Tek seçenek: Kardeşlik

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en tehlikeli dönemeçlerinden birine girmek üzere: Bizim bin küsur yıllık Anadolu coğrafyası tarihimizde, yaşamadığımız bir sorunu ilk kez şimdi yaşamaya başladığımız gözleniyor: Müslüman bir halk, tarihinde ilk kez, etnik kimlik üzerinden sonu siyasî ve coğrafî kopuşun eşiğine varma tehlikesi barındıran bir krizle karşı karşıya.

Büyük bir imtihan bu. Bölünmenin, ayrışmanın, kopmanın ayak seslerini duyar gibiyim ben şahsen. Bin küsur yıl bu topraklarda birlikte yaşamış, birlikte üzülmüş, birlikte sevinmiş iki halk kesimi, etnik kimlik gibi son derece ilkel bir kimlik algısı üzerinden kardeş kavgasının eşiğine sürüklenmek üzere. Önce Kocaeli ve Bandırma'da yaşanan etnik sosyal itiş-kakış, dışlayıcılık, gerilim; sonra da ülkenin savunmasında görev yapan gencecik insanların sınır boylarında terör örgütünün saldırılarına kurban gitmeleri, çok ürpertici gelişmelerdir.

Medyanın bu olayları aktarış biçimi, bilerek veya bilmeyerek iki toplum kesimi arasındaki gerginliği tırmandıracak bir görünüm arzediyor. Bence bu konuda âcil önlemler alınmalıdır. Elbette ki, haber alma, haber verme yükümlülüğü engellenemez; ama ülkenin birliği, dirliği, bütünlüğü; sosyal barış ve kardeşlik ortamının bozulmasına yol açacak medya yayınlarına aslâ izin verilemez.

ABD tarafından kesinlikle desteklenen, AB tarafından verilen psikolojik, siyasî ve kurumsal desteğin apaşikâr olduğu bir psikolojik, askerî ve küresel ortamda tecrübesiz askerlerimizin yıllanmış, kaşarlanmış, canavarlaşmış, PKK teröristlerinin kucağına itilmeleri askerî açıdan büyük bir hatadır. Onyıllardır savaşan teröristlerle ancak özel eğitilmiş, profesyonel bir askerî sistem mücadele edebilir.

Medyada ve askerî düzenekte alınacak önlemlerle terörü yok etmek, etkisiz hâle getirmek imkânsızdır. Bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel bakımlardan gelişmesine, kalkınmasına dönük önlemler de aynı şekilde arızîdir; uzun vadede kalıcı çözümler üretemez.

Türkiye'de önüne gelen bölgeye yapılan yatırımların yetersiz olduğundan sözediyor. Bu doğru ve gerekli; ama aslâ yeterli değildir.

Bölgenin kalkınması, bölgenin daha fazla sekülerleşmesi ve dolayısıyla bölge halkının etnik kimliğinin daha fazla bilinçlenmesine ve kemikleşmesine yol açacaktır. Modernleşme ve kalkınma çabaları, bireysel, sosyal ve siyasî çıkar bilincinin gelişmesine yol açar. Bölgede kuru bir kalkınma projesinin kesinlikle geri tepeceğini şu âna kadar yaşadıklarımız çok açık ve net bir şekilde göstermeye yetiyor: Bölge halkının İslâmî duyarlıklarının aşındırılması; İslâm'ın irtica ile özdeşleştirilerek şeytanlaştırılması; bölgedeki insanlarımızın kardeşlik duygularının azalmasına ve etnik kimlik, ayrışma fikrilerinin ete kemiğe bürünmesine yol açıyor. Terörün tırmanmasının en temel nedeni, ancak İslâm'ın verebileceği, etnik kimlikleri ikinci plana iten kardeşlik duygusunun yok edilmiş olmasıdır.

İslâmî kimliği ve duyarlıkları bastırarak, bölge halkını daha fazla sekülerleştirmeye çalışarak büyük bir hata yapıyoruz; hatta büyük bir cinayet işliyoruz. Hiç düşünmüyoruz ki, bölge halkının İslâmî duyarlıkları aşındığı ölçüde etnik duyarlıkları kaçınılmaz olarak artıyor. Etnik duyarlığın ve kimliğin İslâmî kimliği bastırdığı bir yerde, hiçbir siyasî, kültürel, ekonomik çözüm önerisi bir işe yaramaz. Üstelik beklenenin tam tersi bir şekilde sonuç verir.

Çünkü İslâm kardeşliği fikrinin, İslâmî duyarlıkların aşındırılması ve böylelikle bölge halkının DTP gibi, PKK gibi laik, bölücü aktörlerin kucağına kolaylıkla itilmesine yol açıyor.

Oysa gerçek İslâm kardeşliği fikri; hem bölgede yaşanan siyasî, kültürel, sosyal adaletsizliklerin, haksızlıkların önüne geçecek, bu sorunları halledebilecek bir vicdan üretir; hem de bölge halkının ABD, AB gibi dış aktörlerin de, PKK gibi Marksist-Leninist örgütlerin de bölgeye ve ülkeye felâket getirmekten, Türkiye'yi kardeş kavgasının ve bölünmenin eğişine sürüklemekten başka bir şey öneremeyeceği konusunda yüksek ve asil bir şuur kazandırır. Ama biz toplumu birbirine bin küsur yıldır kenetleyen bu kardeşlik fikrinin kendi ellerimizle yok ettiğimizin farkında bile değiliz. Allah akıl fikir versin.

BAŞSAĞLIĞI:

İnsan Yayınları ve Külliyat Yayınları'nın sahibi, Türkiye'de nitelikli ve bizim medeniyet dinamiklerimze duyarlı yayıncılığın öncülerinden İlhan Akıncı Ağabey'in annesinin vefat ettiği haberini aldı. İlhan Ağabey'e başsağlığı ve sabır, merhumeye ise Allah'tan sabır diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar