Sünnîyim, Sünnîliği Savunacağım...

Defalarca yazdım, açıkladım ama bazılarına laf anlatamadım. Ehl-i Sünnet mezhebine bağlı bir Müslümanım. Elimden geldiği, gücümün yettiği kadar Ehl-i Sünneti destekler ve savunurum.

Ehl-i Sünnete karşı olanlar, onu yıkmak isteyenler bana saldırıp duruyor.

Efendi sen nasıl başka bir mezhep ve fırkadan isen, ben de Sünnîyim. Sen reformcu, bid'atçi, Afganîci, Abduhçu, Reşid Rızacı, Fazlurrahmancı, mezhepsiz olabiliyorsun da ben niçin Sünnî olamayacakmışım?

Yazılarımı, fikirlerimi, görüşlerimi, inançlarımı beğenmiyorsan; tenkit edip çürütecek ilmin ve kültürün varsa gerekçeleriyle, edep ve terbiye dairesinde, açık isim vererek yaz. Bunu yapamıyorsan okuma yazılarımı.

Takma isimlerin, rumuzların ardına sığınarak hakaret etmek ahlaklı ve terbiyeli bir Müslümana yakışır mı?

Afganîyi elbette dışlıyorum. Çünkü ben bir Müslümanım o ise sarıklı bir Farmason.

Abduh'tan da hoşlanmıyorum. O da Farmason.

Reşid Rıza'yı hiç sevmem. O da bozuk bir reformcu ve mezhepsiz.

Bir Sünnî olarak benim bu üç kişiyi sevmem ve tutmam mümkün müdür?

Sultan Abdülhamid Han'ın şeyhlerinden Halepli Ebu'l-Huda es-Sayyadî er-Rufaî'yi çok sever ve tutarım. Bu zat Afganîden nefret ederdi.

Bir Sünnî olarak Şeyhülislam Mustafa Sabri Tokadî hazretlerine bağlıyım.

Düzceli Muhammed Zahid el-Kevserî'ye bağlıyım.

Beyrut ulemasından (aslen Filistinlidir) Yusuf İsmail en-Nebhanî'ye bağlıyım.

Mekke Şâfiî Reisüluleması Ahmed Zeynî Dahlan'a bağlıyım.

Hem Sünnî Müslüman olacağım, hem de merdut Afganî'yi tutacağım. Ben aklımı peynir ekmekle yemedim!

Kimseye taqiyye ve kitman yapmam. Hiçbir Müslüman kardeşimi aldatmam.

Kimleri seviyor ve tutuyorsam bellidir, kimleri tenkit ediyorsam onlar da bellidir.

Tenkitlerimin, uzak duruşumun gerekçeleri de bellidir.

Devlet-i aliye-i Osmaniye'ye ve Hilafet-i kübra-yı İslamiye'ye bağlı bir kimseyim. Bunlara karşı olan Vehhabîleri elbette tutmam.

Mukallid bir Müslümanım, elbette zamane müctehitlerine güvenmem.

Sadece Afganî karşıtı değilim, bütün Protestanlık hareket ve cereyanlarına muhalifim.

Allahın hak dininde hiç reform, değişiklik, yenilik yapılabilir mi?

İslam'ın gerçekleri, kesin hükümleri evrenseldir.

Kemalistler, Sabataycılar, Kriptolar dinde reform istiyor, ben istemiyorum.

Onlar herkes Kur'an tercüme, meal ve tefsirlerini kendi re'yi ile yorumlasın, onlardan kendi kafasına göre hüküm çıkartsın istiyorlar, ben buna kesinlikle karşıyım.

Mezhepler aradan çıksın, bütün Müslümanlar Kur'anda birleşsin lafı ne kadar parlak ve yaldızlı ama beni kandıramazlar. Birleşme mi istiyorsunuz, buyurun Ana Cadde, Sevad-ı Azam, cumhur-i ulema mezhebi olan Ehl-i Sünnet'e katılın.

Her hâl ü kârda bendenizi tenkit edecekseniz bunu İslamî edeb ve terbiye içinde yapın. Gerçek kimliğini, adınızı soyadınızı açıklayın.

Ortaya tutarlı gerekçeler koyun.

Adaletli olun, insaflı olun, kibar olun.

* (İkinc yazı)

İslamî Cemaatların, Tarikatların, Fırkaların Meşruiyeti

Hiçbir İslamî parçanın, tarikatın, hizbin, fırkanın, grubun, cemaatin, kliğin aşağıda sayacağım işleri yapmaya hakkı yoktur. Yaparlarsa meşruiyetlerini yitirirler.

1.Siyonistlerle, İsrail ile, onların gizli istihbarat teşkilatları ile, doğrudan doğruya veya dolaylı şekilde işbirliği yapmak.

2. Türkiye'yi yeniden bir Hıristiyan yurdu yapmak isteyen Teslisçilerle, bilhassa Siyonist Yahudilerden daha ziyade Siyonist olan Evangelistlerle işbirliği yapmak.

3. CIA ve MOSSAD ile işbirliği yapmak.

4. Sömürgeci emperyalist İslam düşmanlarıyla işbirliği yapmak, onlara faydalı olmak.

5. İslam'ın temellerinden, zaruriyatından ödün vermek.

6. Üzerinde mutlak icma bulunan "Allah katında tek hak, muteber, geçerli din İslam'dır" hükmüne aykırı sözler söylemek, İslam'dan başka da hak ibrahimî dinler vardır, onların bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir demek.

7. Sâlih olsun, fâsık olsun bütün mü'minleri tek bir Ümmet olarak kabul etmemek.

8. Allah katında Müslümanın derecesinin ve üstünlüğünün birinci ölçüsü olarak taqvayı kabul etmemek, onun yerine cemaat yandaşlığını getirmek ve bu suretle Kur'ana açıkça ters düşmek.

9. Zekatları Kur'ana, Sünnete, fıkha, Şeriata aykırı olarak toplamak ve aykırı olarak sarf etmek.

10. Aşırı derecede hizip ve fırka fanatizmi, holiganlığı, militanlığı yapmak.

11. Başlarındaki zevatı erbab haline getirip putlaştırmak.

Meşru olabilmeleri için bütün İslamî "parçaların" sahih itikat, Sevad-ı Âzam dairesi içinde bulunmaları gerekir.

Ehl-i Sünnet dairesi içindeki Müslümanlar din kardeşlerine taqiyye ve kitman yapamazlar.

Zekatların kimlere verileceği Kur'an-ı Azimüşşanın Tevbe suresinin 60'ıncı ayetinde çok açık, çok seçik, çok sarih bir şekilde bildirilmiştir. Bu ilahî emri çiğneyenler fasıktır, facirdir.

Kur'an bütün mü'minlerin kardeş olduğunu beyan etmektedir. Allahın tesis etmiş olduğu bu kardeşliği yıkanlar, zedeleyenler haindir, merduttur.

Allah bize, İslam düşmanlarını dost ve veli edinmeyiniz buyuruyor. Bu emri ve bu öğüdü dinlemeyip bunun tersine tutumlar sergileyenler ilahî sınırları aşmış olurlar.

İslamî, Kur'anî, Şer'î meşruiyetini kaybeden cemaatler, tarikatlar, gruplar ve parçalar rahmanî çeşitlilik dairesinden çıkmış olur.

07.04.2012

Önceki ve Sonraki Yazılar