Türkiye Laik midir..?

Türkiye Laik midir?

Elime bir yardım zarfı geçti. Ön yüzünde Türk Hava Kurumu’nun amblemi ile birlikte fitre ve zekât zarfı bağış miktarı, adı soyadı, adresi gibi bilgilerin yazılacağı bölüm var. Ön yüzün en altında da “Yaptığınız bağış miktarı aşağıdaki kurumlar arasında paylaşılmaktadır” diye bir cümle ve altında paylaşım yapılan kurumların yüzde miktarı ile adları var.

Yardım olarak verilen paranın güya %50’si Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na, %4’ü Kızılay’a, %3’ü Çocuk Esirgeme Kurumu’na ve %40’ı da Türk Hava Kurumu'na verilecek.

Zarfın arka yüzünde ise aynen şu ibareler yazılı;

Hayırsever Vatandaşım;

2860 sayılı kanunla fitre-zekât toplama görevi, devlet tarafından Türk Hava Kurumu’na verilmiştir.

Önde yazılmış olan dağılım burada da tekrarlandıktan sonra Türk Hava Kurumu'nun yaptığı faaliyetler sıralanıyor.

Orman yangınlarını söndürüyor.

Türk Silahlı Kuvvetlerine paraşüt ve planör eğitimi veriyor.

Türk Hava Yollarına pilot yetiştiriyor.

Gençlerimizi geleceğe hazırlıyor.

Gençlerimize havacılık kursları veriyor.

 

Mustafa Kemal’in emriyle 16 Şubat 1925 tarihinde “Türk Tayyare Cemiyeti” olarak kurulmuş olan Türk Hava Kurumu tüzüğündeki amaçlarda fakir ve fukara ile ilgili hiçbir madde yok.

Tüzük maddelerinde şunlar yazılı;

          a) Türkiye'de havacılığın askeri, siyasi, sosyal, ekonomik, turistik ve sportif önemini tanıtmak, benimsetmek ve milli havacılığa destek olmak için gerekli çalışmaları yapmak,

          b) Türk milletinde havacılık sevgisini uyandırmak ve Türk gençliğini havacılığın her dalında yetiştirmek,

          c) Türkiye'de havacılığın kuruluş ve gelişmesini sağlamak, genel havacılık (havadan yangın söndürme, hava ambulansı, tarifesiz seferler) alanında Türk Milletine hizmet etmek,

          d) Havacılık için lüzumlu olan personel, araç ve gereci çoğaltmak, havacılık alanında turizm ile ilgili her türlü faaliyette bulunmak ve gerekli yatırımları yapmak,

          e) Türk Milletinde havacılık sevgisini yaratmak ve Kurumu tanıtmak amacı ile yurt içinde ve yurt dışında spor gösterileri ve yarışmaları ile geziler düzenlemek ve düzenlenen bu gibi faaliyetlere katılmak,

             Bu maddelerden de anlaşılacağı üzerine Kurumun amacı sırf havacılık. Yani anlacağınız kurumun fakirle fukarayla yakından uzaktan ilgisi yok.

            Bu yarı resmi kurumdan sonra direkt devlete bağlı olan bir başka kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın internet sitesinden fitre ve zekât hakkında bilgi alalım.

www.diyanet.gov.tr adlı sitede fitre ve zekâtla ilgili olarak şunlar yazılı:

Fitre;

Halk arasında fitre de denilen sadaka-i fıtır, sadaka kelimesi ile iftar etme, Ramazan Bayramı, yaratılış anlamına gelen fıtır kelimesinin bileşiminden meydana gelmiştir. Sadaka-i fıtır, dinen zengin olarak Ramazan ayının sonuna yetişen Müslüman’ın belirli kimselere vermesi vacip olan bir sadakadır.

Sadaka-i fıtır, borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla olarak nisâp miktarı mala sahip olan her Müslüman’a vaciptir. Bunda, zekâtta olduğu gibi, malın nâmî olması ve üzerinden bir yıl geçmesi gibi bir şart söz konusu değildir. Dinen zengin olan çocuk ve delinin malından velî veya vasîsinin vermesi gerekir. Bu sadakanın vacip olma zamanı Ramazan bayramının birinci günü olmakla birlikte, bayramdan önce de verilebilir. Hatta bu daha iyidir. Bununla birlikte, bayram günü veya daha sonra da verilebilir.

Sadaka-i fıtır, Hz. Peygamber devrinde 1 sa' (2917 gr.) buğday, arpa, kuru üzüm ya da hurma olarak verilmekteydi. Bunlar o dönemde, toplumun temel tüketim maddeleri olup, miktarlar arasında da denklik bulunmaktaydı. Diğer taraftan fitrenin hedefi, bir fakirin içinde yaşadığı toplumun hayat standardına göre bir günlük yiyeceğinin karşılanması, böylece bayram sevincine iştirak etmesidir. Bu sebeplerle, günümüzde sadaka-i fıtırın sayılan bu maddelerden ve belirtilen ölçülere göre verilmesi, sadakanın gayesini gerçekleştireceği söylenemez. Bu nedenle, günümüzde sadaka-i fıtrın belirlenmesinde, bir kişinin bir günlük normal gıda ihtiyacını karşılayacak miktarın ölçü alınması gerekir.

Dinen zengin sayılanlara, usul (anne, baba, dedeler ve nineler), furua (oğul, kız ve torunlar) ve bakmakla yükümlü olduğu kimselere sadaka-i fıtır verilmez. Bir kimse, fitresini bir fakire verebileceği gibi, birkaç fakire de dağıtabilir.”

Zekât;

Sözlükte "artma, çoğalma, temizlik, bereket, iyi hal ve övgü" anlamlarına gelen zekât, dinî bir terim olarak, belirli bir malın bir kısmının Allah rızası için muayyen kişilere verilmesi demektir.

Zekât, İslâm'ın beş temel esasından biri olup, hicretin ikinci yılında Medine'de farz kılınmıştır. Kur'ân-ı Kerim'de; "Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin..." (Bakara, 2/43, 110; Hac, 22/78; Nûr, 24/56; Mücadele, 58/13; Müzzemmil, 73/20); "Onların mallarından, kendilerini temizleyeceğin, arıtıp yücelteceğin bir sadaka al ve onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah işitendir, bilendir." buyrulmaktadır (Tevbe, 9/103).

Bir kimsenin zekât vermekle mükellef olması için Müslüman, akıllı, buluğ çağına erişmiş olması ve hür olması; borcundan ve aslî ihtiyaçlarından fazla nisap miktarı mala sahip olması gerekir. Nisap zekât, sadaka-i fıtır, kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür. (bk. Nisap) Ayrıca nisap miktarı mala sahip olan kimsenin zekâtla mükellef olması için, bu malın nâmi olması ve üstünden bir yıl geçmesi gerekir. Nâmi olması ise, malın, sahibine kazanç ve fayda sağlar durumda olması demektir.

Buradan da anlaşılacağı gibi fitre ve zekâtın sadece fakir fukaraya verilmesi gerekmektedir.

Hal böyleyken devlet zoruyla fitre ve zekâtın Türk Hava Kurumu’na verilerek ibadetin özünden uzaklaştırılması nasıl bir laiklik anlayışıdır?

Laiklik, her inanç sahibinin, inancını özgürce yaşamasına devletin imkân sağlamasıdır.

Bugüne kadar laiklik adına sadece İslam dinine baskı kuruldu. Diğer din mensupları tam anlamıyla laikliğin koruması ve şemsiyesi altında güvenle ve özgürce varlıklarını sürdürdüler. Laiklik adına İslam’a baskı kurulan ya da şekil verilmeye çalışılan dönem geride kalmalı.

Bütün din mensupları özgürce inançlarının gereğine uygun bir biçimde  zaten yaşayabiliyorlar. Sırada İslam’ın da tam anlamıyla özgür bir biçimde yaşanabilmesi ve Türk Hava Kurumu fitre zarfı gibi dayatmalara son verilmesi gerekiyor.

 

Türk Hava Kurumu yaptığı icraatları anlatarak halktan bağış talep edebilir. Devlet gücünü arkasına alarak vatandaşın cebine elini uzatması olsa olsa nefret doğurur. Buna, başta Türk Hava Kurumu yönetimi razı olmamalı.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum