Uzun sorulara kısa cevaplar

Bir okuyucum var, uzak ülkelere taşımacılık yapan bir gemide çalışıyor. Kendi ifadesine göre düşünüyor, soruları oluyor, bunları yazıyor ve uğradığı ilk limandan bana gönderiyor. Ne yazık ki, hemen cevap veremediğim oluyor. Onun bazı soruları aynı zamanda güzel düşünce ve ifadelere sahip olduğu için bazılarını -zaman zaman- köşeme alıp buradan cevaplandırmayı faydalı gördüm.

Sonuna "Bu sorularım eleştirel değildir" notunu eklediği bir mektubu şöyle:

"Hz. Peygamber'in yap dediğini yapıp, yasakladıklarından sakınmak bize her şeyden önce yüce Kur'ân'ın bir emridir. İnsanlığa ne büyük bir rahmettir ki emir yasakları bildirir bir kitabın yanında 'örnek yaşantı modeli' uygulayan bir Peygamberimiz de vardır ve biz bu sayede inandıklarımızı hayata geçirmede metodun nasıl olacağını O'nun ayrı ayrı her durumda nasıl davrandığına bakarak, ibadetlerin şeklini onu taklit ederek belirleriz. Allah tarafından seçilip eğitilmiş bir model olduğu ve kötüyü/yanlışı tavsiye etme şansı zaten olmadığı için toplumsal yaşamda, insan ilişkilerinde de O'nun karşılaştığımız durum/sorunlarda ya da benzer vakalarda nasıl davrandığına bakarak hem en doğruyu bulup uygular hem de İslam inancına göre 'sünnet'e uygun hareket etmiş olup sevap kazanırız.

"Zaten Peygamber dinin öğreticisi ve tamamlayıcısı olduğu için bizim onsuz bu dini yaşama geçirmeyi öğrenmemiz de mümkün değildir. Sıkça verilen en basit örnekleriyle, namazın nasıl kılınacağı, orucun nasıl tutulacağı, zekatın nelerden ne kadar ve nasıl verileceği neredeyse tamamen O'ndan öğrendiğimiz detaylarla bugüne kadar sorunsuz bir şekilde uygulana gelmiş ve uygulanmaktadır.

"Allah'ın en büyük mucizelerinden birisidir ki dünyada yaratılmış-yaratılan on milyarlarca insanın hiçbirisi şekil, sima, alışkanlıklar, huylardan tutunuz da sesine varıncaya dek birbirine benzemez. Her insanın kendine özgü fiziksel davranışları, oturma, kalkma, yürüme, sevme, sevmeme özellikleri vardır. Hz. Peygamber'in de farklı bir insan olarak kendine özgü bu tür farklılıkları olabileceğini düşünürsek O'nun yaptığı her şeyi yapmak ya da bir başka deyişle her şeyi O'nun yaptığı gibi yapmaya çalışmak ne kadar 'sünnete uymaktır' ve düşünüldüğü, umulduğu gibi sünnete uyma sevabı kazandırır mı? Elbette ki burada yukarıda değindiğim dinin uygulanmasındaki metod-toplumsal yaşamdaki davranış modelleri istisna olup benim sorum çok kısıtlı bir alanda peygamberi taklit ile alakalıdır.

Yukarıdaki sorduklarımdan daha çok merak ettiğim bir başka husus ise şudur; Peygamberimiz Arap Yarımadası'nda M.6. ve 7. asırda yaşamıştır. Dolayısıyla o devirde ve o beldede geleneksel kıyafet neyse onu giymiştir. Allah Peygamber'i Uzakdoğu'da bir ülkeye indirseydi muhakkak ki peygamber de orada o devirde ne giyiliyorsa onu giyecekti. Yani geleneğe göre giyinmiş ve en önemlisi giyinişini "İslami giyim budur" şeklinde nitelendirmemiştir.

Bu durumda bizim bugün Peygamberimiz'in giyindiği gibi giyinmeye çalışıp 'sünnet uyguluyor, sevap kazanıyoruz' beklentisinde olmamız ne kadar yerindedir?

Kısa cevaplar:

Yazdıklarınız doğrudur, Peygamberimiz (s.a.)'in bütün davranışları "dini ve güzel ahlakı öğretmeye yönelik" değildir; başka sıfatlarıyla da -dine ve ahlaka aykırı olmayan, fakat ümmeti için bağlayıcı örnek de olmayan- davranışları vardır. Kılık kıyafet konusunda bazı semboller istisna edilirse geri kalanı coğrafya ve kültüre dayalıdır, başka coğrafyalarda olsaydı elbette başka şekiller olacaktı. (Bu konuda, "Bağlayıcılık bakımından Peygamberimiz'in davranışları" başlıklı uzunca bir yazım için Bak. İslam'ın Işığında Günün Meseleleri, s. 523-537).

Önceki ve Sonraki Yazılar