Yozgatın Havasından mı Suyundan mı?

                    Bu yazıyı Çatıcıların potansiyel  Cumhurbaşkanı aday adaylarından  5 tanesinin memleketi Yozgat’tan yazıyorum.( Cemil Çiçek, Taha Akyol, Lütfullah Kayalar, Haşim Kılıç )

                   Ankara, İstanbul,  İzmir,  Bursa, Adana, Konya…Niye bu büyük kentlerden değil de bu illerin  bir ilçesi  büyüklüğündeki bir ilden bu kadar aday adayı çıkıyor? Yozgat’ın havası mı suyu mu, yoksa coğrafi  konumu mu (konum olarak Türkiyenin tam ortasında bulunuyor) böyle bir durumu meydana getiriyor?  Çatı adayının Yozgat’tan çıkacağını hissetmiş olmalıyım ki, bayram değil seyran değil üstelik başımızda da bir hastalık varken, pazar günü yani çatı adayının açıklanacağı gün Yozgat’a geldim. Eskiler buna “ hissi kablel vüku” derlerdi.    

                                                        Yozgat Bu Mevsimde Bir Başka Güzel

               Baharın rengi olan yeşilin en çılgın tonlarının dans ettiği Bozok Yaylası bu mevsimde biraz Karadeniz, biraz Kafkasya, biraz Erzurum, biraz Toroslar. Çamlıktan, Çiçek Dağından, Nohutludan, Üç Tepelerden, Muslubelen’den esen taptaze, tertemiz, dupduru serin rüzgârların verdiği huzur, ne Akdeniz’in melteminde var, ne Ege’nin İmbatında, ne de Karadeniz’in hırçın rüzgârlarında. Bu "organik" esintiler, bu el değmemiş bakir yamaçların bakışlarla bile kirletilmemiş yeşil manzarası insanı bir hoş ediyor. Çamlığın eteğinde, Muslubelenin etrafında  açan bin bir renkli, bin bir ıtır yüklü çiçekler, mazinin o huzur veren sükunetini giyinmiş Sorgun Tarlaları, şifa kaynağı Sorgun, Sarıkaya kaplıcaları, Toroslardan kaçıp gelip buraya oba kurmuş gibi duran Akdağ Ormanları… Belki bunlardır bu küçük şehri diğer şehirlerimizden farklı ve ayrıcalıklı kılan.  Çatı adayı ile ilgili yazıyı onun memleketinden yazmaya başlarken Bozok’la ilgili, onun tabiatı ile alakalı bir kaç cümle yazmak sanırım gerekli idi.

                                     Muhalefet İçin Akıllı Bir Seçim

              Bence İhsanoğlu seçimi muhalefet için akıllıca bir tercih. Çünkü  muhalefet, seçim ringinde bir türlü  yenemedikleri, son sekiz seçimdir seçim minderinde hep tuş oldukları rakiplerini (Tayyip rdoğanı) ne edip edip yenmek istiyorlar. Bu nedenle çatı adayının özellikleri CHP’nin, MHP’nin fikir yapısına uymuyormuş, İhsanoğlu’nun dedesi Atatürk’e karşı  imiş, adayın dünya görüşü, mazisi CHP ve MHP’nin milliyetçi, ulusalcı fikirlerine tamamen zıtmış, ümmetçiliği barındıran bir teşkilatın genel sekreterliğini yapmış imiş, Uğur Mumcu tarafından keşfedilen “ümmetçi” Rabıta Örgütü bu kurumla ilgisi varmş, bu örgüt Türkiye’deki tarikatların, dini kurumların finansörlüğünü yapmış imiş… Bunları şimdi konuşmanın zamanı değil. Atı alan Üsküdar’ı bilmem kaçıncı kez geçmek üzere çünkü.

                   CHP ve MHP kendilerini yeni bir seçim denizinde daha boğulmak üzere hissediyor olduklarından bu tür ilkesizliklere baş vurmaları olağan görülmeli. Zaten Mansur Yavaş deneyimi bu tezin olumlu meyvelerini göstermedi mi? Bütün bunlar Tayyip karşıtlığını her şeyin üzerinde gören, başbakanı yenmeyi hayatlarının en büyük siyasi gayesi haline getiren, “hele bu yenilmez armadayı bir mağlup edelim de gerisini sonra düşünürüz” diyen insanlar için bu çelişkiler şimdilik katlanılabilen şeylerdir. 

                    CHP ve MHP arasındaki 12 Eylül öncesindeki düşmanlıkları, onların yüzünden ölen binlerce genci, bu ölümler nedeni ile husule gelen kan davasını öne sürmek hem akla hem dine uymayan bir görüş. Bu durum Tıpkı CHP ve MHP taraftarlarının,  Ak Parti’nin başlattığı ve iki yıla yakındır ölümleri durduran açılım sürecini sabote etmek için iki de bir PKK’nın şehit ettiği insanları;  bazı PKK’lıların da devlet tarafından öldürülen 40 bini aşkın teröristi gündeme getirmeleri gibi bir şey. Çünkü kan kanla yunmaz, "kini olanın dini olmaz"

                CHP ve MHP‘nin İhsanoğlu’nu aday göstermelerinden çıkan hayırlı bir sonuçta şu; (yöneticileri bunu hedeflememiş olsalar da)  CHP'nin  tabanındaki taraftarlar, bu vasıflarda bir insanın partileri tarafından aday gösterilmiş olması hasebi ile Türkiye’de kutuplaşmanın argümanlarından olan siyasi söylemlerden ”dinci, gerici, ümmetçi…”  terimlerine ve bu terimlerin içinde barındırdığı dünya görüşüne yaklaşmış oluyorlar. Bir nevi bu görüşleri hazmetmenin başlangıcını yapmış bulunuyorlar. Yarın, öbür gün dindar bir insanın önemli bir yere atanmasını engellemek için artık CHP, “olmaz, o kişi ümmetçidir, dincidir, gericidir…” diyemeyecek. Çünkü gösterdiği bu aday ile bütün bu silahlarını toprağa gömmüş oluyor.

                                                        Yozgatlı Ne Diyor

         Konuştuğum birkaç vatandaş Çatı Adayı ile ilgili  ilginç ipuçları veriyor. Şöyle diyorlar (mealen): “valla gardaşım Ekmeleddin bey hemşerimiz. Bu çok güzel!  İyi de bir insana benziyor. Bir Yozgatlı olarak onun adaylığından gururlandık. Fakat canını yidiğim! Türkiye’yi yönetmek,  hele de dünyadaki bu son gelişmeler; yani Rusya - Ukrayna meselesi,  komşularımız Suriye ve Iraktaki büyük yangınların dumanının ve hararetinin ülkemizin üzerine doğru ilerlemesi… Böyle bir günde, böyle bir durumda ülkeyi yönetmek çok ağır bir yük. Bunun altından kalkmak büyük bir tecrübeyi ve büyük bir enerjiyi gerektirir.  Ekmeleddin Beyin bu konuda hiç tecrübesi yok. Böyle büyük bir yangının başlangıcında İtfaiye çavuşunu değiştirmek hiç akıl işi değaldir . Diyelim ki seçildi. Tayyip Bey’e karşı hep mahcup durumda kalır. Çünkü şimdiye kadar olanlara baktığımızda (yani İhsanoğlu-Erdoğan ilişkilerini kastediyor) garip bir tablo ortaya çıkar…” Yozgatlı vatandaş doğru söylemiyor mu?

Neticeyi kelam,  burası Yozgat. Çapanoğlu’nun ve İhsanoğlu’nun memleketi. Rabbim hayırlı etsin.(amin)

               

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum