Ak Parti'yi durduramayanlar önünü açacaklar

Ulusalcı solun zaten tek bir konusu var: Ak Parti... Son günlerde gazete ve TV ekranlarına taşan kavgalarından öğrendik, liberal sol ile sosyalist sol da kendilerini Ak Parti'ye ilişkin tavırlarıyla birbirinden ayrıştırmaya başlamış. CHP neyi nasıl temsil ettiğini anlatmaktan çok Ak Parti karşıtı platformdan sesleniyor tabanına. İş dünyası Ak Parti'yi ve kapatma davası sonrası ne yapabileceğini konuşuyor. Anayasa Mahkemesi bile, bir bakıma, Türkiye'nin geleceğini Ak Partili ve Ak Partisiz olarak düşündü ve kararını 'Ak Partili olsun' diye verdi.

Hiç kuşkunuz olmasın: Başkalarını düşünecek vakti olan her önemli ülkede, şirkette, örgütte -sadece Türkiye'de değil dünyada da üzerinde en fazla kafa yorulan konuların başında Ak Parti geliyor. Türkiye'yi önemseyenler, Ak Parti'nin yeni dönemde ne yapacağını merak ediyorlar...

Konu gerçekten merak edilmeye değer.

Türkiye'nin çevresinde meydana gelen yeni gelişmelere biraz yakından bakıldığında çıplak gözle bile görülüyor: Ortadoğu'da, Güneydoğu Asya'da, Kafkaslar'da ortaya çıkan her ihtilâf tablosunun bir yerinde Türkiye mutlaka oluyor. Pakistan'da askerî yönetimin son kalıntısı Devlet Başkanı Pervez Musharraf'in istifasına kadar varan olayların başlangıcında Türkiye vardı; muhtemelen bu son olayda da rol oynadı Türkiye. Filistin, Suriye, Lübnan gibi hayati sorunların global istikrarı etkilediği ülkelerde pek çok siyasi olayın geri planında Türkiye vardı. İran'la hesabı olanlar Türkiye'yi de hesaplarına katmak zorundalar.

Türkiye daha nerelerde var: Gürcistan-Rusya ihtilâfının aldığı biçimde, Boğazlar'dan gönderilen insanî yardımda... Osetya, Abhazya ile birlikte Gürcistan'ın dünyaya erişim noktası Türkiye... Rusya Gürcistan'a vurdu, Ermeniler bile ortaya çıkan tablodan olumsuz etkilendiler; Erivan gözlerini Türkiye ile ilişkileri normalleştirme umuduna dikti.

Böyle bir ülkeyi yöneten kadronun ne yapacağı içeride ve dışarıda elbette merak edilir.

Acaba Ak Parti'nin kendisi kapatma davasının kapatılmamayla sonuçlandığı bu yeni dönemde kendi misyonunu nasıl tanımlıyor? Neleri ne zaman yapmayı düşünüyor?

Ak Parti'ye bakarak kendilerini tanımlayan yerli ve yabancı odakların ne düşündüklerini, ne planladıklarını, temennilerinin ne olduğunu üç aşağı beş yukarı tahmin ediyor ve biliyoruz da, yaz suskunluğuna bürünen Ak Parti'nin niyetleri konusunda ise fazla bir bilgi sahibi değiliz.

Son seçimde aldığı yüzde 47 oy bu partinin övüncü olduğu kadar sorumluluğu da; o kadar insan, her iki vatandaştan biri, kendisini yönetsin diye Ak Parti kadrosuna yöneltti teveccühünü. Ak Parti'yi iktidarda görmek istemeyenler, halkın tercihini bile sorgulayıp iktidarın önünü kesmenin çarelerini aradılar; buldukları zannıyla bazı tedbirlere de başvurdular. Sonuna kadar gitmediler, gidemediler ise, o durumda ödenmesi gerekecek faturanın yüksekliği sebebiyledir.

Gördükleri şudur: Dünya konjonktürü, yerel şartlar ve halkın talebiyle büyük uyum ancak Ak Partili bir iktidarla sağlanabiliyor Türkiye'de; onun yerine konulabilecek her türlü alternatif, Türkiye'ye küme düşürmekle kalmıyor, global ihtilâfların çözümünü de erteliyor. CHP'nin iktidar olduğu veya iktidarın güçlü bölümünü teşkil ettiği bir Türkiye, ya da asker destekli bir teknokratlar hükümeti, Türkiye'nin şu sırada oynadığı rolü sürdürebilir mi? Uluslararası aktörler öyle bir Türkiye'ye prim açarlar, ekonomisine destek çıkarlar mı?

Deniz Baykal, Sabih Kanadoğlu, Oktay Ekşi ve benzerleri ne derse desinler, Türkiye, daha bir müddet -muhtemelen bayağı uzun bir müddet- Ak Parti iktidarıyla yola devam etmek zorunda.

Peki de Ak Parti bu yeni dönemde ne yapacak? Neyi, nasıl yapmalı?

Bu soruların cevabını da yarın vermeye çalışalım mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar