Müslüman Görünen Yahudiler

Yahudilerin büyük din âlimlerinden Maymonides (1135-1204) yüreğinde Yahudilik inancını ve kimliğini taşımak şartıyla Musevîlerin Hıristiyan ülkelerinde Hıristiyan, Müslüman ülkelerinde Müslüman gibi görünmelerine fetva vermiştir.

Bugün ülkemizde, köken ve asıl kimlik itibarıyla Yahudi olan, dıştan Müslüman görünen Yahudiler bulunmaktadır.

Bu konuda aşırı gitmemek, adaletsizlik etmemek gerekir. Adamın ataları Yahudiymiş, bir tarihte Müslüman olmuşlar, şimdi torunları iman ve amel bakımından Müslümanlar...Bunların Müslümanlığını sorgulamaya hakkımız yoktur. İslâm bütün ırklara, bütün insanlığa açık bir dindir. Yahudi gerçekten, samimî olarak, taqiyye yapmadan Müslüman olursa bizim din ve iman kardeşimiz olur. Nitekim zamanımızda çeşitli ülkelerde birtakım Yahudiler Müslüman olmaktadır.Onlar eskiden Yahudi idiler diye ihtidalarına karşı çıkmak, onları dışlamak İslâm'a uymaz. Böyle bir dışlama bir tür ırkçılık olmaz mı?

Lakin Kripto Yahudileri tanımamız gerekir. Adam aslında Tat Yahudisi, kendisini Müslüman gibi gösteriyor.

Kürt Yahudisi, kendisini Sünnî veya Alevî Müslüman gibi gösteriyor.

Yahudiliğin bir kolu ve mezhebi olan Karay cemaatine mensup ama kendisini Müslüman Tatar olarak gösteriyor.

Bunlara karşı dikkatli olmamız gerekir. Lakin her hal u kârda saldırgan olmamamız icab eder.

Ataları Yahudi, kendisi Müslüman. Namazını kılıyor, orucunu tutuyor... Ancak bazı şüpheli halleri var. Dinde reformculuğu ve reformcuları destekliyor. Doğrudan doğruya olmasa bile dolaylı olarak Ehl-i Sünnete zarar veriyor. Mezhepsizleri, telfik-i mezahib cereyanını, Selefîleri, Vehhabîleri, FarmasonAfganî'yi destekliyor... Bu davranış şüphe ve kuşku verici bir davranıştır. Haksızlık yapmadan gizlice araştırmak, incelemek gerekir.

Geçenlerde bir mecliste konuşuldu: Bazı Sabataycılar beş vakit namaz kılıyor, hatta kimisinin hanımı başlarını örtüyormuş. Bunlar gerçekten Müslüman oldular mı, yoksa Müslüman kesimin içine sızmak için mi böyle yapıyorlar?

Çok sağlam, çok seviyeli, çok ciddî ilmî araştırmalar ve istihbarat yapmadıkça, bu konuda yaya kalmaya mahkumuz.

Sabataycılar ve Kripto Yahudiler konusunda ifrat ve tefritten uzak durmalı, adaletten, insaftan ve itidalden şaşmamalıyız.

Bu konuda madalyonun bir yüzünde hüsn-i zan, öteki yüzünde adem-i itimad olmalıdır.

Beş yüz yıldan beri Yahudiler kanımıza, iliğimize, damarlarımıza sızmıştır.

Bugünkü kafamızla kültürümüzle, zihniyetimizle Kripto Yahudiler meselesini çözmemiz mümkün değildir. Bu işi medenî Müslümanlar becerebilir.

* (İkinci yazı)

AÇIKLAMA

ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI

ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

13.08.2010

Sayın Mehmet Şevket EYGİ / Millî Gazete

Sayın Eygi

Öncelikle çalışmalarınızda başarılar diler, ülkemiz açısından son derece önemli olan bir konuyu gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederiz.

13.08.2010 tarihli gazetenizde "Bu Yazı Veysel Eroğlu Beyefendiye İthaf Edilmiştir" başlığı ile vermiş olduğunuz yazınız ile ilgili olarak aşağıda takdim ettiğimiz bilgileri paylaşmanın, konunun daha iyi anlaşılması ve kamuoyunu daha iyi bilgilendirme noktasında fevkalade yararlı olacağını düşünüyoruz.

Sayın Eygi

Kocaeli yarımadasında İstanbul'a 100 km. uzaklıktaki ormanlık arazide dolaşıyorum... diye başlamış olduğunuz yazınızda "Bölgeyi tarım ve hayvancılık bakımından çökerten ormanların kesimi olmuş. Her köylüye her yıl belli miktarda orman kesme ve elde ettiği ağacı satma hakkı veriliyor. Ağaçları büyük gür ormanlar kalmamış.İş o hale gelmiş ki, fasulye sırığı kalınlığındaki taze ağaçları bile kesiyorlar. Bundan elli altmış sene önce buralarda, birkaç kişinin kollarını açarak zor kucaklayacağı dev asırlık ağaçlar varmış. Hepsinin yerlerinde yeller esiyor" paragrafına izninizle açıklama getirmek isteriz.

Bu bölgenin ormanları yıllarca mevzuat gereği baltalık olarak işletildi ve söz konusu mevzuat gereği her yıl binlerce hektar ormanın tamamı tıraşlanarak kesilmekte idi. Bu çerçevede maalesef yaşlı-genç, iyi-kötü ayırt etmeksizin ormanlar tıraşlanıyordu. Buralardan elde edilen odunlar o köy nüfusuna kayıtlı orman köylülerine pazar satışı olarak veriliyordu. Köylüler bu odunların büyük çoğunluğunu İstanbul ve Kocaeli illerinde satıyorlardı. Zamanla bu köylerde odun tüccarları oluştu ve bu iş bunların komisyonculuğu aracılığı ile yapılmaya başlamıştı. Sonuçta öyle bir noktaya gelindi ki bunlar bu bölgelerde siyasi bir güç haline geldiler ve birçok meslektaşımız siyaseten cezalandırıldı. Bu olay başta Trakya ve Marmara olmak üzere ülkemizin bir çok orman bölgesinde yaygın halde yaşandı. Her yıl en az 100 bin hektar orman bu şekilde tıraşlanıyor ve çıkan odunlar odun tüccarlarınca pazarlanıyordu. Bu süreçte Teşkilatımızla odun tüccarları arasında sayısız problemler yaşanıyordu. Söz konusu alanlar işin tekniği gereği her 20 yılda bir tıraşlanıyordu. Bu nedenle de 20 yaşındaki bir ağacın da asırlık ağaçlar gibi kucaklanacak kadar kalın olmadığını taktir edersiniz.

Genel Müdürümüz Sayın OSMAN KAHVECİ göreve geldiğinde (kendileri Avrupa'da tanınan bilinen bir orman uzmanıdır) bu ormanların bu şekilde çağdışı işletilmesinin doğru olmadığını gördü ve bu sistemden vazgeçilmesi gerektiğini eski Orman Bakanımız Sayın Pepe'ye anlattı. Beraberce bu bölgeleri gezdikten sonra eski Orman Bakanımız Genel Müdürümüze hak verdi ve bundan vazgeçilmesi gerektiğini ve bu konuda ne gerekiyorsa yapılsın talimatını verdiler. Genel Müdürümüz Sayın OSMAN KAHVECİ de tıraşlama kesimlerinin kaldırılmasını ve bu ormanların koru ormanlarına dönüştürülmesi sistemini getirdi. Bunun adına da Baltalıkların koruya dönüştürülmesi ismini verdi ve bunun teknik usul ve esaslarını ortaya koyarak uygulamaları başlattı. Yüzlerce meslektaşımız bu konuda eğitildi. Köylülerimize de bu konuyu toplantılar yapmak suretiyle açıkladık. Bazı toplantılara sayın Bakanımız da katıldı. Bundan rahatsız olan odun tüccarları Sayın Genel Müdürümüz başta olmak üzere birçok meslektaşımızı mahkemeye de verdiler.

Bu uygulama şu anda bütün yurt sathında devam etmektedir.

Sayın EYGİ, fasulye sırığı kalınlığındaki sık baltalıkların seyreltilmesi sürecinde bu ince ve kötü fertlerin seyreltilmesi bu çalışmaların bir parçasıdır. Bu alanlarda hektarda 20-30 bin adet fert bulunmaktadır. Bunların seyreltilmesi koruya tahvil çalışmalarının bir gereğidir. Bu çalışmalar sonucunda bu bölgede 20-30 yıl sonra, ifade ettiğiniz gibi büyük gür ormanlar oluşacak ve o bölge insanlarının ormancılıktaki gelirleri de büyük ölçüde artacaktır.

Sayın EYGİ, biz ormancılar sizlerin desteği ile ülkemizi el ele daha da yeşil hale getirme sevdalısıyız, isteğimiz ve dileğimiz sizin gibi usta ve güçlü kalemlerin sayesinde kamuoyunda çalışmalarımızın tam olarak yansıtılması ve bu vesile ile tüm insanlarımızın bu konuda daha sağduyulu olmasının sağlanmasıdır.

Orman Genel Müdürlüğü

Basın Müşavirliği

Not... TIRAÇLAMA KESİMİ=Belli bir alandaki tüm ağaçların tamamının kesilmesi.

Önceki ve Sonraki Yazılar