Aslan DEĞİRMENCİ

Aslan DEĞİRMENCİ

“Oğlum, barış daim olacak mı?”

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Diyarbakır’daydık. Bakan Eker bize kenti gezdirirken, değişim ve dönüşümü yerinde gözleme fırsatı bulduk. Çarşı iznine çıkan asker ile esnafın kaynaşması, sokaklarda panzerlerin olmayışı ilk dikkatimizi çeken detaydı. Halkın gündemi ise huzur… Çözüm sürecini ana gündemine alan halk, BDP’nin okullardaki boykot çağrısını da tartışmaya devam ediyor. Hiç şüphesiz ki bölgenin gerçek mağdurları analar.  Yakınlarını kaybeden, evleri yakılan, evinden ve köyünden koparılarak zorla göç ettirilen, gözaltında taciz ve tecavüze uğrayan, her türlü şiddet ve insanlık dışı muameleye maruz bırakılan analar... Onların bugün gözlerinin içi gülüyor. ‘Eğil’de tanıştığım Havva ana, bunlardan sadece biriydi. Havva ana, “Oğlum, barış daim olacak mı?” diye soruyor, dualarının kardeşlik için olduğunu hatırlatıyordu. “Çektiklerimi anlatsam yüreğiniz dayanmaz. Barışa sahip çıkın oğlum” derken Havva ananın gözleri doluyor, sıkı sıkı ellerimi tutuyordu. Nasırlı elleri titrerken, dudaklarından yüreğimi burkan sözler dökülüyordu. Yasaklı yaylalarda torunları ile yaptığı pikniği anlattığında ise sevinci yüreğinden taşıyordu.

Çözüm süreci konusunda bakkal, kahve, çarşı ve pazardaki vatandaşın genel görüşü de bir birinden çok farklı değil. Genel olarak söylemlerinin özeti şu şekilde: “Umudumuz her geçen gün artıyor. Şuanda özlediğimiz bir ortam var. Atılan adımların taçlandırılmasını bekliyoruz. Bizim de tercihlerimiz var. Kendimize göre doğrularımız… Son üç yıldır görüşlerimizi dikkate alan bir sistem var. Yıllardır biz burada üst düzey kamu görevlilerine ulaşamazdık, derdimizi anlatamaz, çaresizlik içerisinde yalnızlığa itilirdik. Ama bugün genel olarak önyargısız kamu görevlilerine sahibiz. Halimizden ve dilimizden anlama gayretleri bile bizi mutlu etmeye yetiyor. Siyasiler ise bizi seçimden seçime hatırlarlardı. Bu durumun değişmesi ve projelerinde bizlere yer veren anlayışın hâkim olması oldukça önemli bir gelişme. Biz huzur istiyoruz. Huzur olursa aş ve iş kendiliğinden olur. Bizim üzerimizden kimsenin rant devşirmesini istemiyoruz. Yıllardır çektiğimiz yeter.”

Boykot çağrısını da halk ile konuşma fırsatı buldum. Ve oldukça şaşırdım. Çünkü bilinçli cevaplar ile karşılaştım. Sürecin kırılgan olduğunu vurgulayan yurttaşlar, en ufak bir gerilimden nemalanmak için fırsat kollayan yapıların olduğuna dikkat çektiler. Bu yapıların her türlü oluşumun içerisine sızdığından söz eden yurttaşlar, boykotun farklı taraflara çekilerek sokakların yeniden hareketlenmesine neden olacağını düşündüklerinden destek vermediklerini ifade ettiler. Genelde BDP ya da KCK’dan bugüne kadar yapılan boykot çağrılarının ardından baskılara maruz kaldıklarını ancak son süreçte bir dayatma ile karşılaşmadıklarından hür iradelerine sahip çıkarak boykota katılmadıklarını açıkladılar. Katılımın az olmasının ardından BDP ve KCK’dan tepki almadıklarının da altını çizdiler. Bu algı ile Çözüm Sürecine yürekten destek verdiklerini yerinde gözlemlemek beni oldukça mutlu etti.

Asker ve Emniyet yetkilileri ile yaptığım görüşmeler de oldu. Tabi mülkiye amirlerini de unutmadık. Bir takım çevreler ısrarla süreçten devletin rahatsız olduğunu iddia ederken bu görüşmelerimiz onların nasıl bir mühendislik içinde olduğunu anlamama neden oldu. Kamu görevlileri genelde medyadan şikâyetçi… Bölgede yaşanan huzuru gazetecilerin net bir şekilde haberleştirmediklerinden, 3-5 gencin cılız sokak eylemlerinin provoke edilerek manşetlere çekildiğinden söz ettiler. Bölgeye gelmeden birçok yazarın bölge uzmanı kesildiğine vurgu yapan kamu görevlileri telefonlarının 24 saat açık olmasına karşın gazetecilerin kendilerine ulaşmadan yalan haberlere imza atarak, gerilim pompaladıklarının altını çizdiler. Özellikle Ramazan ayında kamu görevlileri ile halkın kucaklaştığını, çok güzel etkinliklere imza atıldığını belirten yetkililer, söz konusu medyanın bu güzellikleri yansıtmadığını, kamuoyunun birlik ve beraberlikten haberdar edilmediğini vurguladılar.

Durum böyle. Genel olarak çatışmanın sıkıntısını çekenler bugün barışın tadını yaşıyorlar. Çözüm Sürecinin bozulmasından endişe duysalar da başlayan yeni dönemin ön yargıların kırılmasından sağlanan mutluluğu yüksek sesle dile getiriyorlar. Şimdi bu sese kulak verme zamanı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.