Siyasetçinin ustalık dönemini ne belirler?

Dün sabah gazeteleri okurken Başbakan Erdoğan’ın “27 Nisan muhtıra değildi, onu Genelkurmay’ın bir yaklaşımı olarak değerlendiriyorum” sözüne rastladım...

Ve çok şaşırdım...

Çünkü 27 Nisan bal gibi bir muhtıra, gözümüzün önünde işlenen anayasal bir suçtu...

Konuyu zamanı geldikçe yeniden hatırlamak ve tartışmak üzere not ettim.

Ve kabine yapısı nedeniyle gündeme yeniden gelen ‘ustalık dönemi’ kavramına geri döndüm...

***

Sorum şu:

‘Siyasette ustalığı ne belirler?’

Geçenlerde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in kendi içimize kapanarak, seçime kilitlenmiş bir şekilde yaşadığımız için dönüp bakmadığımız ama Avrupa’da olay haline gelen bir konuşması oldu...

Almanya Başbakanı her krize giren ülkenin Alman vergi mükelleflerinin paralarına göz dikerek yardım istemesinden bunalmış bir şekilde başta Yunanistan olmak üzere Güney Avrupa ülkelerini adeta ‘beleşçilikle’ suçladı.

Çalışma saatleri, verimlilik, emekli yaşı gibi konularda kıyaslamalarda bulunup, batanların yan gelip yattığını, Almanya gibi canına dişine takarak çalışmaktan çok uzak olduklarını söyledi...

Bu, büyük bir tartışma başlattı...

***

Ve uzmanlar Merkel’in söylediklerini mercek altına aldı.

Önce yıllık çalışma saatlerine eğildiler...

Almanya’da insanların yılda ortalama 1390 saat, İspanya’da 1654 saat, Portekiz’de 1719 saat ve Yunanistan’da 2119 saat çalıştığı ortaya çıktı...

Krizdeki Yunanlılar Avrupa’nın en güçlü ekonomisi olan Almanlardan daha fazla çalışıyordu...

***

Bunun üzerine ikinci konuya geçip, Almanya ile Güney Avrupa ülkelerindeki emeklilik yaşını kıyasladılar...

Almanya’daki durum aşağı yukarı İspanya, Portekiz ve Yunanistan ile aynı çıktı...

Ardından sıra verimliliğe geldi...

Bu da şaşırtıcı bir biçimde aynı çıktı...

İncelemeye derinleştirdiler ve ‘saat başı verimliliğine’ baktılar... Bu konuda Almanya ile Yunanistan aynı çıktı... Yunanistan ile Almanya arasında saat başı verimlilik açısından hiçbir fark yoktu...

***

Bunu görünce soruyu yeniden formüle ettiler: Çin’den sonra dünyanın en büyük ihracatçısı konumundaki Almanya’nın bu gücü nereden geliyordu?

Yunanistan krizler içinde bunalırken, Alman ekonomisi neden kanatlanmış uçmaktaydı?

***

Bu soruya yoğunlaştılar...

İlginç sonuçlar çıktı...

Araştırma ve geliştirme harcamalarında büyük farklar olduğu anlaşıldı...

Almanya güney ülkelerinden çok daha fazla olan hâsılasının yüzde 2,82’sini Ar-Ge’ye ayırırken, İspanya ve Portekiz sadece yüzde 1,38’ini ayırmaktaydı...

***

Ardından, benim açımdan da hayati olan ‘patent’ konusunu ele aldılar...

İnovasyon çağında kim ne yapıyordu?

Çünkü ‘beyinsel icatlar’, kol gücünden çok daha büyük zenginlik üretiyor...

Çağ, ‘yeni buluş’ çağı...

Almanya bu konuda da diğerlerine çok büyük fark atmakta...

Örneğin, Almanya’daki yıllık ‘buluşlar’ın sayısı Yunanistan’dan 77 kez daha fazla...

Bu çağda kol gücü değil, yeni buluşlar toplumları uçuruyor, zenginleştiriyor...

Facebook dururken, doğal olarak tekstil onun kadar para kazandırmıyor...

***

Uzmanlar son olarak da ülkelerin zenginliğini belirleyen parasal fonları yani ‘tasarrufları’ ele aldılar...

Bu açıdan bakıldığında, Almanya’da hem hane halklarının hem firmaların tasarrufları güney ülkelerine oranla çok daha yüksekti...

***

Şimdi baştaki soruya geri dönebiliriz...

Siyasetçinin ustalık dönemini ne belirler?

Araştırma-geliştirme çalışmalarının performansı...

Patent sayısı...

Ve tasarruf oranlarının seviyesi.

Tabii bunların olmazsa olmaz parçası sayılan ‘iş gücü niteliğini’ saymıyorum bile...

Siyasette ustalığı bu alanlar ve bu alanlarda alınan yol belirliyor...

Durum budur...

Önceki ve Sonraki Yazılar