
Prof. Dr. Yakup CİVELEK
ZAHİREN VE BATİNEN TUTARLI MÜSLÜMAN OLMAK
Bismillah, Elhamdülillah, Vesselatü vesselam ala Rasuliilah
Değerli Dostlar!
Bugün 9 Mayıs 2025 Cuma
Besmele, hamdele ve salveleden sonra cumamızı tebrik ediyorum.
Cumamız mübarek olsun,
Rabbim ibadetlerimiz ve dualarımızı kabul buyursun, makbul eylesin. Amin… Amin… Amin..
Bu yazı ilkini 25 Nisan, İkincisi 2 Mayısta “Cuma Yazıları” niyetiyle başladığımız yazı serisinin üçüncüsü olacak inş. Bununla Peygamber efendimizin münafık alametleriyle ilgili muazzam hadisinden mülhemen yazmaya başladığım, sohbet uslubunda ve hasbihal tadında kaleme aldığım, üç haftalık Cuma yazılarını tamamlamış olacağım. Belki bir ayet veya bir hadis beni harekete geçirirse yine seri yazılar yazarım inş. Dua edin de bu yazılar müfid olsun, hayra ve güzelliğe vesile olsun da, bize de bundan nasiplenelim.
Aziz Okurlar!
Cuma günü, haftalık ibadette bir araya geldiğimiz, kalplerimizi Allah'a yönelttiğimiz ve kendimizi muhasebe ettiğimiz mübarek bir gündür. Bugün sizlerle, İslam ahlakının özünü oluşturan önemli bir prensip üzerinde düşünmek istiyorum. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"İnsanların görmesini istemediğin şeyi yalnızken de yapma."
Ne kadar derin ve anlamlı bir öğüt! Bu hadis-i şerif, iç ve dış dünyamız arasında bir tutarlılık olması gerektiğini, gizli ve açık hallerimizin birbirine uygun olması gerektiğini vurgulamaktadır. Bugün bu hadis ışığında, bir Müslümanın içsel ve dışsal tutarlılığını, gizli ve açık hallerinin birbiriyle uyumlu olmasının önemini ele alacağız.
İÇ VE DIŞ DÜNYAMIZIN UYUMU
İslam, sadece bir dış görünüş dini değil, aynı zamanda ve belki daha da önemlisi, bir iç temizlik ve samimiyet dinidir. Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"Allah sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar." (Müslim) Bu hadis-i kutsi, Allah'ın bizim sadece görünen amellerimize değil, aynı zamanda kalbimizin içinde olan niyetimize ve samimiyetimize de baktığını göstermektedir. Öyleyse, bir Müslüman olarak bizim de hem görünen davranışlarımızda hem de kimsenin görmediği zamanlardaki halimizde tutarlı olmamız gerekmez mi?
İNSANLARIN GÖZÜNDEKİ İMAJ VE GERÇEK KİMLİĞİMİZ
Modern dünyada, özellikle sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte, insanlar kendilerini olduklarından farklı gösterme eğilimi içerisine girebiliyorlar. "İmaj" denilen kavram, bazen gerçek kimliğimizden daha önemli hale gelebiliyor. Ancak bu durum, Müslüman kimliğiyle bağdaşmayan bir ikiyüzlülüğe yol açabilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde en şiddetli azaba uğrayacak kişilerden biri de, dünyada insanlara bir yüzle görünüp, onlara başka bir yüzle davranan ikiyüzlü kimsedir." (Buhârî ve Müslim) Bu hadis, dış görünüşümüzle iç dünyamız arasındaki tutarsızlığın ne kadar tehlikeli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Hayatımızdan Canlı Örnekler
Hulki Bey, İstanbul’da bir ayakkabı fabrikası olan, çok sosyal ve aktif bir hayat sürmekle bilinen dindar bir kişilik. Sosyal medyada sürekli dini, İslami paylaşımlar yapıyor, her iyilik kampanyasına destek verdiğini gösteriyor, namaz kılarken fotoğraflarını paylaşıyor. Ancak Hulki bey nedense, işyerinde çalışanlarına karşı acımasız, müşterilerine karşı dürüst değil. Evde eşine ve çocuklarına karşı saygı ve sevgiden uzak davranıyor. Dışarıda gösterdiği dindar kimlik, özel hayatında sergilediği davranışlarla uyuşmuyor. Hani bir tabirimiz vardır ya, “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” Vitrin İslami değerlere uygun tam bir müslüman portresi, ama gerçek hayat bunun tam tersi
Hulki beyin, müslümanın temsiliyle ilgili bu menfi örnekliği yanında, bir özel hastahanede kadın doktoru olan Necla Hanım’dan söz etmez isek konuyla ilgili örnekler eksik kalacak, Necla hanımda inançlı ve değerlerine sıkı sıkıya bağlı bir hanımefendi. Ama bunu anlamak ve fark etmek, pek o kadar kolay değil. O da kimse görmediğinde bile aynı titizlikle ibadetini yapıyor, namazını kılıyor. İnsanımızın tabiriyle dini bütün bir hanımefendi. Necla hanım, yalnızken de başkalarının yanındayken de aynı saygı ve edebi göstermesiyle bilinen bir hanım. Hatalarına yakın ilgi ve saygı sadece hastaların değil, tüm doktor arkadaşlarının hatta hastahane yönetiminin de takdirini kazanıyor. Hastalar hep onu tercih ediyor, muayene için sıra bulmak kolay değil. Peki Necla hanımın bu güzel hasletlerini, yaptığı hayır ve hasenatı sosyal medyada görebiliyor muyuz? Zaman zaman sosyal medya kullanmasına rağmen, Necla hanım’ın yaptıklarıyla ilgili sosyal medya paylaşımlarına rastlamak neredeyse imkansız. O, yaptıklarını sosyal medyada an be an paylaşmak yerine, sessizce ihtiyaç sahiplerine yardım ediyor, onların dertleriyle ilgileniyor. Hastalarına gösterdiği yakın ilgi ve alakayı, hatta daha fazlasını, kimsesizlere, yetimlere, yoksullara gösteriyor. Bunları da yakın çevresinden başkası da bilmiyor. İçi ve dışı bir, gizlisi ve açığı tutarlı bir insan olan Necla hanım, aynı zamanda yaptıklarını reklam etmemesiyle de güçlü ve sağlam bir müslüman karakteri sergilemekte. Zikrettiğimiz hadise uygun yaşayan ve aslında herkesin örnek alması gereken bir mümine bir hanımefendi.
ALLAH HER AN BİZİ GÖRÜYOR
İnsanların görmediği yerlerde de aynı ahlaki değerlere bağlı kalmamızın temelinde, Allah'ın her an bizi gördüğü inancı yatar. Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur:
"Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir. Allah, yaptıklarınızı görendir." (Hadîd 4)
Bu ayet, bizlere Allah'ın her an her yerde hazır ve nazır olduğunu, yaptığımız her şeyi gördüğünü hatırlatmaktadır. Öyleyse, insanlardan gizli yapılan bir kötülük, aslında Allah'tan gizlenmiş değildir.
"İhsan, Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmendir. Sen O'nu görmesen de, O seni görmektedir." (Müslim) Bu hadis-i şerif, "ihsan" mertebesini tanımlarken, Allah'ın her an bizi gördüğü bilinciyle yaşamamızın önemine dikkat çekmektedir.
KUL HAKKI VE ALLAH HAKKI ARASINDA
İslam'da hem kul hakkı hem de Allah hakkı vardır ve bunların her ikisine de riayet etmek zorundayız. Bazen insanlar, Allah hakkı olarak görülen ibadetlere özen gösterirken, kul hakkı konusunda gereken hassasiyeti göstermeyebiliyorlar. Oysa Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Kul hakkıyla Allah'ın huzuruna gelen kimsenin, nafile ibadetleri o hakkı ödemeye yetmez." (Müslim) Bu hadis, kul hakkına riayet etmenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. İnsanların hakkını gözetmeden, sadece ibadetlerle Allah'ın rızasını kazanmak mümkün değildir.
GÜNLÜK HAYATTA İÇ VE DIŞ TUTARLILIK
Peki günlük hayatımızda, iç ve dış tutarlılığımızı nasıl sağlayabiliriz? İşte bazı pratik öneriler:
1. Niyet ve Samimiyeti Ön Planda Tutmak
Her işe başlarken niyetimizi kontrol edelim. "Bu işi kimin için yapıyorum? Allah rızası için mi, yoksa insanların takdirini kazanmak için mi?" diye kendimize soralım. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Ameller niyetlere göredir. Herkes niyetinin karşılığını alacaktır." (Buhârî ve Müslim)
2. İbadetlerde İhlas ve Huşuyu Korumak
İbadetlerimizi yerine getirirken, gösteriş ve riyadan uzak duralım. Namaz kılarken, oruç tutarken, zekât verirken veya başka herhangi bir ibadeti yaparken, bunu sadece Allah rızası için yaptığımızı unutmayalım. Allah-u Teâlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurur:
"Onlara, dini yalnız Allah'a has kılarak ve haniflerolarak O'na ibadet etmeleri emredilmişti." (Beyyine 5)
3. Konuşma ve Davranışlarda Dürüstlük
Sözlerimiz ve davranışlarımız arasında tutarlılık olsun. Söylediklerimizi yapalım, yaptıklarımızı savunalım. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Müminin iki vasfı vardır: Kendisi için sevdiğini diğer mümin kardeşi için de sever ve nefret ettiği şeyi onun için de istemez." (Buhârî ve Müslim)
4. Yalnızken de Ahlaki Sınırları Korumak
İnsanların olmadığı ortamlarda da, ahlaki değerlerimizi korumalıyız. Evimizde yalnızken, internette gezerken, kimsenin görmediği yerlerde bile İslam'ın çizdiği sınırlar içinde kalmalıyız.
TEKNOLOJİ ÇAĞINDA AHLAK VE TUTARLILIK
Değerli Dostlar!
Günümüz teknoloji çağında, içsel ve dışsal tutarlılığımızı korumak daha da zorlaşabilmektedir. İnternet ve sosyal medya, hem kişisel mahremiyet anlayışımızı değiştirmiş hem de bizi farklı kimliklere bürünmeye teşvik eder hale gelmiştir.
GÖRÜNDÜĞÜMÜZ GİBİ OLMAK, OLDUĞUMUZ GİBİ GÖRÜNMEK
İçsel ve dışsal tutarlılık, aslında "göründüğümüz gibi olmak" veya "olduğumuz gibi görünmek" ifadeleriyle özetlenebilir. Biz Müslümanlar olarak, dışarıya yansıttığımız kimlikle, iç dünyamızdaki gerçeklik arasında bir uyum olması için çaba göstermeliyiz.
Hz. Ömer (r.a.) şöyle demiştir: "İnsanların en hayırlısı, içi dışı bir olandır."
NEFİS MUHASEBESİ: KENDİMİZİ KONTROL ETMEK
İçsel ve dışsal tutarlılığımızı korumak için, düzenli olarak nefis muhasebesi yapmalıyız. Her akşam yatmadan önce kendimize şu soruları sorabiliriz:
1 Bugün insanlara gösterdiğim tavırlarla, içimdeki duygular uyumlu muydu?
2 Yalnızken yaptıklarımı, sevdiklerimin yanında da yapar mıydım?
3 İbadetlerimi gösteriş için mi, yoksa Allah rızası için mi yaptım?
4 Konuşmalarımda ve davranışlarımda tutarlı mıydım?
5 Kimsenin görmediği yerlerde de İslami kurallara uydum mu?
Bu sorgulamayı düzenli olarak yapmak, bizim içsel ve dışsal tutarlılığımızı güçlendirecek, zamanla daha samimi ve dürüst bir kişilik geliştirmemize yardımcı olacaktır.
İÇSEL DÖNÜŞÜM İÇİN ÖNERİLER
İçsel ve dışsal tutarlılığı sağlamak için, içsel bir dönüşüm gerekir. Bu dönüşüm için şu adımları atabiliriz:
1. İhlas ve Samimiyetle Dua
Allah'tan bizi riyadan, gösterişten, ikiyüzlülükten korumasını dileyelim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle dua ederdi:
"Allah'ım! Bildiği halde yaptıklarımdan dolayı senden bağışlanma dilerim. Allah'ım! Söz verip de yapamadıklarım için senden bağışlanma dilerim. Allah'ım! Senin rızan için yaptığımı iddia ettiğim, fakat kalbime senin rızandan başka şeyler karışan amellerim için senden bağışlanma dilerim." (Buhârî)
2. İlim ve Bilinçlenme
Dinimizi doğru kaynaklardan öğrenelim. İslam'ın sadece şekli ibadetlerden ibaret olmadığını, aynı zamanda güzel ahlak ve içsel temizlik dini olduğunu kavrayalım.
3. İyi Arkadaş Çevresi
Bize doğruyu söyleyecek, hatalarımızı yüzümüze vuracak, bizi Allah rızası için uyaracak arkadaşlar edinelim. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden kiminle dostluk kurduğuna dikkat etsin." (Tirmizî ve Ebû Dâvûd)
4. Düzenli İbadet ve Zikir
Namazlarımızı huşu içinde kılalım, Kur'an okumayı alışkanlık haline getirelim ve Allah'ı çokça zikredelim. Bu ibadetler, zamanla kalplerimizi temizleyecek ve içsel saflığımızı artıracaktır.
5. Muhasebe ve Tefekkür
Her gün kendimizi sorgulayalım ve düşünelim. Hayatımızın amacını, bu dünyadaki varlık sebebimizi tefekkür edelim. Bu düşünce, bizi daha tutarlı ve samimi olmaya yönlendirecektir.
Cuma yazıları olarak kaleme aldığımız bu üçüncü ve son yazımızda, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) "İnsanların görmesini istemediğin şeyi yalnızken de yapma" hadisi ışığında, bir Müslümanın içsel ve dışsal tutarlılığının önemini ele aldık.
Hepimizin iyi bildiği ama uygulamada eksik olduğumuz bir husus şudur: İslam'ın özünde samimiyet ve ihlas vardır. Gösterişten, riyadan uzak, içi dışı bir olmak, gerçek Müslüman kimliğinin en temel özelliğidir.
Unutmayalım ki, Allah her an bizi görmektedir ve O'ndan hiçbir şey gizli değildir. İnsanların görmediği yerlerde de O'nun gözetimi altında olduğumuz bilinciyle yaşamak, bizi daha tutarlı ve dürüst bir kişiliğe kavuşturacaktır.
Bu mübarek Cuma gününde, Allah'tan hepimize içi dışı bir, özü ile sözü aynı, samimi, ihlaslı ve tutarlı kullar olmayı nasip etmesini niyaz ediyorum. Rabbim, gizli ve açık tüm amellerimizi kabul eylesin, kalplerimizi riyadan ve gösterişten arındırsın.
Hayırlı cumalar diliyorum. Rabbimizin selamı, rahmeti ve bereketi hepimizin üzerinize olsun.
Selam ve dua ile...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.