Münasebetsizlik ancak bu kadar olur

Ne kadar da Bush'un övmesine hasretmişiz, hayret! ABD Başkanı, önceki gün yaptığı konuşmada Türkiye'ye de değindi. Dediği şu: "Son yıllarda Ortadoğu'da bazı olumlu işaretler var; nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Türkiye, müreffeh bir modern demokrasi."

Bu cümle bizim gazetelerde bir büyük iltifat olarak kabul ediliyor. Aynı paragrafta, Bush, Taliban'ın hakkından gelip özgür bir toplum inşa ettiği için Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'ye ve Irak'ta çok etnik gruplu bir demokrasi kurduğu için de Başbakan Nuri el-Maliki'ye teşekkür ediyor. Türkiye'nin ismi Afganistan ve Irak gibi ABD'nin dünyanın başına açtığı dert konumundaki ülkelerle birlikte anılıyor.

Türkiye'nin isminin hangi bağlamda kullanıldığı münasebetsizliğini bir tarafa bıraksak bile, bir başka münasebetsizlik dikkattan kaçacak gibi değil: İki ülkenin liderlerine isimleri ve cisimleriyle değinilirken, Türkiye'deki iktidara yok muamelesi yapılıyor.

ABD Başkanı George W. Bush birkaç gündür bölgemizde. Önce İsrail Parlamentosu Knesset'te bütün İslam Dünyası'nı, Arap Alemi'ni ve özellikle Filistinlileri üzen bir konuşma yaptı; ardından yoğun eleştirilere uğrayınca, ABD'li yetkililer, "Sizin gönlünüzü de alacak, merak etmeyin" açıklamasını yaptılar. Mısır'ın turistik Şarm el-Şeyh kentinde düzenlenen 'Dünya Ekonomik Forumu' toplantısında yapıldı 'gönül alacak konuşma'. Neresinden bakarsanız bakınız, hitap ettiği topluluğun hassasiyetlerini hiçe sayan bir konuşma bu.

Türkiye'yi bir tarafa bırakacak olursak, liderlerinin başarısını övdüğü Afganistan ve Irak'ta 'demokrasi' sözcüğünü hak edebilecek nasıl bir görüntü var? Ne tür bir başarıdan söz edilebilir ki Afganistan ve Irak'ta? Böyle konularda ayakları zor suya eren Amerikalılar bile, liderlerinin Afganistan ve Irak'ta çuvalladığını iyice görmüşken, İslam Dünyası temsilcileri karşısında bu iki ülkeyi Amerika'nın başarısı olarak anmak, önünde konuşma yapılan insanlara küfür etmekten farksız.

Knesset'te yaptığı konuşmada seçimlere giden ülkesinin başkanlığına talip Barack Obama'yı küçümseyen, dahası 'vatana ihanet' anlamına çekilebilecek bir yanlışlıkla suçlayan Bush'un bu münasebetsizliğini de kayda geçirmekte yarar var. Propaganda görevlilerinin sonradan "Onu değil, Jimmy Carter'ı kast etti" diye hedef şaşırtmaya çalışmaları gerçeği değiştirmiyor: Yabancı bir ülkenin parlamenterleri önünde kendi ülkesinin devlet adamlarını kınayan tıynette biri Bush...

Sadece bu kadar mı? İslam Dünyası temsilcileri önünde yapılan bir konuşmada İran ve Suriye'yi hedef olarak gösterme münasebetsizliğine ne dersiniz? Bu iki ülkenin halkı daha iyi bir demokrasi ve liderlik hak ediyormuş. Amerikan halkı da daha iyi bir liderliği hak ediyor; ama bulabildiği George W. Bush işte. 'Demokrasi şampiyonu' geçinen Bush, Filistin'de, halk iradesini temsil eden seçim galibi Hamas'ı 'terörist' olarak görmeye ve göstermeye devam ediyor. Bush'un Hizbullah'a karşı savaş açtığı için öve öve bitiremediği Lübnan'da ise, ipler, aleni bir biçimde, Bush'un 'terörist' sıfatını uygun gördüğü Hizbullah'ın eline geçiyor.

Gerçeklerden bu denli uzak bir ABD başkanı çağdaş tarihte herhalde ilk kez karşımıza çıkıyor.

Şarm el-Şeyh'te yaptığı konuşmada kendisine 'vizyon sahibi bir lider' görüntüsünü vermeye çalışmış Bush; oysa sergilediği, dünya gerçeklerinden kopuk, kendi ülkesi ve milletine bile hayrı dokunmayacak köhne bir bakış açısı... Amerika ve Amerikalıları düşünmeyen, bütün gayreti İsrail'in gönlünü hoş tutmak olan garip bir kişilik...

Amerika'da seçime beş aydan fazla bir süre var; Bush'un Beyaz Saray'ı boşaltacağı gün de sekiz ay uzakta. Bu süre içerisinde dünyaya daha fazla bir zararı dokunmasa bari.

Önceki ve Sonraki Yazılar