Olan 'iyi şeyler'

Olan 'iyi şeyler'

Türkiye, vatandaşlarının mutlu ve müreffeh olacağı bir özgürlükler ülkesi haline dönüşmeye hiç bu kadar yakınlaşmamıştı.

Global ekonomik krizin dünyanın dört bir tarafında etkisini sürdürdüğü bir dönemde 'refah' ve 'mutluluk' kavramlarını bu rahatlıkta kullanmak elbette kolay değil: Cebinde (veya bankada) parası olan tedirginlik içerisinde... Tasarrufu olmayan işini kaybedeceği endişesini taşıyor... İşsizlikten kurtulma umudu olan bunu bir başka bahara ertelemek zorunda kalıyor... İşten çıkarmalar gırla gidiyor, maaş ödemeleri gecikiyor...

Böyle bir ortamda, “Türkiye, vatandaşlarının mutlu ve müreffeh olacağı bir özgürlükler ülkesi haline dönüşmeye hiç bu kadar yakınlaşmamıştı” cümlesi hakikaten fazla Pollyanna'cı bir iyimserliği yansıtıyor.

Yine de gerçek bu: Ülkemiz ilerisi en parlak ülkelerin başında geliyor ve o geleceğe giden yolda ciddi adımlar hepimizin gözü önünde şimdi atılıyor. Sadece kendimiz için bizler tarafından burada atılmıyor o adımlar; başka ülkelerde meydana gelen gelişmeler de, geleceğimizden daha fazla umutlanmamızı sağlıyor.

Ermenistan'la olan ihtilâflarımızı uygar bir zemine taşıyabiliyoruz. 'Kürt sorunu', 'Alevi hakları' gibi kronikleşmiş sorunlarımızı etraflıca tartışmaya açabiliyoruz. 'Başörtüsü sorunu' bile, yaşadıklarımız ve yaşatılanlar yüzünden iyice içinden çıkılmaz hale girmiş gibi görünürken, vatandaştan oy derdine düşen anamuhalefet partisinin açılımıyla birdenbire 'anlamsız' kalabiliyor.

CHP'ye üye olabilen başörtülüleri, hangi rektör, ne tür bir gerekçeyle üniversitenin kapısından geri çevirebilir? 'Çağdışı' olduğu için mi? 'Siyasal simge' sayıldığı için mi? Her iki gerekçe de, Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak 'başörtüsü' yasağını pekiştiren son kararı çıkartan CHP'nin lideri tarafından 'yok' sayılıyor artık... Sadece davranışla değil, sözle de...

Bunlar 'güzel gelişmeler' hakikaten...

'Seçim yatırımı' sayıp açılımı küçümseyenler olduğunu biliyorum elbette. Deniz Baykal'ın ve CHP'nin tarihinden unutturulmaya çalışılan sonuçsuz kalmış popülist açılımları hatırlayıp “Bundan da bir şey çıkmaz” sonucuna varanlar az değil. Yakasına CHP rozeti taktıran çarşaflı/başörtülü kadınların da çevrelerinden tepki gördükleri belli. CHP'nin kendi içi de kaynıyor.

İyi de, herhangi bir 'yeni açılım', bütün bu kuşkular, sarsıntılar, küçük görmeler, tepkiler, karşı-tepkiler yaşanmadan gerçekleşebilir mi? Yarın 'Alevi hakları' dosyası açıldığında durum sanki bundan farklı mı olacak? 'Kürt sorunu' çözüm yoluna girdiğinde herkesin sesini keseceğini mi sanıyoruz? Her değişim zor olur, köklü değişimler ise çok daha zordur...

Önemli olan sorunun varlığını kabul eden, çözümü benimseyen ilk adımların atılmasıdır... Toplumu geren her üç konuda (Kürt, Alevi, başörtüsü) da o ilk adımlar atıldı. Arkası daha kolay gelecektir.

Son karede, yarınki güçlü ülkemizin ve mutlu vatandaşlarının temel hak ve özgürlüklerini garanti altına alan, demokrasinin kanallarını sonuna kadar açan, refahı kitlelere yayan, toplum üzerindeki vesayeti ortadan kaldıran, Türkiye'yi dünyayla eşitlik zemininde buluşturan yeni bir anayasa olduğu şimdiden belli.

Farkına varalım veya varmayalım, şu sırada açılan ve her yerden ses getiren bütün arayışlarda, bizler, aslında o anayasanın çatısını çatmaya yarayan bir büyük tartışmayı sürdürüyoruz.

Bu gerçeği anlayan yola devam edecek, anlamayan veya anlamakta ayak sürüyen kervandan düşecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar