsalardı, 622 yıl değil, 60 yıl pâyidar olamazlardı.

Fıkıh demek, mezhep demek Kur'ân'ın, Sünnetin hükümleri demektir. Bunları inkâr eden kendi dinini yıkmış olur.

Cenâb-ı Hak cümlemizi doğru yolda yürütsün.

* (İkinci yazı)

İleriyi görmek

İleriyi görmeyen, geleceği düşünmeyen insan çok zarar eder. Müslümanlar gelecek hakkında neler düşünmelidir?

* Birincisi: Herkes gibi sen de öleceksin, büyük bir yolculuğa çıkacaksın. Buna hazırlan, yol azığı koy bir kenara. Dünya hayatı bir imtihandır. İyi Müslüman ol, iyi insan ol, iyi vatandaş ol. İnançlarını, düşüncelerini, niyetlerini tashih et (doğru hale getir). İyilik yap, hayır hasenat yap.

* İkincisi: Dünyaya sakın güvenme, aldanma.Dünya hayatı bir oyundur, dünyanın vefası yoktur. Ne oldum deme, ne olacağım de. Hafifü'l-haz ol. Para, bol kazanç, mal, servet, zenginlik delisi olma. Sakın haram yeme.

* Üçüncüsü: Âhir zamanda yaşadığını unutma. Fitne ve fesatlara karşı hazırlık yap. Eski Pompeililer gibi Vezüv yanardağının eteğinde zevk ü sefa, fısk u fücur, gaflet ve dalalet içinde yan gelip yatma.

* Dördüncüsü: Büyük zelzeleyi düşün, ne gibi tedbirler alabileceksen onlara tevessül et. Gerekirse büyük şehirden kaç.

* Beşincisi: Üçüncü dünya savaşının ayak sesleri duyuluyor. Bu konuda alabileceğin tedbirler var mıdır? Varsa onları al.

* Altıncısı: Çocuklarını iyi yetiştir. Erkek çocukların küçük beyefendi, kız çocukların küçük hanımefendi olsunlar.Onları hoppa, züppe, serseri, it, uğursuz, sürtük, külhanbeyi, tulumbacı, kopuk, aşüfte olarak yetiştirme. Onların seks ve para manyağı olmalarına izin verme. Dünya adaleti seni çocuklarının terbiyesi dolayısıyla hesaba çekip cezalandırmaz ama ahirette bunun hesabını vereceğini iyi bil.

* Yedincisi: Yarın Kıyamet'in kopacağını bilsen, bugün elindeki ağaç fidanını toprağa ek. Meyvesini ahirette yersin.

* Sekizincisi: Sana yapılmasını istemediğin şeyleri başkalarına yapma. Bu dünya etme bulma dünyasıdır. Men Dakka dukka...

* Dokuzuncusu: İleriyi görmek, gelecek için tedbir almak için şunlara muhtaçsın:

(a) Derin düşünmek. Düşünmeye vakit ayır.

(b) Kendin derin düşünemiyorsan böyle düşünenlerden fikir al. Onların kitaplarını oku.

* Onuncusu: Dünya senin için ebediyen kalınacak bir yurt değildir. Fazla para, fazla mal, fazla servet senin için büyük yüktür, ağır hamallıktır. İhtiyacın olandan, gerekenden, taşıyabileceğinden fazlasını edinme. Biriktirme, yığma, istifleme. Paylaş.

Önceki ve Sonraki Yazılar