Açılıma Saadet Şoku:

Diyarbakır’da düzenlenen milyonluk mitingde halk, teröre lanet yağdırdı, teröristler teslim olsun Ergenekon dağıtılsın, herkese eşit hak diye haykırdı!

***

Bu süreçte narkoz vurulmuş bir topluma şok uygulama, kardeşliği ve birlikteliği hatırlatmak gerekmektedir.

Numan Kurtulmuş ve ekibi bu amaçla günlerini doğu ve güneydoğuda geçirmektedir. Bölgedeki STK’larla sürekli temaslarda bulunmaktadır. Başlangıçta bir sempozyum gibi beyin fırtınası platformu oluşturuyor. Bu sempozyumda geniş tabanı olan Mustazaflar, Mazlum-der Özgür-der gibi İslami grupları, dini liderleri ve muhafazakar Kürt aydınları bir araya getiriyor.

Burada İslam’ın, haklara ve özgürlüklere bakış açısını, milliyetçiliğin ne derece muzır bir hastalık olarak gördüğünü tartışılıyor. Zülüm ve baskının ister kontra gerilladan ister terör örgütünden gelsin asla kabul edilemeyeceğini ortaya net bir şekilde koyuyor. Sonrasında ise ortak bir mutabakatla Bingöl’de, Diyarbakır’da veya Şanlıurfa’da milyonluk veya hadi diyelim yüzbinlerin katıldığı bir barış mitingi düzenliyor.

Bu miting’de baskıya hayır, zülüme hayır, haksızlığa hayır, provokasyona hayır, pkk’ya hayır, bölünmeye hayır, ayrışmaya hayır, jitem’e hayır, ergenekon’a hayır, darbeye hayır, milliyetçiliğe hayır deniyor.

Özgürlük isteniyor, eşitlik isteniyor, kardeşlik isteniyor, huzur isteniyor, aş ve iş isteniyor, yatırım isteniyor, tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi isteniyor. Mahmur kampındakilerin ve dağdakilerin dönmesi çağrısı yapılıyor.

İslam’ın hoşgörü anlayışı vurgulanıyor, birlikte yaşamanın önemi üzerinde duruluyor, kardeşlik tarihimiz hatırlatılıyor, kader ortaklığımız, ortak savaşlarımız, birlikte yaptığımız mücadelelerimiz anlatılıyor.

Bu olumlu atmosfer, açılıma yönelen milliyetçi tepkileri azaltmakla kalmıyor, kardeşlik ve merhamet duygularının pekişmesine vesile oluyor. Türk halkının büyük bölümünü oluşturan muhafazakar tabanın din kardeşliği duygularını yükselterek Kürt kardeşlerine yönelik sevgisi güçleniyor. Kürt halkının üçte ikisi gibi büyük bir çoğunluğunun terörü bir hak arayışı yöntemi olarak onaylamadığını yıllardır yapılan araştırmalardan zaten biliyoruz, bu miting bunun toplum vicdanında doğru algı düzeyine erişmesine olanak tanıyor. Toplumsal mutabakat büyük ölçüde sağlanıyor ve mutabakatın dışında kalanlar marjinalleşiyor.

Üstelik terörün toplumsal tabanının da kendini sorgulamasına ve kendini yeniden konumlandırmasını sağlıyor. Bu yeni tutum terörün de anlamsızlaşmasına ve PKK’nın karar mekanizmalarına, hak arayışının demokratik zeminde olması gerektiği gerçeğini gösteriyor

***

Tüm bunlar olmadı elbette, ben sadece sesli düşündüm. Böylesi bir şok tedavisi, yanlış bilgilerle, yönlendirmelerle, nerden geldiği bile artık iyice belirsizleşen provokasyonlarla bozulan toplumsal psikolojinin tedavisinde etkili olmaz mıydı? Toplumsal tarihimizde bir dönemeçten geçtiğimiz şu günlerde böylesine önemli bir sorumluluğu yüklenebilecek başka adres var mı?

Bunu eski DTP, yeni BDP yapamaz malum nedenlerden ötürü: teröre terör diyememek

AKP yapamaz çünkü liberal tezlerle bu sürecin yürütücüsü ve savunucusu konumu ona inandırıcılığını ve sahiciliğini kaybettirecektir.

Ne CHP, ne MHP böyle bir şeye kalkışamaz bile.

Saadet ise bölgenin üçüncü büyük partisi olarak, dindarları temsil eden bir geleneğin taşıyıcılığı ile bunu yapması en olası güç odağıdır.

Saadet, uyuyor mu? Elbette hayır. Ama bunun toplumda duyurmakta zorlanmaktadır. Öyle yapılmalı ki kardeşliğimizi duymayan, görmeyen kimse kalmamalı! Bu da yapıldığında ülkeye ve ülke halkına yapılacak en hayırlı hizmetlerden birisi olacağı gibi yapılmadığı takdirde çok büyük sorumluluk ve vebali de beraberinde getirecektir.

***

Toplumsal psikolojinin parametreleri ne kadar değiştirebildiği gerçeği ortada. Yeterki sağlıklı bir toplumsal psikolojiye kavuşalım.

Bunun için Numan Beyi, bu milletin huzurunun ve kardeşliğinin tesisi ve/veya bekası için göreve davet ediyorum.

Fark’ı tam da şimdi en gerekli olduğu andagörelim istiyorum.

 

Deniz Feneri Notu: İyi niyetle gece gündüz, türlü zorluklara katlanarak muhtaçlara yardım götüren derneklerin işi elbette zor. Ama bu halkın yardımseverliğinin yalnızca bir dernekte kendisini gösterebileceğini varsaymak diğer yüzlerce yardım derneğimize büyük haksızlıktır. Yardımların başka tüzel kişiliklerde devam ettirilmesini savunmak, tam da sözü edilen yıpratma kampanyalarının hedef alınmasına karşı insaflı, vicdanlı bir çözüm olacaktır. Önemli olan yardımın yapılması mıdır, yardım yapılan dernek midir? Neden İHH, Cansuyu, Yardımeli ve sayısız başka derneğe gitmesi kötü olsun? Biri bana bunu açıklasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum