Allah’ın Dinine Hizmet Edin

1990 yılı Şubat ayında Ankara’dan İstanbul’a gelmiştim. İslam Mecmuası’nın Ankara Temsilciliğinden, Genel Yayın Yönetmenliği görevine getirilmiştim. Mecmua’nın merkezi Bağlarbaşı’ndaydı. O yıllarda, bugünkü ASFA Eğitim Kurumları’nın merkezinde ASFA Dershanesi vardı. Vefa Yayıncılık bir müddet o adresten hizmet yürüttü.

Evimi İstanbul’a henüz taşımamıştım. Derginin yayın merkezinin üst katında bir odada, bir çekyatım ve bir masam vardı. Geceleri orada kalıyordum. Temmuz ayında evimi taşıyıncaya kadar benim yuvam orasıydı. Bir elektrikli sobam, küçük bir de radyom vardı.

İslam Mecmuası’ndaki başyazılarında merhum Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocamız 1990 yılının ilk sayılarından itibaren, yakın olduğu ve bir dönem destek verdiği siyasi yapıyla ilgili bazı eleştiriler, hatırlatmalar yapıyor ama muhatabın kim ya da kimler olduğu henüz tam olarak bilinmiyordu. Zira Hocamızın uyarılarının merhum Erbakan’dan çok merhum Özal için olduğu düşünülüyor, yazılanlar tevil ediliyordu.

Hatırlatmalar, eleştiriler ve teviller ASFA binasının alt katında 5 Mayıs 1990 tarihinde bir grup öğrenciye yapılan konuşmaya kadar devam etti. Bu tarihi konuşma bir kişi ya da grubu hedef almıyor, uzun yıllar tesiri devam edecek önemli ölçüler veriliyordu. Bu konuşmadan kısa bir süre sonra 26 Mayıs 1990 tarihinde başka bir konuşma daha gelecekti ki orada isimler veriliyor, açık bir dille eleştiriler yapılıyordu. O konuşma bir haber dergisinde kapaktan verildi. “Es’ad Hoca-Erbakan kavgası” gibi ifadeler kullanıldı. O konuşmayı birilerinin alıp söz konusu haber dergisine servis ettiği anlaşılıyordu. Hocaefendi o konuşmanın bu şekilde kullanılmasına sebep olanlara kızdı, üzüntüsünü ve rahatsızlığını dile getirdi.

M. Es’ad Coşan Hocaefendi siyasette daha kucaklayıcı ve dindar olan/olmayan herkesin oyunu almaya yarayacak bir dil kullanılmasını istiyor, “Bize oy vermeyenler patates dinindendir” gibi ifadelerin yanlışlığını dile getiriyordu.

1994 yerel seçimleri için yapılan tanıtım, reklam ve propaganda malzemelerine ve tercih edilen dile bakınca Hocaefendi’nin dile getirdiği hususlara dikkat edildiği görülüyordu. O seçimlerde Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmuş. Başarılı icraatları ve tercih ettiği iletişim dili ona Başbakanlığın ve Cumhurbaşkanlığının yolunu da açmıştı.

Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocaefendi’nin bundan 25 yıl önce yaptığı ve benim de canlı olarak ilk yapıldığı salonda dinlediğim 5 Mayıs 1990 tarihli konuşma tazeliğinden, güncelliğinden ve tespitlerindeki önemden hiçbir şey kaybetmemiş. Bu tarihi konuşmadan bir özeti bir kez daha hatırlayalım;

“İslam'da cemaatle beraber olunması tavsiye edilir. Cemaatle beraber olmak "hakla", "hakikatle" beraber olmaktır! Tek başına olsa bile, hakikatle beraber olan cemaattir. Hakikatten kopmuş olanlar, milyonlarca da olsa tefrikadadır.”

“Bugün maalesef tüm İslâm âlemi emperyalist güçlerin sultası altındadır. Kuş uçurtmazlar, takip ederler... Hem de kendisi takip etmez... Amerika seni John'la takip etmez, Smith'le takip etmez. Adı senin benim gibi olan Müslümanla takip eder; canına okur. O milletin içinden çıkmış hain vasıtasıyla takip eder ve millete en büyük zararı, kendi içinden çıkmış insanlara yaptırır. Parayla satın alır, ajan edinir ve öyle kullanır.”

“Herkese ajan demiyoruz; metot bilmediğinden, ilimden uzak olduğundan emperyalist onu kullanır, fark etmez. Sahte bir takım organizasyonlar var, topluyorlar insanları etraflarında, ondan sonra onları toptan satıyorlar! Götürüyor, olmadık yere bağlıyor... Mü'min feraset gözüyle bunları anlayabilmeli. Hizmet ediyorum diyen insanları, organizasyonları irfan teraziniz ile tartın! Böyle birtakım insanlara, organizasyonlara körü körüne bağlanmayın! Her birinize istiklâl tavsiye ediyorum. Hür olun, hizmeti kendiniz tespit edin, yapmaya çalışın!”

“Emperyalistlerin türlü oyunları var. İslâm, bir kimsenin hizmetiyle yürüyecek hâle gelirse, o kimseyi yok ederler, öldürürler, satın alırlar, tehdit ederler. Ne yapmak lâzım? Hizmeti yaygınlaştırmak lâzım, herkesin lider olması lâzım. "Tek lider, vazgeçilmez insan..." diye bir şey olmaz. Bakın, Filistinli çocuklarla niye başa çıkamıyorlar? Hepsi lider.”

“Bir lidere, tek hocaya, tek ekibe bağladığı bir yığın insanı, böyle üzüm salkımını sapından tutar gibi, istediği yere götürüyor! Onun için, teşkilât kurdurtuyorlar; teşkilâtın başına kendi adamlarını -hain bir kimseyi-koyuyorlar. Öteki insanların hepsini, üzüm salkımı gibi oraya buraya götürüyorlar.”

“Müsaadeli, ağabeyli, bilmem neyli hizmet olmaz... Tâbî olmayın kimseye! Bana da tabi olmayın! Bana tabi olursanız, beni sıkıştırırlar. Ondan sonra, "Sen bu adamlarına şöyle yap!" derler. İslâm'a, Allah'ın emrine tabi olun! Allah'ın dinine hizmet edin! Tek başınıza olsanız da, hakla beraber olun! O zaman İslâm kalkınır; başka türlü kalkınamaz! "Aa, efendim, dirlik, düzenlik, birlik, beraberlik, organizasyon bozulmasın" diyorlar.

“Her biriniz İslâm için, kendinizin dünyada kalmış tek adam olduğunuzu düşünün. Ama senin gibi aynı hedefe yürüyen başka insanlar varsa; onlarla da işbirliği yap! Yapmıyorsa, silkele at be! Sen onu sırtında taşımak zorunda mısın? Beni sırtında taşımak zorunda mısın? Kimse kimseye hürriyetini vermesin! Hürriyet aziz şeydir. İnsan, ancak Allah'a kul olur.

"Allahım! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz."

 

recep.kocakkgmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum