ZAMAN “MİLLİ İRADEYİ HATIRLATMA” ZAMANIDIR

 

Önemli günlerden geçiyoruz.Anayasa Mahkemesi, tüm engellemelere rağmen milli iradenin önünü açacak bazı düzenlemeleri ihtiva eden ve Türk halkının lehine bir çok olumlu gelişmelere kapı açacak anayasa değişikliğini referanduma götürecek bir karara imza attı.12 Eylül'de yapılacak referandumun önünde artık hukuki bir engel de kalmadı.

Ülkemizin geleceğini etkileyecek, bizleri geri dönülmez yollara götürecek bu süreçde geri sayım başladı.Son 52 gün. 22 Temmuz 2008 'in ardından halkımız,yine bir ciddi sınava hazırlanıyor. O gün verdikleri kararla demokrasinin simgesi “çoğulculuğun” taraftarı olduklarını ispatladılar.12 Eylül'de gerçekleşecek ikici referandumda da yine aynı duygu ve düşünceyle sandık başına giderek “Yeter söz milletindir.” dercesine tercihini ortaya koyacaklardır.

Anayasa değişikliğinin oylanacağı gün olan 12 Eylül'ün sembolik anlamı var. Türk halkı, o gün Türkiye'yi vesayet altına alan bir anayasanın değişebilir olacağını ispatlayacaktır.Bu ise, vesayetci oligarşik devlet yapısının değil, ülkemizin dünya ile entegrasyonuna hız verecek, hukukun önünü açarak bir hukuk devleti haline dönüştürecek demokrasinin, bu ülke insanı tarafından istenilen tek idare şekli olduğunun tüm dünyaya duyurulması fırsatı olacaktır.

Referandum kararı öncesi anayasa mahkemesinin tutumunun ne olacağı merak konusuydu. Daha önce almış olduğu referandum kararından dolayı bu süreçte de olumlu bir karar alacağı düşüncesi yeşermişti insanımızda. Demokrasi zemininde bir buluşma fırsatı beklentisi de yok değildi zihinlerde. Alınan kararlar hukuki normlardan uzak olması hasebiyle tepkilere de yol açtı. Fakat başka bir açıdan baktığımızda; görünürde bir ihlal olmasına rağmen, özde referandum kararının çıkması siyasi istikrarın habercisi oldu. Bu karar neticesinde ekonomik göstergeler sürekli irtifa katederek piyasaların canlanması hız kazandı.Yani sistem, işlerliğine bir engel çıkmadan normal seyrinde devam ediyor.

Bunun yanında mahkemenin aldığı karar, demokrasi özlemi içerisinde olanları üzmemiştir.Moralleri bozan bir tablo söz konusu değildir.Aksine kendilerine verilen bu hakla “isteğini elde etme fırsatı” verilmiştir.Demokratikleşmenin karşısında olan kitlelere bu güne kadar sadece sandıkta cevap verebilen insanımız, aynı şekilde “susturucu” veya “ağzının payını verme” tavrını ihmal etmeyecektir. Karşı kitlenin en çok korktuğu zemin seçmen iradesinin ortaya konduğu “seçim” zeminidir.

PAKETİN İÇERİĞİ veya NİÇİN EVET?

Anayasa Mahkemesi'nin müdahalesine rağmen değişiklik paketi halkımızın lehine bir çok yenilikleri ihtiva etmektedir. Kaynağını anayasadan alan bütün kararların uygulanırlığı kolay olacağından bu değişikler çok hızlı bir şekilde hayata geçirilecektir.İçerik incelendiğinde;

 

  • Darbe anayasasının bir ürünü olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu(HSYK)'nın, tarafsızlık, şeffaflık ilkeleriyle temellendirilmiş uluslararası standartlarda geniş tabanlı temsil esasına göre yeniden yapılandırılması, vermiş olduğu kararlara karşı etkili itiraz sisteminin getirilmesi ve yargı yolu açılmıştır.

  • Yine darbe anayasasının diğer bir ürünü olan Anayasa Mahkemesi'nin üye sayısı 17 üyeye çıkarılarak, karma oluşum yöntemi benimsenmiş, üye sayısı arttırılmıştır. Cumhurbaşkanının üye atamadaki ağırlığı korunmuştur.

  • Anayasa Mahkemesi üyeliğinin 12 yılla ve bir dönemle sınırlandırma getirilerek, anayasa yargısının işlevi daha da arttırılmıştır.Öte yandan anayasa şikâyeti yolu da düşünüldüğü varsayılırsa, Mahkeme'nin üye sayısının artırılması iş yükü sorununun çözümü açısından yerinde olmuştur.

  • Anayasa değişikliği taslağı hazırlanırken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ''Askere sivil yargı yolunu açan düzenlemeyle Genelkurmay Başkanı'nın yargı önünde zırhı kalmıyor'' şeklindeki değerlendirmesi göz önünde bulundurularak; Genelkurmay Başkanı, Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanları, Jandarma Genel Komutanı ile Meclis Başkanı'nın Yüce Divan'da yargılanmasına ilişkin hüküm getirilmiştir.

  • Yüksek Askeri Şura'nın ihraç kararlarına yargı denetimi getirilmiş, yargı yetkisinin, idari eylem ve işlemin hukuka uygunluğunun denetimiyle sınırlandırılmıştır.

  • Kamu Denetçiliği Kurumunun getirilmesi, memurlara toplu sözleşme ve bir kısım sendikal hakların verilmesi, memurların uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolunun açılması, vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyetinin belirli koşullarda ve ancak hâkim kararıyla sınırlanmasının öngörülmesi ve daha birçok yenilik Anayasa değişikliğinde göze çarpan hususlardır.

 Sonuç olarak; bu değişikliklerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceği 12 Eylül'de yapılacak referandum sonucunda belli olacaktır.Oylamada tercihini evet olarak kullanacak milletimizin moral gücü artacak, artık söz bizimdir inancı pekişecektir. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” sözüyle ifade edilen yeni bir devlet anlayışına kapı açılacaktır. Türkiye, hukuk sistemiyle, ekonomisiyle, özgürlükler yönüyle uluslararası bir standarda ulaşacaktır.Farklı ses ve fikirlere tahamül edemeyenlerin etkisi azalıp, çoğulcu ve uzlaşmacı fikirler toplumda yerini alarak, daha huzurlu günlerin müjdecisi olacaktır.Ülkemiz semalarını kaplayacak huzur atmosferiyle ekonomimiz ivme kazanacak, toplam hacmi 3 trilyon dolar olarak bilinen seyyar sermaye de ülkemize uğrayacaktır. Bu ekstra güç ile başta işsizlik olmak üzere temelinde finans olan bir çok problemler azalacaktır.

Niçin Evet? sorusuna cevap olarak da yukarıdaki  bilgilerin  yeterli olacağı kanaatindeyim. Zaman,“milli iradeyi” hatırlatma zamanıdır.


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum