Ne dedilerse, o oldu!

Tamam, biliyoruz, çoğumuz bir sürü şeyi unuta unutura, bilirmiş, hep haklıymış gibi yapıyoruz.
Ama arşivler filan da ortada.
Ne faydası varsa!
ABD'nin Irak'a saldırıya hazırlandığı, Türkiye'ye de "tezkere" dayattığı, Genelkurmay ile (partideki muhalif oyları serbest bıraksa da) hükümetin o siparişi aldığı dönemi hatırlayın.
Bir sürü şeyin yanında bazı önemli iddialar vardı:
1. ABD, Irak meselesini kısa sürede çözer.
2. ABD'nin askeri gücü, süper bir ekonomik ve mali güçten kaynaklanıyor.
3. ABD'nin askeri gücünün talebini yerine getirmezsek o ekonomik ve mali güç bizi duman eder.
Bunlara karşı, ABD'de, Avrupa'da, dünyada ve burada "farklı şeyler" söyleyenler de vardı.
Dipsiz Kuyu'da da (önce Star'da, sonra Sabah'ta), kendi adıma, elbette dünyanın her köşesinden, çok fikrinden beslenmeye çalışarak ve yine elbette "kendi ideolojik penceremiz"in de mevcudiyetiyle şunları yazıp durmuştum:
1. ABD, Irak'ı istila etse bile, hakim olamayacak; oraya askeri ve ekonomik olarak batacak.
2. ABD'nin birkaç yerde savaş, tam hakimiyetle bir işgal yürütecek askeri gücü de yok.
Silahları, bombaları, füzeleri "süper" olsa da, bir "imparatorluk" girişimi, hala ciddi bir kara (insan) gücünüzün, fiilen "geniş ordunuzun" olmasını gerektirir. Bu da yok.
3. Aslında ABD'nin süper bir ekonomik ve mali gücü de yok.
ABD ekonomisi, üretimi hızla terk eden, belki yenilikçilikle ivmeler kazanan, ama büyük ölçüde küresel rant, spekülasyona gömülmüş; kamunun, şirketlerin, vatandaşın aşırı borçlanmasıyla uzun ince ve kaygan bir yolda yürüyen, haddinden fazla tüketime batmış, sürekli savaş ekonomisiyle ayakta duran ama esasta onu da yabancıların tasarruflarıyla finanse eden, dünyanın enerjisini de sütünü de emen, çevreyi eriten, tarımın ruhunu kirleten, "kumar ekonomisi"nin şişkinliklerini "gerçek" ekonomi zanneden ve dünyaya öyle kabul ettiren, hak ettiği seviyenin çok üstünde yaşadığının farkında olmayan bir "saadet zinciri" dir.
Geldik 2008'e.
İmkanınız varsa bir açın bakın.
Washington'un "şahinler" i dünyaya ve bu arada bize neler anlatıp durmuş.
Bir bakın... Buradaki "Washington portakalları" bize hangi askeri, ekonomik, mali, küresel mavallar ile masalları okumuş.
Bir hatırlayın...
"ABD'nin süper ve terminatör" gücüne tapınarak, kimler kendi ülkelerini, kendi vatandaşlarını, meclisini, siyasetçisini, gazetecisini basbayağı "felaketle tehdit" etmiş...
Kimler, "ABD'nin askeri ve ekonomik sağlamlığı" na yapışarak, öyle bir "saadet zinciri" uyarısı yapanlarla (yarım) akılları sıra dalga geçmiş, onları cehaletle suçlamış.
Vallahi, merak ederseniz, isimleri siz hatırlayın tek tek, siz bulun. Aslında önemli de değiller ama hep çok önemliymiş, hep çok haklıymış, asla yanılmamış gibi yapıyorlar.
Ama ben şunu diyebilirim:
Onlar, hayatta doğru dürüst hiçbir temel doğru yakalayamadan, onca yanlış öngörüyle bu ülkeyi kah krize taşır, kah tehdit ederken hiç sıkılmadılar. Hala gazete, medya grubu yönetebiliyorlar.
Onlar "serbest piyasa" dersleriyle şey ettikleri kafalarımıza hala ekonomi dersleri kakalıyorlar; köşelerde, ekranlarda.
Onlar
büyük işadamı örgütleri filan yönetiyorlar; eski ve yeni bürokratlar olarak hiç çuvallamamış gibi caka satmaya devam ediyorlar.
Onlar "emekli paşalar" sıfatıyla bizim man kafalarımıza aslında pek anlamamış oldukları dünyaya dair yanılgılar sokuşturmaya uğraşıyorlar.
Bakın, hepsi oradalar.
Daha bir sürü şey söylüyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar