Mehmet Y. ULUTAŞ

Mehmet Y. ULUTAŞ

Alper Gezeravcı’nın ISS Hayatı Zorluklarla Dolu

img-3698.jpeg
İlk Türk astronotumuz Alper Gezeravcı’nın birkaç gün önce uzaya fırlatıldığı Dragon kapsülü Uluslararası Uzay İstasyonu (ISS) ile buluştu ve Alper ISS’teki görevine başladı. Her ne kadar görevi sadece iki hafta sürecek olsa da buradaki hayatı çok farklı olacak. Gelin ISS detaylara beraber bakalım.

Genel Tanımı: ISS 1998 yılında modüler olarak inşa edilmeye başlanılan ve zamanla büyütülen bir uzay istasyonu. Daha çok deney ve gözlem yapmak için kullanılan ISS’in ileride Ay’a ve Mars’a yapılacak seyahatlerde atlama taşı olarak da kullanılması bekleniyor.

Lokasyonu: ISS yeryüzünden 410 kilometre yükseklikteki alçak yörüngede saniyede 8 kilometre hızla hareket ediyor ve dünya etrafındaki her bir turu 93 dakika sürüyor.

Büyüklüğü: Aynı anda 7 kişinin yaşayabileceği ve çalışabileceği 6-odalı bir ev büyüklüğünde. Kısa süreli misyonlarda ve ekiplerin devir teslim zamanlarında ISS’te yaşayanların sayısı yedinin üzerine çıkabiliyor. 388 metreküp yaşam hacmi, 1.005 metreküp basınçlı hacmi var. 420 ton ağırlığında. Bir uçtan bir uca 109 metre. Aynı anda 8 uzay aracı yanaşabiliyor.

Yerçekimi: ISS’deki yer çekimi her ne kadar dünyadaki yerçekiminin %90’ı kadar olsa da yine de yerçekimine bağlı. Ama yörüngede çok hızlı hareket ettiği için dünyaya düşmüyor, ama içindeki astronotlar devamlı serbest düşüş halindeler ve bunun yarattığı “ağırlıksız” ortamda yüzermiş gibi hareket ediyorlar. Aslında bunun benzerini kısa süreliğine bizler de yaşayabiliyoruz dünyada. Mesela arabayla bir yokuştan aşağı hızla inerken mabatımızın koltuktan kalkması gibi.

Uyku: Astronotlar ağırlıksız ortam sebebiyle kendilerini kemerlerle bir yere bağlayarak ayakta uyuyorlar. Ortamdaki radyasyon göz kapaklarınızın altında beyaz yıldızcıkların çakmasına sebep olduğundan derin uyku mümkün değil. Her 24 saatte 16 gündoğumu ve 16 günbatımı yaşadıklarından, düzenli uyku için her gün evrensel saate göre 21:00’da pencereler karartılıyor.

Sağlık: Uzun süre ağırlıksız ortamda yaşamak kemik erimesine ve kan dolaşımı bozukluklarına sebebiyet veriyor. Ağırlıksız ortamda atrofi yani kas zayıflaması oluyor ve astronotlar dünyaya dönüşte ayakta durmakta zorlanıyor. Mesela Kanadalı bir bayan astronot dünyaya geri dönüşünden hemen sonra yaptığı basın toplantısı sırasında yere kapaklandı. Atrofiyi önlemek için astronotlar her gün koşu bandında en az 2 saat koşuyorlar.

Özel Hayat: ISS’te özel hayat diye bir şey yok. Astronotların sadece bir duvarın ufak bir kısmına fotoğraf veya hatıra eşya asma hakları var. Çok küçük kapalı bir alanda aylarca ailelerinden ve dünyadan uzak yaşayan astronotların stres seviyeleri tavan yapabiliyor.

Mesai: Astronotların mesaisi sabah 6’da başlıyor ve günde 10 saat çalışıyorlar. Cumartesileri yarım gün, Pazarları tatil.

Yeme-İçme: Yiyecekler vakumlu plastik kaplarda veriliyor. Yemek ısıtıcısı ve buzdolabı var. Benzer şeyleri yemekten sıkılan astronotlar dünyadan gelecek taze sebze ve meyveyi dört gözle bekliyorlar. Yemek sırasında etrafa dökülenler makinaları bozmasın diye özenle toplanıyor. Su ihtiyacının %65’i geri dönüşüm ile sağlanıyor.

Yıkanma: Duş yok! Astronotlar vücutlarını ıslak havlu ile siliyorlar ve saçlarını susuz şampuan ile yıkıyorlar. Su sarfını azaltmak için de yenilebilir diş macunu kullanıyorlar.

Tuvalet: İki tane tuvalet var. Dışkı vakumla çekilip bir konteynerde toplanıyor. İdrar ise başka bir haznede toplanıyor, temizlenip yeniden içme suyuna çevriliyor.

Maaş: Amerikalı astronotların yıllık brüt kazancı ortalama 88 bin Dolar ki bu rakam ABD’deki ortalama ev halkı gelirinin sadece %48 üzerinde. Alper’in de normal albay maaşına ek olarak görev süresince günlük harcırah aldığını tahmin ediyorum.

Enerji: Güneş panelleri 75 ile 90 kilovat arası enerji üretiyor.

Emniyet: 350 bin tane sensör ISS’yi devamlı olarak kontrol ediyor.

Görüldüğü gibi ciddi zorluklar çekmeden bilim yapmak mümkün olmuyor. Türkiye’nin uzay keşif çalışmalarında yer alması demek bu süreçte elde edilecek katma değeri astronomik olacak teknolojik buluşlara da paydaş olmak demek. Yani bir koyup bin alma ihtimalimiz var. O yüzden halk tabiriyle üçe beşe bakmayalım ve destek verelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum