Van’daki Dayanışmaya Şaşı Bakanlar

Van depremi sonrasında ulaştırılan yardımlar tam bir seferberlik örneği idi. Yardımlar devam ediyor. Zaman zaman bilgi kirliliğine neden olacak açıklamalarla hayırseverlerin gönülleri bulandırılmak isteniyor ama buna tevessül eden çevrelerin mumları yatsıya kadar bile yanmıyor.

Bizim insanımız ülkemizin neresinde gözü yaşlı bir kardeşini görse koşuyor.

Arama kurtarma konusunda hayli ilerlediğimizi kurtarılan yaralılarımızın sayısından da anlamak mümkün.

Yapı denetimleri konusunda kat etmemiz gereken epeyce yolumuz var.

Başbakan Erdoğan yıkılması gereken binalar konusunda sergilediği kararlılığını sürdürmeli. Ortaya çıkacak tablo, onun adını yeniden gönüllere yazdıracak, çok dua almasına vesile olacaktır.

Bölgeden dönen tecrübeli bir medyacı büyüğümüz, “Medyanın önemli bir kısmı tam anlamıyla riyakârlık yapıyor. Birkaç binanın önüne konuşlanmışlar, arka sokakları, yapılan yardımları merak etmiyorlar, görmüyorlar” dedi.

Bir köşe yazarı bugün şu satırları yazmayı kendisine ve okurlarına layık gördü:

NEREDE ŞU TÜRBANLILAR?
Van depremine en çok üzülenler; çağdaş Türkiye'nin çağdaş insanları oldular. Filistin ve Gazze için yeri göğü inletenler ortalıkta pek gözükmediler.
Çünkü; Vanlılara yardım için para ve malzeme toplarlarsa bunu başka amaç için kullanamayacaklarını anladılar.
IHH'ciler; Deniz Fenerciler; Kimse Yok mucular ve benzerleri istismar ortamı  bulamayacaklarını anlayınca kenara çekildiler.
İşte ümmetçilerle vatandaşlar arasındaki fark budur.
Umarım ki bu farkı Kürt kökenli yurttaşlarımız da anlamışlardır.
Din üzerinden o bölgenin nasıl sömürüldüğünü de...”
(Rıza Zelyut, Güneş, 31.10.2011)

Yukarıdaki satırları yazmak için bir insanın sadece basiretinin bağlanmış olması, bilgisiz ve ilgisizliği yeterli midir, yoksa başka sebepler de düşünmeli miyiz?

Geçtiğimiz günlerde NTV Televizyonu İsrail’den gelen her biri 14 metre kare büyüklüğünde olan 7 prefabrik evle ilgili canlı yayınlar yaptı. Farklı haber bültenlerinde evlerin dışarıdan görünüşünü, kargo uçağının büyüklüğünü, içerden detayları gösterdi.

Deniz Feneri, Van’a her biri 14 metre kare büyüklüğünde 150 afet evi kurdu. Afet evlerini Anadolu Ajansı haberleştirdi.

Yeni Akit, Zaman, Yeni Şafak, Yeni Asya ve Star gazeteleri bugünkü nüshalarında (31.10.2011) habere yer verdi.  

Deniz Feneri’nin 150 afet evlerini televizyonlardan sadece TV 24 gördü, haber yaptı. Diğerlerinin yolu henüz Deniz Feneri Evleri mahallesinden geçmedi. Sebebi, sırrı ne ola ki?

Deniz Feneri DerneğiDoğu Anadolu Temsilcisi Ali Karayılan, depremin ilk gününden itibaren canla başla çalışan ekibin hissiyatına tercüman olmuş, aşağıdaki elektronik postayı göndermiş. Birlikte okuyalım:

“Depremden yaklaşık 5 saat sonra Deprem bölgesindeydik. Gıda ve battaniye dağıttık. Hatta enkazdan çıkarılan ilk yaralılar sahra hastanesinde Deniz Feneri battaniyelerine sarıldılar.

Deniz Feneri olarak Van Depreminde bütün gücümüzle çalışıyoruz. 4 gecedir doğru dürüst uyku uyumadık. 15 personel ve 25 gönüllüden oluşan 40 kişilik bir ekiple Van Erciş’te 150 adet prefabrik afet evinden oluşan bir Deniz Feneri Prefabrik Afet Evleri Mahallesi kuruyoruz. Bu mahallede deprem mağduru yaklaşık 1000 vatandaşımız barınacak.

Erzurum’dan 7 tır ve Kütahya Simav’dan 7 tırla sevk ettik evleri.

Kurduğumuz evlerin her biri 14 metrekare. Elektrik tertibatlı. Halısı, ranzası, yatağı, battaniyesi, yastığı, gıdası, suyu, ısıtıcısına varıncaya kadar tamamlayıp teslim ediyoruz. Derneğimiz tarafından Van’a ulaştırılan ve gönderilecek olan yardımların nakit değeri yaklaşık 1 milyon dolar.

Artık kanımıza dokunuyor. İsrail 7 prefabrik ev gönderiyor. Bütün basın haber yapıyor. Allah aşkına 7 ne zamandan beri 150’den daha fazla ve kıymetli oldu.

Tesellimiz basın görmesin, Rabbimiz görüyor ya.

Van depreminden mağdur olmuş vatandaşlarımıza 2. el hiçbir şey gönderilmemeli. 2. el giysiler çöplerde. Gönderen 1 mont göndersin ama doğru dürüst mont olsun.

Eşya olarak, battaniye, nevresim takımı, yastık, yorgan, halı, yatak, mutfak malzemesi (tencere tava tabak vb.)… Ama kullanılmamış olmalı.

Bunun yanında 50 kilogramlık un çuvalı yerine karma gıda kolisi daha makbul.”

 

Ali Karayılan’ı, Deniz Feneri’nin bütün çalışan, gönüllü ve bağışçılarını, bölgeye yardım götüren tüm yardım kuruluşlarımızı can-ı gönülden tebrik ediyorum.

Devlet kuruluşlarının bölgede samimiyetle, sabırla çalışan bütün görevlilerini yürekten kutluyorum.

Yaralı insanlarımızın acılarını dindirmek için çırpınan bütün hükümet ve devlet yetkililerini, böyle bir günde politika yapmayı bir kenara bırakıp bölge insanını ziyaret eden, geçmiş olsun dileklerini ileten muhalefet partilerinin yöneticilerini de şükranla anıyorum.

Allah bir daha böylesi acılar yaşatmasın. Yakınlarını kaybedenlere sabr-ı cemil, ölenlere rahmet, ülkemize selametler dilerim.

 

gumuslale@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum