Pennsylvania’dan nasıl görünüyor?

Ortalık toz duman, meselenin her geçen gün farklı boyutları irdeleniyor,

köşe yazarları, savcılar, polisler, iş adamları, kasetler, şantajlar, gundem cok hizli degisiyor. Bu savaş ne zaman biter, Ankara ne diyor, Avrupa’nın olaylara yaklaşımı derken  meselenin Pennsylvania ’dan görünen kısmı var ki onu da Zaman’la anlıyor insanlar.

Her ne kadar haritada Filistin’in yerini bulmada zorluk çekmesine rağmen  Pennsylvania’ nin yerini parmağıyla koymuş gibi bulanlar görmek istemese de ABD de her biri bir başka güzel 49 eyalet daha var.  Neylerim güzel eyaleti içinde salınan hocam yoksa eğer demiyecekseniz kulak verin o eyaletlerden yükselen seslere, o eyaletlerden Türkiye’nin nasıl göründüğüne.

Gurbetçiler anlatıyor acı bir tebessümle, yaşadıkları zorlukları, geldikleri günleri ; Türk parasının dolar karşısındaki bol sıfırlı hallerini şakaya vurup geçiştirdikleri,  ya da “hayır Türkiye’nin yollarında develer değil arabalar çalışır” izahlarını yapmak zorunda oldukları günleri.

Delikanlılığa leke sürdürtmeseler de onlar da biliyordu aslında Tuna’yı atla geçmeye alışmış bir neslin torunları olarak, elde bavul avrat uşak, aş derdine terki diyar eylenilen Türkiye’nin halinin çok da parlak olmadığını.

Onlar, yani gurbette yaşayan diğerleri, Ahmetler, Mehmetler, Kadriyeler, Hasanlar, Onurlar, Buraklar, Ayseler, Emineler, Yavuzlar, Fethullahlar…

Sakin gönderme falan yaptığımı düşünmeyin. Nasıl  Kemal, Cafer, Murat, Müge, Nejla kimsenin zimmetli mali değilse Fethullah’da kimsenin patentli ismi değil. Biz o hakkı birtek Atatürk’e verdik, bir daha da başkasına verileceğini zannetmem.

Gurbetçiler diyordum, okumaya gelip Türkiye’deki yokluklara dönmemek için düşük ücretle çalışma pahasına kalanlar, iş umudu olmadığından gemiden atlayıp gelmeyi göze alanlar, bir anayasa kitabının uçmasıyla yazar kasalarını yakıp gelenler,  düşünce suçlusu olduğu için dönemeyenler, insan muamelesi görmemesinden şikayet edenler, devlet burakrasisinden kurtulup gelenler.

ABD’nin evlerini boyayanlar, çatılarını onarıp, pizzalarını açanlar, lokantalarını işleten, bulaşıklarını yıkayanlar, benzin istasyonunda çalışıp, taksisini kullananlar, üniversitesinde ders verip, bilgisayar programcılığı yapanlar aile hasreti çekip hayatını burada kurmak zorunda olanlar, gelişi kolay olsa da dönüşü neredeyse imkansız olanlar.

En çok onlar idrak ederler güzel Türkiye’mizdeki ilerlemeyi, gelişmeyi, ve hangi birine sorsanız şu hakikati ifade edeceklerdir “eğer Türkiye’deki  ekonomik imkanlar bu günkü gibi olsaydı bu gurbet kahrını çekmezdik ya da buraya geldiğimizde bir Alman ya da İsviçreli gibi gelirdik”.

Siz hiç Manhattan’da taksicilik yapan Danimarka’lı gördünüz mü ya da İngiltere’li ? Ama ben arka koltuğunda yolcu taşıyan çok Türk taksici gördüm. Hiçbiri alınlarının teri ile helal para kazanmakdan gocunmadı, Lakin koskoca Osmanlının nesli olarak da düşülen duruma üzülmemezlik etmedi.

Son on yıldır Türkiye’mizden ABD’ye ekonomik sebeblerle gelnlerin sayısı azaldı, gelen öğrenciler bile büyük oranda eğitim sonrası Türkiye’ye dönüyor daha iyi iş fırsatları olduğu için, insanımız artık gezmeye, yatırım yapmaya geliyor bu coğrafyaya. Türk Hava yollarının büyümesinden, Türkiye’deki hastanelerdeki imkanlardan, dört bir tarafa yapılan otobanlardan dolayı göğsü kabarıyor, konsolosluklarda gördüğü muamalelerin iyileşmesinden mutlu oluyor. Ve saymakla bitirilemeyecek kadar çok iyi gelişmenin son 10 yıldır azimli bir şekilde çalışan Recep Tayyib Erdoğan ve ekibinin sayesinde olduğunu biliyor.

Bu yaban ellerde bası daha dik gezmesini sağlayan başbakanını seviyor gurbetçi ve başbakanına  komplolar kuranları O’nun üzerinden Türkiye’nin büyümesine yapılan saldırıları görüyor.

O yüzden İskilipli’nin dini sarık üzerinden savunması gibi, memleketinin savunmasını Tayyib Erdoğan üzerinden yapıyor.

Kim mi o gurbetçiler?

50 eyalette yaşayıp, memleketin büyümesinden, gelişmesinden gurur duyan, 2023 dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefine sevinen ama bu ilerlemeye engel olmak isteyen, size dünyanın büyük devletleri arasına girme hakkı vermeyeceğiz diyen Yedi Düvelin Taşeronluğu’na soyunanlara da kızan, üzülen Kazımlar, Mahmutlar, Fethullahlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum