Usta, ne diyorsun bu hususta?

Demokrat Parti'nin (DP) genel başkanlığına seçildiği kongrede, Hüsamettin Cindoruk, “İktidar partisi bizden korkuyor” diye açıklamıştı kendisine yönelik eleştirileri. Ne kadar da haklıymış... Birbiri ardına öd patlatacak işler yapıyor Hüsamettin Bey: Partisinin Ankara il başkanlığına Av. Bülent Şimşek Özçelik'i getirdi...

Partiyi zor günlerinde omuzlamış Ankara il başkanı Orhan Ünsal 250 partiliyle birlikte gönderdiği istifa mektubunda Cindoruk'a başarılar dilemiş... Hüsamettin Bey 76 yaşında, Ankara'nın yeni il başkanı ise 82 yaşındaymış... DP'de yönetimi eski nesiller ele alıyor...

Hüsamettin Cindoruk'u aklıma getiren dünkü Cumhuriyet'te kendisiyle yapılmış mülâkat oldu. Gazete kendisini 'siyaset ve hukuk ustası' olarak tanıtmış. 'Usta' Taraf gazetesinin yayımladığı 'İrticayla Mücadele Eylem Planı' belgesinin gerçek olduğuna inanmıyormuş...

Görüşmeyi yapan Leyla Tavşanoğlu'nun özetini okuyun: “Cindoruk söz konusu belgenin gerçek olduğuna inanmıyor. 'Gerçek çıksa da bu kadar gürültü koparmaya ne gerek var?' diyor. Ardından da Anayasa Mahkemesi'nin AKP'nin lâiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu kararının AKP'de inanılmaz bir telâş uyandırdığı için gittikçe daha fazla darbe evhamına kapıldıklarına dikkat çekiyor. Bir anlamda 'yaptıkları yanlışları bildikleri için günün birinde darbeye hedef olmaktan korkuyorlar' demeye getiriyor.”

'Usta' ya, Cindoruk bu işleri iyi biliyor... Demek, bugüne kadar 'darbelere hedef olan siyasiler' hep yanlış yapanlarmış... Cindoruk'un içinde yer aldığı Süleyman Demirel liderliğindeki kadro iki kez darbeye maruz kaldı; Süleyman Bey her iki darbede de kendini 'haklı' saymıştı halbuki...

Gerçeği Cindoruk Usta'dan daha iyi bilecek değiliz ya!

Oysa onun zekâsından farklı bir akıl yürütme beklerdim. Meselâ şöyle: “Belge ortaya çıkalı bir haftayı geçti. Gerçek olup olmadığını anlamak için uzun bir süre bu; özellikle de bugünün teknolojisiyle... Belge 'sahte' olsaydı daha ilk gün gazetenin yüzüne çarpılırdı... En iyisi biraz 'ihtiyatlı' davranayım...”

Biraz düşünse, kendisi de bu sonuca varabilirdi.

Keşke askeri konularda bilgi sahibi, etrafta neler olup bittiğinden haberdar gazetecilerle konuşsaydı mülâkat için hazırlanırken; sanıyorum onlardan alacağı bilgi kendisini doğru noktaya götürürdü.

Sözgelimi Radikal'den Murat Yetkin'in birkaç gün önce yazdığı yazı, yabancıların konuyu nasıl gördüğünü anlatırken esas tedirginlik kaynağının ne olduğuna da ışık tutuyor...

Avrupa Birliği'nin (AB) görüşlerini yansıtan bir diplomatla görüşmüş Radikal yazarı... En vahim seçeneğin, belgenin 'komuta kademesindeki generallerin bilgisi dahilinde' hazırlandığının ortaya çıkması olduğunu söylemiş diplomat... “Böyle bir durumda müzakere süreci olumsuz etkilenir” imiş... Sebebi de, “Türkiye'nin hâlâ askerin her an darbe yapabileceği bir ülke konumunda görünmesi...”

Bu satırlar bile, Ankara'daki meslektaşlarımızla siyasi gelişmeleri yakından izleyen yabancı diplomatların en vahim seçeneği en ağırlıklı ihtimal olarak gördüklerine işaret sayılabilir... Öyle olmasaydı Murat Yetkin böyle bir yazıyı neden yazma ihtiyacı hissetsin?

Yazının çıktığı gün görüştüğüm şu sıralarda her taşın altında parmak izi arayan bir dostum, “Okudun mu?” diye sordu bana. O okumuş ve benden farklı bir hisse sahip olmuş... “O diplomatın sözleri Başbakan Tayyip Erdoğan ve hükümete bir mesaj” dedi... “Nasıl yani?” şaşırmama ise “Hele biraz üzerinde düşün” mukabelesinde bulundu.

Sonrasında konuştuğumuzda şunu dedi: “Murat Yetkin'in adını vermeden görüşlerini aktardığı diplomat, 'AB sürecinin olumsuz etkilenmesini istemiyorsanız bu işi dallandırıp budaklandırmayın, hele en tepeyi suçlayacak hale asla getirmeyin' mesajını veriyor.”

AB diplomatının aklından zoru mu var? Türkiye yanlış iş yapanlarla hesaplaşırsa AB üyesi olabilecek demokratik olgunluğa erişmiş sayılmaz mı? Tersi bir düşünce kimin kime mesajı olabilir?

Doğrusunu söylemem gerekirse benim de korktuğum bu işte: Belgenin hakiki-sahte olduğunun hemen ilân edilmemesi insanlarımızın kafalarını fena karıştırıyor; söylentiler artıyor. Herkes her köşeden olur-olmaz mesajlar almaya başladı ve aldığı mesajlar da hep en kötü düşünceleri besliyor.

Elin diplomatı bile belgenin en üst düzey komutanların bilgisi dahilinde hazırlanmış olabileceğine kendilerini ikna etmiş, görüyorsunuz... Yoksa “Kızım sana söylüyorum” türü bir 'mesaj' mı bu?

Bereket Hüsamettin Bey 'siyaset ve hukuk ustası' olduğu ve darbeler öncesinde Süleyman Demirel'in etrafında bulunduğu için 'sağlıklı' düşünüyor...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.