Obama niye geldi?

İki gündür gerek Ankara'da gerekse İstanbul'da Obama için yapılan şa'şalı, debdebeli törenleri izlerken aklımıza Ömer Seyfettin'in Pembe İncili Kaftan öyküsündeki elçinin durumu geliverdi. Türkiye'nin Amerika Devlet Başkanı Barack Obama'ya karşı sergilediği tavır, "Güce itaat etme" psikolojisinin yansımalarını gösteriyor. Barack Obama, kendisinden beklediğimiz hiçbir şeyi söylemiyor, ama, devletlü erkanımız ise ona karşı saygıda kusur etmemek için ağızlarını bile açmıyorlar.

Medyamızın hali ise bir başka... Obama'nın yediği yemekler, Obama'nın sabah kahvaltısında yediği domuz pastırması, Obama'nın izleyeceği güzergahlar, Obama'nın attığı adımlar, Obama'nın 21 pare top atışında omzunu silkelemesi, velhasıl beyzadenin aldığı nefesi bile haber diye ekranlara sokuşturdular iki gündür.

Ne yapmıştı Pembe İncili Kaftan öyküsündeki elçimiz... Paha biçilemeyen Pembe İncili Kaftanıyla arıza çıkaran ülkenin imparatoruna gitmiş, ağzına geleni söylemiş, kendisine oturacak bir yer bile gösterilmediği için sırtındaki kaftanın üzerine oturmuş, sonra da çekip gitmişti... Kaftanı arkasından yetiştirmeye çalışan halayıklara da, "Bir Türk üzerine oturduğu bir şeyi, bir daha sırtına almaz" diyerek bir onur, gurur ve vakar gösterisi yapmıştı.

Bu gibi vakar gösterileri artık, bizim sadece tarihimizde kalmış görünüyor... Çünkü, iki gündür Amerikan Devlet Başkanı'na Ortadoğu coğrafyasındaki kan ve gözyaşı imparatorluğunu hatırlatacak, bu zulmün ne zaman biteceğini soracak bir ulu devletlü erkanımız çıkmadı... Davos'ta "One Minute", "One Minute" diyerek ortalığı velveleye veren Başbakan Tayyip Erdoğan, Obama'nın yarım elma, gönül alma kabilinden, boş, içeriksiz, hamaset dolu nutkunu dinledikten sonra, kendisini yanaklarından öperek kutladı... Ve, tüm meseleler halloldu. Barack Obama, aslında işgal ettikleri, kan, zulüm ve işkence götürdükleri Irak topraklarından çekileceğini, bu arada PKK'nın tasfiyesinde de birlikte hareket edeceğimizi söyleyecekti... Ya da diplomatik kaynaklardan sızan bilgiler bu yöndeydi... Oysa, Obama, "PKK kötüdür, terör örgütüdür" filan diyerek yuvarlak cümlelerle işi geçiştirdi... Diğer yandan, seçim kampanyalarını Ermeni Soykırımını tanıma ekseni üzerinde kurgulayan Obama'ya, bu durum hatırlatıldığında, "Benim görüşlerim değişmedi" diyerek, bu konuda da Türkiye'nin hiçbir ağırlığı olmadığı ortaya çıkmış oldu.

Peki neden geldi Obama Türkiye'ye?

Obama, Türkiye'ye gelmeye mecburdu... Çünkü, jeopolitik ve jeostratejik önemiyle Türkiye, Obama'nın seçildiği dönemle birlikte başlayan yeni stratejik ortaklık modeli için hizaya getirilmelidir. Amerikan halkı Bush döneminin sert, ajite ve irrite edici politikalarından bıkmıştı. Barack Obama, hem onlar için hem de tüm dünya için siyahi olması üzerinden pazarlanan bir siyaset ve özgürlük figürüydü. Bu siyaset figürünün temsil ettiği siyaset zeminini kurgulamak, Ortadoğu coğrafyasındaki bölüşümleri sağlamak için öncelikle bölgenin lider ülkesi olan, ama, bu kimliğinin farkında bile olmayan Türkiye'ye ince bir diplomatik ziyaret gerçekleştirmek gerekmektedir. Yapılan budur.

Amerika, bizim kara kaşımıza kara gözümüze hayran değildir. Obama'nın, "Türkiye'yi AB'ye alın" gibi çıkışları da, AB üyeleriyle danışıklı dövüş ince ince restleşmelerinden başka bir şey değildir.

Kaynak: Milli Gazete

Önceki ve Sonraki Yazılar