Taha Fırat DENİZ

Taha Fırat DENİZ

ALLAH YARATILABİLİR Mİ?

ALLAH YARATILABİLİR Mİ?

İnsan, dünyada gözlemlediği bazı deneyimlerini dayanak noktası yaparak, bilmediği veya anlamını tam çözemediği olayları bu dayanak noktasına göre, kıyas ederek yorumlamaktadır. Mesela; dünyada yaşam sebebi olarak suyu müşahede eden insan, farklı bir gezegende su bulunursa yaşam olabileceği çıkarımını yapar. Bu doğru bir kıyas ve yaklaşımdır. Fakat bu yöntem ile gözle görmediğimiz ve mahiyetini tam bilmediğimiz yaratıcıyıkıyas etmek uygun değildir. Evet, insan, dünyada hiçbir şeyin, bir sebep olmadan, bir vasıta olmadan oluşamayacağını gözlemledikten sonra aynı mantıksal kıyası bir yaratıcı için de yapıyor. Bu doğru bir kıyas ve yaklaşım değildir. Örneğin: Bilgisayar yazılımını kim yazdı? Yazılımcı. Peki, yazılımcıyı kim yazdı? – Telefonumuzda ki ‘x’ uygulamasını kim indirdi? Ben. Peki, beni kim indirdi? Sorularından da anlaşılacağı üzere ilk soruda uyguladığımız mantığı, ikinci soruda da kullanmamız bizi mantık dışı bir soruya götürdü. Çünkü, bilgisayar bir yazılım ile şekillenebilirken, bir insan yazılım ile oluşamaz. Bir uygulamayı ben indirebilirken, ben indirilebilir bir şey olmam. Onun için Allah’ı kim yarattı? sorusu doğru bir soru değildir. (Kaldı ki bu soruya verilecek herhangi bir cevap bizi, ayrı bir çıkmaza sokacaktır. Onu yaratanı kim yarattı… onu kim… onu kim… diye devam eder.)

Fakat gelin bu soruyu biraz inceleyelim, yaratıcının vasıfları ve özellikleri bu soru için uygun mudur, tek tek açıklamaya çalışalım…

Öncelikle her başlangıcı olanın, bir sebebi olur. Ben şuanhayatta isem bir başlangıcım vardır, o halde beni yapan, beni dünyaya getiren birileri olması gerekir. Bundan dolayı,‘’beni kim oluşturdu/yaptı?’’ sorusu gayet makuldür. Peki başlangıcı olmayan bir şey için bu soru sorulur mu? Mesela; Bing bang (Büyük Patlama)’dan önce evren nasıl oluştu? Evreni kim oluşturdu? sorularına bilim adamlarınca verilen cevap; evren ezelidir, yani bir başlangıcı yoktur ki bir yapanı olsun, oluştuğu bir zaman yok ki nasıl oluştuğunu bilelim şeklindeydi. Aynen öylede: Allah ezelidir, bir başlangıcı yoktur. O her zaman vardı. Ayrıca başlangıcı olan her şey zamana tabidir. Allah’ın, kendi yaratmış olduğuzaman içine kendini hapsetmesini beklemek haliyle komik bir durumdur. O halde Allah’ı kim yarattı? sorusu mantıklı bir soru değildir.

Diğer bir açıdan bakacak olursak; biri tarafından yaratılmak veya oluşturulmak, muhtaçlığın ve acizliğin göstergesidir. Dünyada yaratılan her şey bu sebeple acizdir ve muhtaçtır. Fakat bir yaratıcının, yaratıcı olabilmesi için acizlik ve muhtaçlıktan uzak olması gerekir. Basit bir mantıkla yola çıkarsak, bir elmanın oluşması için su, hava, güneş, toprak hatta yıldızların dahi olması lazım ki elma meydana gelebilsin. Yani bir elmayı yapabilmek için yağmura, güneşe, havaya, toprağa ve yıldızlara hükmetmek gerekir. Bunlara hükmedemeyen bir elmayı dahi meydana getiremez. Yani düşünün ki, böyle güneşlerden yıldızlara hükmeden, sonsuz bir ilim ve kudrete sahip olan Allah, aynı zamanda aciz olsun, başka biri tarafından yaratılmaya muhtaç olsun... (Haşa!) O halde Allah’ı kim yarattı sorusu? mantıklı bir soru değildir.

Bir de farklı bir misalle bu soruyu değinelim. Akılları çok boğmadan, öncelikle ‘’zati ve arızi’’ kavramlarını açıklayacak olursak; zati: kendisinden olan, arızi:başkasından olan, demektir. Bunu örnekle anlatacak olursak; Güneşin ışığı zatidir. Ay’ın ışığı arızidir. Çünkü güneş ışığını kendi içinden alırken, ay ışığını güneşten almaya muhtaçtır. Veya bir trene ve vagonlarına baktığımız zaman, vagonlar hakkında şu yorumu yaparız, bu vagonun hareket etmesi için bir lokomotif olması lazım, vagonun hareketi kendinden kaynaklanamaz çünkü arızidir. O zaman bu mantıktan yola çıkarak, birisi dese vagonun hareketi lokomotife bağlıda, lokomotifin hareketi de başka bir lokomotife bağlı olması gerekmez mi? bu soru bir kategori hatası olur, çünkü vagon arızi, yani başkasına muhtaç iken lokomotif zatidir, yani o hareketi için başka birisine ihtiyaç duymaz. Aynı mantık güneş örneği içinde geçerlidir. Evet,güneş her yere ısı ve ışığını verir fakat güneş bir yerden ısı ve ışık alamaz, çünkü kendi ısı ve ışığı zatidir, kendindendir.

İşte aynı bu misaller gibi bizde kâinata ve dünyaya bakıyoruz, yaratılan her mahlukta arızi bir özellik gözlemliyoruz. Yani her yaratılan, başkasından oluyor, başkasına muhtaç dünyaya geliyor. Mesela; suyun üstündeki ışık için bir başlangıç vardır, ölüm vardır. Gece vakti oldu mu, nehrin üstünde ışık kalmaz, ölür. Ertesi sabah tekrar doğar. Demek ki doğmak, ölmek kavramları arızi olanlar için geçerlidir. Ama güneşin ışığı için bir doğmak, ölmek kavramı var mı? Güneşte bir karanlık olur mu, güneşteki ışık ölür mü hiç? O halde Allah’ın varlığı, bu kâinatta ki her şey gibi arızi bir varlık değil. Zati bir varlıktır. Her şey ondan meydana geliyor. Onun varlığı ise kendindendir. Onun için ölüm, doğmak, yaratılmak ve başlamak söz konusu değildir. Böyle kavramlar onun için geçerli değildir.

Burada şöyle bir itiraz gelebilir: Evet güneşin ışığı başka birinden kaynaklanmıyor, fakat biz güneşin ışığınıanlayabiliyoruz, bazı patlamalar vs. ile… veya lokomotifin hareketi başka birinden kaynaklanmıyor ama biz onun hareketini de anlayabiliyoruz, mazot, kömür vs. ile… ama Allah’a ait olan varlığı kendinden olmak… hiç doğmamış olmak… ne demek? Bunları tam anlayamıyoruz diyorsak… Anlamamak gayet doğal, çünkü -yazının başında da değindiğimiz gibi- insan ancak kıyas vasıtası ile bir şeyleri anlayabilir/anlamlandırabilir. Biz doğduğumuzdan beri; ölümsüz olmak ne demek? başlangıcı olmamak ne demek?bunlara hiç rastlamadık, görmedik. Dolayısıyla hep var olmak, varlığı kendisinden olmak ne demek, bunları anlamamak gayet normal. Onun için, biz ancak Allah’ın,dünyada gözlemleyebildiğimiz isim ve sıfatlarının yansımaları hakkında, eserleri hakkında konuşabiliyoruz, yani Allah’ı eserlerinden tanıyoruz. Bu sebeple Allah’ın zatı hakkında düşünmek, yorumda bulunmak doğru değildir. Neden, çünkü bilemeyiz, anlayamayız… mutlaka daha önce gördüğümüz bir şey ile kıyas etmeye çalışacağız ki Allah kim yarattı? gibi sorularda bu hatadan çıkıyor.

Son olarak, Allah’ı kim yarattı? sorusu bazı gruplar tarafından Allah’ı inkara delil olarak kullanılabiliyor. Halbuki Allah’ı kim yarattı? sorusu Allah’ı inkâr için bir delil değildir. Bir varlığın, vasıfları ve özelliği onu inkâr için delil olamaz. Örneğin, yeni keşfedilmiş bir mağarada resimler ve şekiller bulduk, aklımıza hemen bunu, özelliğini bilmediğimiz akıllı birilerinin yaptığı gelir. Bu çıkarım üzerine sorulan, resimleri ne ile çizdiler? Bu resimleri çizenleri kim yaptı? gibi sorular, o mağaradaki resimlerin veya şekillerin biri tarafından çizilmediği ispatlamaz. Aynen bunun gibi mahiyetini tam olarak bilmediğimiz bir yaratıcının vasıflarını ve sıfatlarını birtakım argümanlarla sorgulamak, onun yokluğuna delil olmaz. Allah adaletsizdir,o halde Allah yoktur… gibi bir iddia, yokluğa bir delil değildir, bu durum yaratıcının sıfatları ile ilgilidir. Ayrıca, eğer bir yaratıcı varsa ezeli olduğunu, olması gerektiğiniünlü ateistlerde dile getirmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum