TÜRK SOLU ve ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK

 

Türk solu, sol değildir aslında. Bunu herkes bilir. Aslında Türk de değildir. Bunu da herkes bilir. Bunların ne Osmanlı ne Selçuklu ne de başka bir Türk-İslam devleti ile ilgili her hangi bir övgüsüne rastlayamazsınız. Hatta İslamiyet öncesi Türk devletleri ve hakanları da bu sırt döngüsüne dâhildir.

Bunlar o kadar Türk değildirler ki bunların öncülleri, Türk erkeklerini saf dışı bırakarak Türk kadınının, af edersiniz döllenmesi için Türk neslini “ıslah(!)” için Avrupa’dan damızlık erkek getirilmesi gerektiğini ileri sürecek kadar çukur, uçkur kaçkını ifrazattan zuhur etmiştir.

Alçak deseniz bunlara paye vermiş olursunuz. Hain deseniz az gelir. Şerefsiz deseniz vız gelir! Halkçıdır bu arkadaşlar ama halkın bunları bir kere sandığa gömmediğini göremezsiniz. Ve tabi hemen koca bir milleti koyun ilan ederler. Ederler de ortalama bir buçuk yılda bir, koyunlar tarafından oyulmalarının kendilerini neye denklediğini düşünemezler.

Düşünemezler, çünkü kelleleri içinde organik olarak beyine benzer bir organizma taşımalarına rağmen bu organizma arsız bir yorganizma hastalığına(!) düçar olduğundan, işleri güçleri fingirdeşmektir. Koca genel başkanları değil kırk, yetmişinden sonra azarak yorganizma kontenjanından partilerinin kadın milletvekillerini atamakta bir beis görmediği gibi hala halkın huzuruna çıkmaktan da utanmamaktadır. Ne kendisi, nede onun kalktığı yere kasetle oturan zerzevatçı Kemal. Birisi kendisini kasetle makamından kaldıran kasetten kerametli(!) haine selam çakarken, yerine gelen, tutsak olduğu kasetin her gün bedelini ödemektedir.

Her hangi bir ortalama siyasetçinin en az on saat kesintisiz konuşabileceği Kürt sorunu hakkında partisinin hazırladığı rapordan sadece ve sadece tek bir madde söyleyip gerisine gelince ilkokul ikinci sınıf çocuğu gibi mahcup bir eda ile unuttum demekten de ar etmeyecek kadar yüz derileri kalındır. İyi bir ayakkabı köselesi, bunların suratlarının yanında Çin malı gibi kalitesiz kalır. Bunlardaki beyni martıya taksanız dörtnala koşar(!), maşallah dedikleri en fazla kırk gün yaşar!

Bütün terör ve ihanet şebekeleri ile Türk solu iç içedir. Hatta ve hatta Türk solu bütün terör örgütlerinin anasıdır dense sırıtmaz! Bütün ihanetlere ve bütün tetikçilere sayfalar dolusu methiye dizmekten yorulmaz, usanmaz ve utanmazlar. Yoldaşlarının şehit ettikleri vatan evlatları onlar için sadece ve sadece Tayip Erdoğan’a çakma malzemesi olacak kadar kıymetlidir.

PKK, DHKPC, TİKKO gibi bütün terör örgütleri bunların içinden çıkmıştır ve birbirlerinin yoldaşıdırlar. Hariçlerinden çıkan FETÖ terör örgütünü ise geçmişte cemaat sanıp var güçleri ile hücum ederken, bir ihanet şebekesi olduğunu anladıktan sonra önlerine yatmakta bir beis görmeyip partilerinin anahtarını hemen onlara teslim etmişlerdir. Çünkü bu zihni kırıkların efendileri ortaktır, tektir.

Mesele Kürt sorununu çözmeye gelince PKK ve avenelerine “Abdullah Öcalan sizi satıyor” diyecek kadar hızlı, FETÖ’ye teslim olacak kadar nazlıdırlar.

Şimdi çıkmış PKK, FETÖ, Avrupa gibi ne kadar Türk ve Türkiye muarızı varsa onları yanına alarak bu referandumda “evet” çıkarsa Türkiye bölünür diyebiliyor. İnsan af edersiniz yellenme ihtiyacını giderirken bile biraz durup düşünürken bunların en tepe isimleri bir bostan korkuluğu kadar olsun düşünmeden en gelişmiş yalan makinalarını bile aciz bırakacak bir performansla dur durak bilmeden “İşkembe-i Kübra’dan” sallamaktadır.

Devlet Bahçeli’nin deyimiyle PKK’nın don lastiği olan Türk solu, FETÖ’nün uçkur mevzuatına teslim olmuş bir şekilde doğal mecrasında akmaktadır. Mutlu yolculuklar, iyi solculuklar!

Bu dediklerimden sokaktaki ortalama Türk ve ortalama solcu arkadaşlarımız beridir elbette.

      

   

 

         

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.