“Taltif edilmenin dikensiz kolay yolları!…”

Görevinde yükselmek mi istiyorsun?!...

Kolayı var…

Bir gün “yükseltirler” diye beklemeden…

Bas narayı “dokun tele”, yüksel “yükselebildiğin” kadar!...”

“Basmayana” “yükseklik” yok!...

***

Haksızlık yapıldığını mı düşünüyorsun?!...

Kolayı var…

Bir gün “anlaşılırım”, “anlarlar elbet” diye düşünmeden…

Bas narayı “dokun tele”, al hakkını “alabildiğin” kadar!...

“Dokunmayana” “hak” yok!...

***

Vefasızlığa uğradığını mı söylüyorsun?!...

Kolayı var…

Ah edip vah etmeden…

Bas narayı “dokun tele”, gitsin “gidebildiği” yere kadar !...

“Basmayana” “vefa” yok!...

***

İhanete mi uğradın?!…

Kolayı var…

“Allah’ından bulsun!” deyip sineye çekmeden…

Bas narayı “dokun tele”, görsün ihanetin “derinliğini”…

“Dokunmayana” “mertlik” yok!...

***

Eskiler boş yere dememiş, “Deveye ‘diken’, insana ‘gül’ verilir” diye!...

***

Bakın işte nasıl da,  “narayı basıp, her dakika uluorta tele dokunanlar”, “kedinin fareyle oynadığı gibi oynayıp duran!” o, “teline dokunanın” bir “işaretiyle, adeta birbirlerinin üstüne “basa basa” ilk adımlarını atıyorlar içeri!…

***

Ama…

Ama, bu “devranın çarkları” böyle dönse de, aldırma!…

Elbette, “ideallerinden” ve “değerlerinden” “taviz” vermediğin sürece “insansın” sen!…

Tek başına kalsan da…

İnadına…

Çünkü, “it’in seyrettiği”, “çakal’ın alkışladığı” böyle bir arenada “kurtlarla dans etmek” sana göre değil!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.