Nadir Elementlere Yatırım Yapın

‘’Yarından bu kadar korku duyarsan, bugünü nasıl yaşarsın.’’/ 3 Idiots ‘2009

Ukrayna-Rusya savaşı ile Filistin’deki soykırım Dünya gündeminde baş sıralardaki yerini koruyor… 3. Dünya savaşı çıktı çıkacak… Her ne kadar bendeniz 3. Dünya savaşını sadece “3.Dünya Ülkeleri” ile sınırlı görmeye meyilliysem de işin baya ciddi olduğunu en etkili ve yetkili ağızlardan dinliyoruz. Şiddetli bir kasırganın yakın olduğu, büyük yıkımlı savaşlar, ekonomik daralma ve buhran, sosyal çalkantılar, bazı sınırların yeniden çizilmesi, emperyalist ayak oyunları ve iklim kaynaklı gıda kıtlığı ile şekillenecek çok ciddi bir küresel sarsıntının kapıda olduğu söyleniyor…

“Ukrayna’nın sahip olduğu yaklaşık 600 bin kilometrekarelik devasa toprakların zengin nadir madenlerle dolu olması Rusya’nın, ABD’nin ve AB ülkelerinin iştahını kabarttığı anlaşıldı. Böylece ülkenin emperyalist kurtlar sofrasına dönüşmesinin tek nedeninin siyasi nüfuz ya da güvenlik sorunu olmadığı bugün ayan beyan şekilde görüldü.” Elindeki kıymetli madenler ve ekonomik güçten dolayı Çin’e diş geçiremeyen bütün emperyalistlerin derdi Ukrayna’nın sahip olduğu zengin madenler ve verimli topraklar! Düşünebiliyor musunuz Ukrayna topraklarının %55’i ekilebilir arazidir ve Ukrayna dünyanın dördüncü büyük tahıl ihracatçısıdır.

Bu yazının derdi Ukrayna-Rusya savaşının arka planını kurcalayıp analiz yapmak değil elbette; onu uzmanlarına bırakıyoruz… Bu yazılar güncel sözlerin yaptığı çağrışımlar ile ortaya çıkan ürünlerdir... Dikkat çekmek istediğim şey nüfus ve elbette genç nüfus gücünün tarihte olduğu gibi günümüzde de birincil güç olduğu gerçeğini, bu savaşla gündemimize giren “nadir elementler” sözü üzerinden gündeme taşımak! İster bir tarım-hayvancılık ülkesi ol ister teknoloji ister finans ister askeri ağırlıklı ülke ol fark etmiyor; aklı başında bütün ülkeler için çok kıymetli bir maden var: “yetişmiş genç nüfus!”

Yeni gördüğüm ürkütücü bir haberde Türkiye’de tarımla uğraşan nüfusun yaş ortalaması 59! Sanayi işlerinde çalışanların oranı da benzer şekilde gençler aleyhine yükselmeye devam ediyor… Ülkelerin nüfusu yaşlandıkça dünyadaki etkileri de o oranda azaldığı biliniyor. İster sanayi ister tarım ister teknoloji ister bilimsel çalışmaya vs. ağırlık verin fark etmez; her işin geleceğe aktarımı ve gelişimi genç nüfusa doğrudan doğruya bağımlıdır.

Devletler nüfuslarını artırmak için iki yoldan birini veya her ikisini birden devreye almak zorunda: Nüfusu artırma politikaları ve göç politikaları! Sanıldığı gibi değerli madenlere, nadir elementlere veya yüksek teknolojiye sahip olmak sizi gerçek anlamda güçlü yapmaya yetmiyor, yetmeyecek. Tarih boyunca milletler için her zaman kalabalık ve zinde nüfus büyük önem taşımıştır. Yüksek oranlı genç nüfusu bünyesinde barındıran ülkelerde ekonomik büyüme daha hızlı olur ve kalabalık nüfuslu milletler her zaman ve her anlamda gözde olmuşlardır. Sonuçta yüksek teknoloji ürünlerini, yapay zekâ uygulamalarını, hassas stratejik güvenlik uygulamalarını kullanabilecek genç zihinlere olan ihtiyaç hiç bitmeyecektir! “Teknoloji denilen sahte tanrı” baş döndürücü bir noktaya gelse de insan faktörü her zaman başat rol oynayacaktır.”

Dünyayı sarıp sarmalayan bencil ve çıkarcı kafa yapısı devletler için artık duvara toslamış durumda. Çünkü günü kurtaran çıkarcı politikalardan ve sahte özgürlük nâralarından ziyade insanca yaşamanın temel dayanağı fıtrata bağlı “hayatın madeni ailedir.” Aileyi öncelemeyen kişisel veya toplumsal her plan batışa ve felaketlere yol açmaya mahkumdur; aile fıtrattır! Katma değerli ürünler, teknoloji, değerli madenler veya nadir elementler değil yatırım yapılması gereken şey; asıl yatırım yapılması gereken şey aile kurumudur, nadir element haline gelen genç nüfustur!

Bugün gelinen noktada baş döndürücü düzeydeki teknik ilerlemenin çarklarını çevirecek genç nüfusa her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Tarımın devamı da sanayinin devamı da teknolojinin devamı da eğitimin devamı da genç ve dinamik nüfusa muhtaçtır. Uzun bir zaman dünyanın en kalabalık ülkesi unvanını taşıyan teknoloji devi Çin, tek çocuk politikasının faturasını oldukça ağır ödüyor. Nüfus üstünlüğünü Hindistan’a kaptıran bu büyük ülke, doğurganlık oranının azalmasıyla birlikte yaşlanan nüfusunu gençleştirmek için müthiş bir çaba içine giriyor. Sadece Çin’de değil, dünyanın pek çok ülkesi yaşlanan nüfuslarından ürkerek evliliği teşvik eden ve doğum oranını artıracak politikalar geliştiriyor…”

Gençliği bozmak, ahlaktan uzaklaştırmak ve yozlaştırmak için çabalayan küreselci emperyalistlerin en önemli hedefi, evlilik müessesesini ortadan kaldırmak, aile kurumunu yıkmak ve böylece yasaklara batmış bozguncu bir toplum meydana getirmektir. Bunu da önemli oranda başarmış durumdadırlar ki bütün devletlerin gelecekleri için feryatlarının altında yatan gerçek budur! Hiç kuşkunuz olmasın, son kırk yıldır hastalıklı ırkçı emperyalistlerin Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Afrika’da çocuk doğuran veya potansiyeli olan kadınlara ve çocuklara saldırmalarının asıl nedeni de kendilerinde olmayan, olamayan genç nüfus kıskançlığıdır!

Teknolojinin ve zamanın tüm imkanlarının gençleri evlenip çocuk sahibi olmaları yolunda teşvik edici yaklaşımların maliyeti ne olursa olsun hiç vakit kaybetmeden devreye alınması hayati düzeyde önem arz etmektedir! İçinde yaşadığımız coğrafyada insanlık ailesi için güvenli liman olduğu söylenen bu aziz topraklar için asıl beka meselesi diyebileceğimiz bundan daha ciddi bir konu bilmiyorum. İster maneviyat boyutundan bakalım ister maddi dünya penceresinden fark etmiyor; gelecek gençleşmeye bağlı ve bu “gençlik madeni” maliyetine bakılmaksızın kuyumcu hassasiyetinde işlenmeli ve var gücüyle yatırım yapılmalı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum