Teslime Gülsen NURDOĞAN

Teslime Gülsen NURDOĞAN

Yarım Hurma'nın Çağrıştırdıkları ve üç güzel insan...

 

''İnfak, Sadece Zenginlerin İşi Değildir...

Ben. 'Yarım hurma ile de olsa iftar yaptırın' hadisini şöyle anlıyorum. Resulullah Efendimiz (s.a.s.) her mümini zengin görüyor, yani her mümin ikram edebilir, bir ihsanda bulunabilir. Her müminin bir infakı olabilir. İnfak sadece zenginlerin işi değildir. Sahabenin çalışıp, sonra da çalıştığı işten kazandığı ile infak yaptığını biliyoruz. İnfak her müslümanın vazifesidir. Herkes gücü nisbetinde infak eder. İnfak terbiyesi her müminin bir vasfı olsun. Her mümin ikram edebilsin, sadece alan değil veren de olsun. Yarım hurma ile olsun, ama veren olsun. Onun için Resulullah Efendimiz (s.a.s.) sadaka kavramının çerçevesini çok genişletiyor. Yani düşünün ki, 'Tebessüm sadakadır' diyor mesela.'' Ahmet Taşgetiren, Burç Fm- Bezm-i Cihan, Ramazan Sohbetleri programından...

Bezm-i Cihan, Burç Fm radyosunda hafta içi hergün saat 13.00-14.00 arasında Saniye Öztürk hanımefendinin hazırlayıp sunduğu bir program.http://www.burcfm.com.tr/ Bezm-i Cihan programı yapımcı ve sunucusu Saniye Öztürk'ü Akra Fm'de Gelincik programını yaptığı günlerden beridir tanıyorum. O dönem bir vesileyle bizim memlekete de gelmişlerdi. Gelincik programına mektuplar yazan dinleyicilerinden biriydim. Saniye hanımın mektuplarımı radyoda okuması beni heyecanlandırıyordu ve yazma isteğimi artırıyordu. Çok hoşuma giden bir ifade yöntemi vardı. Onun ağzında kelimecikler birer şekerpare olurlardı...

Türkiye'nin her köşesinden gelen coşku dolu, sevgi dolu mektuplar...kiminde bir iç döküş, kiminde dua, hürmet, tazim, selam, muhabbet..satırlar inci misali dizilmiş, kimi doğudan, kimi batıdan.. Karadeniz'den, Akdeniz'den... Mektupların o kendine has sıcak samimiyeti, küçüğü büyüğe evlat yapan, kimini kimine kardeş, arkadaş, akradaş yapan kuşatıcılık. Ah Akra'da okunan o sevgi dolu mektuplarımız..!

Şimdi de Burç Fm'de güzel bir program sunuyor, konuklar alıyor programına Saniye hanım... Yukarıda ki yazı da Burç Fm'de Ramazan ayındaki bir programına konuk olan Ahmet Taşgetiren'in sözleri..

Ahmet Taşgetiren'e ait bir kaç sayfa yazıyı ilk defa Saniye hanımın Ceyhan'a geldiğinde bana imzaladığı Ramazan Sohbetleri adlı kitabında okumuş oldum. Dolu dolu yaşanılmış Ramazan hatıralarıydı bunlar. Kahramanmaraş'ta Ramazan bayramına çocukların kendi aralarında ''Kömbe bayramı'' demeleri de Ahmet Taşgetiren'den öğrenmiş olduğum bir şeydi. Bayramda bizim oralarda da kömbe muhakkak yapılır. Burada Kadirli'de de yapılır. Mis gibi kokuları bütün mahalleyi, şehri kuşatır. Üzeri bol susamlı, çörekotlu, tereyağlı sac arası çörekler özellikle Ramazan bayramımızda olmazsa olmazımızdır. Bu arada Taşgetiren'in Maraş'lı oluşu da okuduklarıma ilgimi artırmıştı. İşte sadece bu kadar biliyorum Ahmet Taşgetiren'i ben...

Fakat ''güzel insan'' ifadesini kullanmaktan çekinmedim. Çünki güzel şeyler söylemiş, hayrı hasenatı zikretmiş. Hayır söz söylemiş. ''Ya hayır söyle, ya sus'' hadis-i şerifinin muhatabı olmuş. Hiç tanımasam da Taşgetiren'i, infakla ilgili sözlerini desteklemek babında ona ''güzel insan'' dedim.

Taşgetiren'in sözlerine göz gezdirirken ''yarım hurma'' ifadesi bana Deniz Feneri Genel Başkan Yardımcısı Recep Koçak'ın, Bizim Radyo'da Yakup Tutumla birlikte sundukları ''Yarım Elma'' programını hatırlattı. Recep Koçak, programın isminden söz ederken Efendimiz sallallahü aleyhi vesellemin '' Yarım hurmayla da olsa cehennem azabından korunun'' hadisinden yola çıkarak programlarına Yarım Elma ismini verdiklerini söyledi.

Yarım Elma cuma akşamları 19.00-20.00 saatleri arasında canlı olarak yayınlanıyor. http://www.bizimradyo.fm/ Yapılmış ve hala yapılmakta olan iyiliklerin anlatıldığı, konukların kendi ağzından tarihe not düşülesi iyilik hareketlerini konu ediniyor.  http://www.analitikbakis.com/NewsDetail.aspx?id=57107   Belki, göğü üzerimize düşmekten koruyan, yeryüzünde fesadın alıp yürümemesine vesile olan, insanın olduğu yerde olmazsa olmayan bu hareketi (iyiliği) destekleyen bir program Yarım Elma. Hayırlı işlerin yapılması kadar anlatılarak çoğaltılması da emri maruf- nehyi anil münker emrinin bir parçasıdır. Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir zira. Bu tür yayınların artırılması gerektiğini düşünüyorum.

Recep Koçak Deniz Feneri'ndeki görevi gereği bütün Türkiye'yi dolaşıp Deniz Feneri Gönüllüleriyle buluşuyor. Koçak aynı zamanda yazdığı yazılarında İNFAK bahsini çok işleyen biri. İnfakla ilgili bütün ayet ve hadisleri yazılarında, sohbetlerinde bulmak mümkündür desem abartmış olur muyum bilmem.  Fakat o değerli hadis-i şerif ve ayeti kerimeleri yazılarının içinde barındırması da ayrı bir iyilik hareketidir.

Recep Koçak'ı Akra'yı dinlediğim günlerden beridir tanıyorum. Akra Fm'de 97-2000 yılları arasında hem yönetici hem programcı olarak çalışmıştı. O dönem gazete köşe yazılarının okunduğu Mercek programını sunuyordu.

Akra Fm 1997 yılına kadar dinlediğim, takip ettiğim yayın kuruluşları arasında, o güne kadar işittiğim en güzel, en kaliteli yayınları yapan bir radyoydu. Şu anda da her biri birinden seçkin programlarıyla yayın hayatına devam ediyor.Akra Fm, benim hayatımda bir dönüm noktası olmuştur. Ömr-ü hayatım Akra'yla ehli sünnet ve'l cemaat kıvamını bulmuştur. Sevgili hocam, rahmet-i rahmana gark olasıca hocam, bütün dua ve dileklerine eresice geride bıraktığı hayır- halef talebeleriyle cennetin üstün derecelerine vasıl olasıca hocam rahmetullahi aleyh M. Es'ad Coşan'ın 1997'den, vefatı 4 Şubat 2001'e kadar Akra Fm'deki sohbetlerini kesintisiz dinledim elhamdülillah. Üçbuçuk yıl onun radyodaki canlı yayın sohbetiyle şerefyab oldum. Bunun için Allah cc'e hamdü senalar ediyorum.

1998 yılı sonlarında Saniye Öztürk'ün Akra'daki Gelincik programına yazdığım bir mektup vesilesiyle Recep Koçak'ın adını ve Akra'nın Genel Müdürü olduğunu öğrendim. Bu iki güzide insanı tanımam böyle oldu. Ve mümkün olduğu mertebe onları yaptıkları programlarıyla takip etmeye çalıştım. Dualarımdan bir an geri koymadım. Akra benim bitmez tükenmez hazinemdir. 1997-2001 arası Akra, gerek program ve sunucuları, gerekse de dinleyicileriyle manevi bir bağ kurduğum bir radyodur. Anlatsam anlatsam bitiremem. Başka yazılara saklayayım...

İşte Ahmet Taşgetiren'in Ramazan Sohbetleri adlı kitapta infakla ilgili (yazımın başındaki paragrafı) okurken infak sözcüğü bana Yarım Elma programını http://www.bizimradyo.fm/ ve bir yardım kuruluşu olan Deniz Feneri Derneğini ayakta tutabilmek için büyük mücadele vermiş ve hala da canla başla çalışmakta olduğu bu kuruluşu ayakta tutmaya çalışan Recep Koçak beyin yazılarını hatırlattı. Bu büyük mücadelesini gözlerimle seyretmiş olmaktayım. Ve mahşer günü bu mücadeleleri için şahitlik yapacak izleyicilerden biriyim belki de.. Allah cc. hayır için koşturanları elbette hem dünyada hem ahirette mahzun etmeyecektir. Deniz Feneri'nin 2000 yılından beridir kesintisiz takipçilerindenim. Tsunami felaketinde Açe'ye yaptıkları yardımlarla, Açe'de Uğur Arslan'ın yaptığı canlı yayın programıyla Deniz Feneri adı dünyada tavan yaptı sanıyorum. Şimdi hamdolsun çok sayıda yardım kuruluşu var. Fakat 2000'li yıllara göre değerlendirirsek Deniz Feneri derneğinin yardım derneklerine öncü bir dernek olduğunu da söyleyebiliriz.

İnfak kavramı bizi nerelere götürdü. Üç güzel insan, Recep Koçak, Saniye Öztürk ve Ahmet Taşgetiren...Hayırda yarışanlar kavramını hatırlatanlar...Allah cc. onlardan rahmetini hiç bir zaman esirgemesin. Darda koymasın. Şerleri onlardan def eylesin.Hayırlarla onları ref'eylesin.

Rabbimiz bizi de hayırda yarışanlardan eylesin! Hayrınız bol olsun sevgili okuyucular. Allah'a emanet olunuz!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.