Seçkin İSLAMOĞLU

Seçkin İSLAMOĞLU

Ak Parti Eleştirisi + Mekke’nin Fethi

SÖZÜN ÖZÜ (KISA KISA) - 8

 

Ak Parti Eleştirisi

 

"Ergenekon, CHP (Baykal), MHP (Bahçeli), Kartel Medya, Ulusalcı Medya, SP (Erbakan), Yargı (Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, HSYK), Cuntacılar/Darbeciler/Muhtıracılar, Laikçiler, Kürtçüler.. vuruyor, bir de sen mi vuracaksın?" diye sormayın hiç; müslüman doğru bildiğini söylemeli, zulme rıza göstermemeli. Zaten Ak Parti'nin her yanlışı karşıtlarına koz vermektedir, dolayısı ile yapıcı eleştiriler memnuniyetle kabul edilmeli; evet, bu bir dost nasihati, anlayana!.. Adalet timsali Hz. Ömer (r.a.) diyor ki: "Bana hediye olarak hatalarımı gösterene Allah merhamet etsin." İsminde adalet kelimesi olan Ak Parti yöneticileri, Hz. Ömer'in adaletli idaresini ve menkıbelerini iyi okumalı, kıssadan hisse almayı bilmeli.

 

Katil Soba mı Hükümet mi?

 

Maalesef her kış soba zehirlenmelerinden birçok vatandaşımız hayatını kaybeder ve maalesef buna ne soba üreticileri, ne devlet, ne de halkın kendisi yeterince önlem almaz.

Öte yandan, parti isminde "adalet" olan hükümet, enflasyonun çok üstünde zam oranları ile halkını kış günü dondurmayı ve hasta etmeyi göze alır. Evet, geçen yıl elektriğe ve doğalgaza yapılan yüksek zamlar sebebiyle millet ısınma ihtiyacından kısmıştır ve bu hem soğuk kaynaklı hastalıkları artırmış, hem de yapılan tasarruf sebebiyle devletin beklediği gelir azalmıştır.

Bu sene de acı bir olay yaşandı; yüksek doğalgaz fiyatını göze alamayan bir anne, doğalgazlı evinde kömür sobası kullanmaya karar verdi ve maalesef sobadan sızan duman anneyi de çocuğunu da aramızdan aldı. Bir aileye ateş düştü.

Şimdi bu faciada Hükümet'in hiç mi suçu yok? Ak Parti'nin hiç mi suçu yok? İlgili bakanların hiç mi suçu yok? Ve bunların hepsinden sorumlu Başbakan Erdoğan'ın hiç mi suçu yok?

Evet, "Dicle'nin kenarında kaybolan koyunun hesabını düşünen Hz. Ömer" geleneğinden gelen sayın Erdoğan'ın şu anki durumu gerçekten içler acısıdır. İşsizliğe acil ve kapsamlı çözümler getirmesi gereken sayın Erdoğan, "Dış ülkelerde işsizlik oranları bizden fazla!" diyerek kendini ve halkı avutmaktadır. Nereden nereye? Yedi yılda bu gibi olayların önlemini alamamışsan, kaç yılda alacaksın?..

İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde sayın Recep Tayyip Erdoğan, şehrin çöp sorunu gibi büyük sorunlarını çözmüş, mesela "Diğer şehirlerin çöpleri bizden çok!" dememiş. Şimdi de yapması gereken budur. Evet sayın Başbakan, ya sorunlara çözüm bul, ya da çözüm bulacak adamlar bul!..

Doğalgaz ithalatçısı BOTAŞ bu sene 5 milyar liralık kâr elde etmiş ve buna rağmen zam peşinde; ilgili bakan da "zam %50 olmayacak" diyor, ne kadar olacağı ise belirsiz! "Hayır ne münasebet, ne zammı, biz vatandaşımızı soğuğa mahkum edemeyiz, zaten şirketimiz kârda, zam değil indirim yapacağız!" diyemiyor! Adalet'ten değil zulüm'den taraf oluyor.

Böyle olunca da olmuyor be Ak Parti, olmuyor sayın Erdoğan; yakışmıyor. Haydi hemen bu yanlış tavırlardan vazgeçin, kendinizi milletin yerine koyarak icraatta bulunun. Yoksa hesabını ben değil siz vereceksiniz, siz!.. Hazır mısınız zamlarınız yüzünden ölen bir anneyle veya bir çocukla yüzleşmeye? Hazır mısınız katkı paylarınız yüzünden sağlık hizmeti alamayanlarla helalleşmeye? Hazır mısınız piyasadaki parayı azaltmanız sebebiyle nakit döngüsünün durmasından mağdur olanlarla hesaplaşmaya? Hazır mısınız işsizliğe kapsamlı çözüm bulmadığınızdan mahcup ettiklerinize mahcup olmaya???

 

AK Parti'den Zam Yağmuru (Çözüm Zam Değil, Tasarruf ve Üretim)

 

İsmi "Adalet" ve "Kalkınma" olan Ak Parti, büyük boyutlara ulaşan bütçe açığını kapatmak için yine zamlara başladı. Peki vatandaş oyunu bunun için mi Ak Parti'ye vermişti? Elbette hayır. "Ak Parti öncekiler gibi zam yapmaz" diye düşündüğünden ona yönelmişti.

Maalesef Ak Parti dara düşünce öncekilerin yanlış politikalarını tekrarlıyor, en kolay yola başvuruyor, yükü halkın üzerine bindiriyor. Yani "adalet" sözde kaldığı gibi, vatandaşın "kalkınma"sına da darbe vuruyor.

Üstelik bunu tüm dünyada ekonomik kriz yaşanırken, ülkemizde işsizlik oranları en yüksek düzeye çıkmışken, asgari ücret açlık sınırının altındayken, milletin yaklaşık %20'si yoksulken, aylık gelirin çoğu kira ve fatura gibi sabit giderlere harcanırken, halkın ve işyerlerinin desteğe ihtiyacı varken yapıyor. (Kapsamlı bir çözüm getirmeyen kriz paketleri de hem geç açılmış, hem de genelde büyükleri kapsamıştır; halkın genelini veya zor durumdaki küçük esnafı değil.)

Hayır, ben Ak Parti karşıtı değilim, Ak Parti'nin pek çok hizmeti olmuştur ve olmaktadır, fakat maalesef Ak Parti "kötünün iyisi"dir, muhalefette daha iyi bir alternatifi olmadığından halk teveccüh göstermektedir.

Ve maalesef halkımızda tepki kültürü gelişmemiş, "yanlışı düzeltme, iyiliği emredip kötülükten sakındırma" gibi İslami hassasiyetler yerleşmemiş. Yoksa yüzbinler veya milyonlar toplanıp bu zamlara tepki gösterse, hiç hükümet bu kadar kolay veya bu kadar yüksek oranlarda zam yapabilir mi? Elbette hayır. Birlik olan güçlü olur, her türlü zulme veya haksızlığa karşı ortak tepki koymasını bilenler, karşılaştıkları sorunların üstesinden gelebilirler.

Not: Elbette Ak Parti (Hükümet) buna karşı "Giderler çok, bütçe açığı çok, bu zamları yapmak zorundayız!" türü bahaneler dile getirmektedir, fakat bunlar birer bahanedir, "çözüm" değil. Çözümü ise onu düşünenler bulur, işin kolayına kaçıp da yükü halka yükleyenler değil.

Mesela birkaç çözüm önerisi: Acil veya Gerekli Olmayan Yatırımları Durdurmak, Diğerlerini de Belirli Bir Yüzdeyle Sürdürmek (mesela %25) veya Yap-İşlet-Devret Yöntemi ile Yükü Özel Sektöre Kaydırmak, Asker Sayısını Azaltmak (Türkiye'nin 700 bin kişilik bir orduya ihtiyacı yoktur) ve Bedelli Askerliği Çıkartmak, Savunma Giderlerini Düşürmek, Tasarruf Tedbirleri ile Harcamaları Kısmak, Vergi Oranlarını Düşürerek Kayıtdışılığı Azaltmak, Etkin Denetim Yaparak SGK, Yeşil Kart, Yolsuzluk vb Kaynaklı Giderleri Ortadan Kaldırmak, Gelir Getirici Etkinlikler veya Kampanyalar Düzenlemek (Getirisi Yüksek Bölgelerdeki Uygun Gayrimenkullerin (Arsa, Bina, Tesis vb) Kiralanması, Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Kanalıyla Yüksek Gelir Grubuna Yönelik Konut Üretimi ve Satışının Yapılması, Borç Ödemede Kolaylık veya İndirim Kampanyası, Ticaretin ve Alışverişin Artırılması Kampanyası, İndirimli Turizm Kampanyası, Üretim ve Pazarlama Kampanyası, Toplumsal Yardımlaşma Kampanyası, İsrafı Önleme Kampanyası vb), Büyük Şirketlere Kesilen Vergi Cezalarını Azaltmamak, Yurtdışından İthal Edilen Petrol ve Doğalgaz için Üretici Ülkelerle Pazarlık Yaparak Fiyatları Düşürmek, İMF Gibi Dış Alacaklılarla Pazarlık Yaparak Faiz Oranlarını Düşürmek hatta Faizi Tamamen Sildirmek, İçte Borç Alınan Kurumlarla Pazarlık Yaparak Faiz ve Borç Oranlarını Düşürmek (hatta "Havuz Sistemi" ile Devletin Kendi İçinde Borçlanması, Dışarıdan Faizle Borç Almamasının Sağlanması), Vatandaşların Borcuna Faiz veya Gecikme Zammı Gibi Eklemelerden Vazgeçerek Borç Aslının Ödenmesini Kolaylaştırmak yani Sigorta Primleri, Vergi Borçları, Fatura Bedelleri Gibi Alacakların Tahsilatı İçin Vatandaşa Kolaylık Sağlanması (Borcu Artırıp da Hiç Alamamak Yerine, Aslını Vadeye Yayıp Tahsil Etmek), Sağlık Harcamalarını Kısmak İçin Önleyici Tedavi ve Sağlık Taraması Kampanyaları Düzenlemek, Başta Devlet Kurumlarına Ait Olmak Üzere Atıl Fonları ve Kaynakları -Ölçülü Şekilde- Kullanmak (İşsizlik Sigortası Fonu, Döviz Rezervi, Altın Stoku, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Oda/Borsa/Sendika Fonları, Yastık Altı Birikimler vb)...

Evet, bunlar gibi her uygun çözüm, tek başına birkaç milyar liralık gelir veya tasarruf demektir. İşte yapılması gereken budur, yoksa kriz zamanı zaten zorda olan halka yüklenmek değil, kış günü elektriğe veya doğalgaza zam yapmak değil. Mutlaka zam düşünülüyorsa da bunu enflasyonun üstüne çıkarmamak gerekir.

(Daha kesin ve kalıcı çözümler olarak, mesela Diyanet Teşkilatı kapatılsa (85 bin), Asker sayısı yarı yarıya azaltılsa (350 bin), koruculuk sistemi kaldırılsa (75 bin), Jandarma Teşkilatı lağvedilse toplamda yarım milyonu aşkın personelden ve ilgili tüm giderlerden tasarruf sağlanır. Sağlanır da bunu yapacak iktidar gerek, muktedir bir iktidar gerek!..)

(Yine bir kumar türü olan piyango, loto, toto, sayısal, şans topu, on numara, iddaa gibi şans oyunları yasaklanarak halkın tasarruf etmesi sağlanabilir.)

 

Ak Parti = Kötünün İyisi!

 

Bir elektrik faturasında tüketim bedeli ile fatura bedeli arasında yaklaşık %50 fazlalık varsa, yani devlet vatandaşının harcamasından bile yüksek oranda vergi alırken, o ülkeyi yöneten partinin adı "Adalet" olsa ne yazar?! Önceki hükümetler de bu zulmü yapıyordu ve millet bu zulümler son bulsun diye oy verdi. Peki AKP ne yaptı? Önceki beceriksiz hükümetin deprem vergilerini kalıcı hale getirdi!.. Başbakan Erdoğan'ın şansı, karşısında kötü bir muhalefet olması, muhalefetin millete ümit vermemesi; muhalefetin koalisyonla iktidar olması halinde ülkeyi daha kötü yönetme ihtimali. Muhalefet “müzmin muhalefet” olmasa, yani neredeyse olur olmaz herşeye, iktidarın neredeyse her icraatına hayır demese, çözüm önerileri sunsa, Meclis’tekiler milletvekilliğinin hakkını verse elbette durum daha iyi olur(du).

 

Mekke’nin Fethi (Kutlu Olsun)

 

Bugün 1 Ocak, Mekke’nin Fethi’nin yıldönümü. Kutlu Olsun. Bir 1 Ocak günü Mekke karanlıklardan aydınlığa çıktı; siz de hayatınızdaki karanlıkları defedip aydınlığa yönelin. Yüce Allah, Hz. Peygamber’e (s.a.v.) gaybi ve Kurani bir mucize olarak Mekke’nin Fethi’ni hem haber vermiş hem de vaad etmiştir:

« Andolsun, Allah, Peygamberi’nin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse, siz güven içinde başlarınızı kazıtmış veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i Haram’a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi bildi ve size bundan başka yakın bir fetih (Hayber veya Hudeybiye) daha verdi. » (Fetih Sûresi, 48/27)

Yüce Allah, biz müslümanlara da dünya hakimiyetini vaad etmiştir ve bu vaadini daha önce tuttuğu gibi, müslümanlar gereğince davrandığında hem dünyaya hem Cennet’e varis olabileceklerdir. Ve nasıl Hz. Muhammed (s.a.v.), “Madem Allah, Mekke’nin fethini vaad etmiş, oturup bekleyeyim, nasılsa gerçekleşir!” dememişse ve kendi üzerine düşeni yapmışsa, müslümanların da kendi üzerlerine düşeni yapmaları gerekir. Sırf sözlü dua değil “fiili dua” ile de çaba göstermek gerekir.

« O, Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir. (Allah) o hak dini bütün dinlere üstün kılmak için (böyle yaptı). Şahit olarak Allah yeter. » (Fetih Sûresi, 48/28)

« Andolsun, Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zebûr’da da, “Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır” diye yazmıştık.

Şüphesiz bunda Allah’a kulluk eden bir toplum için yeterli bir mesaj vardır. » (Enbiyâ, 21/105-106)

 

* * *

 

Kuran Meali

 

« Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. » (Nahl, 16/90)

 

Hâdis-i Şerif

 

“Merhamet etmeyen kimseye, merhamet edilmez.”,

“Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder.”

 

(Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî)

 

Seçkin'ce

 

“Ardında güzel bir iz bırakabilmişsen yaşamışsın demektir.”

 

www.dunyaislamgunu.org - www.worldislamday.org - www.seckinislamicebooks.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.