SENSİZLİK FENERİ

 

Yüreğimin yangını intizara sürüklüyor, günlerimin sızısı ıssızlığa itiyor, düşlerimin batan kayığı hiçliğe gömülüyor, kafam seni resmederek sessizliğe atıyordu. Kalbim seni heceleyerek sensizliğin hüznünde yakarışım adımlarına yayıldı, gözlerinin kuru penceresine yazdığım satırlarım kaldırımlara atıldı. Gözlerim yaşla yırtılarak, gönlüm yasla kırılarak seni anı paketine sararım. Duygularım acı aşla beslenerek, düşüncelerim aşk çıkmazının sokağına seslenerek seni ararım. Hayallerimin aynasından kopmayan, rüyalarımın penceresinden çıkmayan sen... Sensizlik feneri elimde, sensizlik teri dilimde... Sayfalar la karalanarak, günlerin ölü donukluğuyla paralanarak seninle kapanırım. Gölgen tanların kanlı kızıllığında ellerimde tutuldu, gözlerin zihin tutkalında anların kara perdesine yapıştı. Film şeritleri kafa raflarına itildi, ara sıra raflardan anıları çıkarak izliyorum. Bazen ise benden tarafa dönerek gülümsemeni ısırıyorum... Sözlerin sözlerimi kovalayarak, gözlerin gözlerimi kapatarak sevda damlasını içmiştim. Buradan son çıkışınla yüreğim harabeye dönerek senin özleminle zamanım hüzün tutuyordu. Sensizlikle sarsılarak ruhumun izine sokulan ismini hicran yutuyordu. Hüzün selleri anılara doğru sürüklüyordu...

Hicranın aleviyle yandım durdum, özlemin sıcaklığı her yanımı tutuşturdu. Ne olur ses ver, ne olur hüznümün kırık ağacına yaklaş. Seni seviyorum. Geleceğin sisli merdivenlerinden çıkarak hayatımızın değişimini yakalayalım. Harabe zamanlarımın sensizlik değirmeninde öğütülen yüreğimi açarak sürgün veren yollarımı açayım. Senin hayat elin olarak hayallerime kaçıyorum. Ahdetin kanlı sayfalarını karıştırıyorum. Sen ve ben... Elin elime sarılmış, gözlerin gözlerime yaslanmış. Sen benim için özelsin, Sen benim için değer ifade eden güller gülüsün. Gülüm; Gülistanlar bahçesinde seni görürüm, başımda esen yellerle seni denizin mavi saçlarında görürüm. Ufukların perdesini açarak geleceğe yürürüz. Hayallerimin değirmeninde suyu alarak sana sunarım. Canım: Gönül yasımın teri damlamış, kalemlerimin mürekkebi ile bulanmış olan suyumdan içer miydin.

Rüyalarımda görülen, kalbimin toprağına gömülen sen. Hüzünle; ruhum tutuşmuş, yüzünle kafam tutulmuş, rüyalarım yorulmuş... Kara günlerin rengi ile kaplatma beni, kaba dillerin tükürüğü ile sarartma beni, kafa tozunun feryadında daraltma beni. Sana ellerimi uzatıyorum, geri çevirme, ne olur uzatma sürgünlerin kanatlarına. Sana yüreğimi veriyorum, ağlatma beni. Benliğimi aldın deryaların aynasına bıraktın, şimdi ise günlerim çalkantılı. Üzerimden hüzün yağmuru geçiyor, sayfalarıma akan hüzün yağmuru ile yazıyorum seni.

Özkan Karaca

ozkankaraca@atlantikmedya.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.