Amerikan "derin devlet"inin zaferi

The Guardian gazetesinden Jonathan Steele, "Şimdi Obama, terörle savaşı sona erdirdiğini ilan etmelidir" başlığını attığı ve Obama'nın ABD Başkanı seçilişini değerlendirdiği dünkü yazısında, "bugün, bir yandan sevinç günü; ama öte yandan da kâbus günü" diyor. The Guardian yazarının kâbus'tan kastettiği şey, Obama'nın başkan seçildiği gün, ABD'nin Afganistan'da sivillere düzenlediği bir hava saldırısında, 23 çocuğu ve 10 kadını katletmesi!

ABD'de bir "zenci"nin Başkanlık'a kadar gelmesi, dünya tarihi açısından değil, Amerikan tarihi ve Batı uygarlığı tarihi açısından tarihî bir hâdisedir. Bir "zenci"nin ABD'nin başkanlığına seçilmesinin, sadece ABD'de değil, bütün dünyada sevinçle karşılanmasının nedeni, dünyaya, tastamam orman kanunu'nun hâkim olduğu ilkel ve barbar bir zihniyetle çeki düzen veren Yahudilerin güdümündeki ve kontrolündeki neo-con'cu Bush çılgınlar taifesinin büyük bir hezimete uğramasıdır. Obama'nın başkan seçilmesi, daha 30-40 yıl öncesine kadar, zencilere handiyse "köpek" muamelesi yapan Amerika'nın, ırk-ilişkilerinde bir hayli mesafe katettiği anlamına gelebilir.

Ama Obama, ABD'de, zenci olduğu için başkan seçilmedi. Kaldı ki, babası zenci, annesi beyaz Amerikalı biri olan Obama'nın "zenciliği" de tartışılır. Kaldı ki, asıl mesele, deri meselesi değildir. Asıl mesele, zihniyet meselesidir: Obama, zihniyeti açısından devşirilmiş biridir: Tam bir beyaz Amerikalıdır.

Amerikalılar, Obama'yı bence üç temel nedenle başkan seçtiler: Birincisi, ülkeyi ekonomik olarak batıran, ABD'nin imajını bütün dünyada yerle bir eden, neo-con'cu çılgınların iktidarına son verecekti Amerikan halkı zaten.

İkinci neden, siyasî ve sosyolojikti: Amerika, bir ülke olarak siyasî ve sosyolojik olarak "dağılma"nın eşiğine gelmişti. Ciddî ciddî Amerika'dan kopmak için çalışan Hispanik'ler, uzunca bir süredir, oy kullanmıyorlardı; ama bu kez, oy kullandılar. Ekonomik krizin sosyal ve siyasî yansımaları, farklı etnik kesimler arasındaki ilişkileri bozmakla kalmamış, aynı zamanda, Amerikan halkını fena hâlde yoksullaştırmıştı: Bu da ABD'yi sosyal patlamalara gebe bir ülke hâline getirmişti.

Üçüncüsü de, yine ekonomik ve siyasî nedenlerle yakından ilintili bir başka sorun yaşanmaya başlamıştı ABD'de: 11 Eylül saldırılarından sonraki süreçte, ABD, ilk kez, birliğe ve bütünlüğe şiddetle ihtiyaç hisseden bir ülke hâline gelmişti.

İşte ABD'nin sözünü ettiğim üç temel alandaki sorunlarını bir şekilde hal yoluna koyabilmek için, siyahî bir babanın ve beyaz bir annenin melez çocuğu olan Obama gibi bir figürden daha iyi bir figür bulunamazdı. O yüzden melez Obama, hem ABD'yi yeniden birleştirebilecek; hem gittikçe yoksullaşan Amerikan halkının ekonomik sorunlarını bir şekilde halledebilecek, hem de iç ve dış politikada ABD'yi yıpratan içerdeki güçleri tasfiye edebilecek "bulunmaz hint kumaşı" gibi biriydi ABD için.

Sonuçta, ABD'de kazanan, zenciler veya Obama filan değil, Amerikan "derin devlet"idir. Unutmayalım: ABD'de iki güç sürekli çatışma hâlindedir: Yahudilerin kontrolünde ve güdümündeki neo-con'cu çılgınlarla; başkalarının değil, yalnızca ABD'nin çıkarlarını düşünen, çoklukla WASP'tan (Beyaz, Anglo-Sakson ve Protestanlardan) oluşan "yerli aktörler". Elbette ki, neo-con'cular arasında da hatırı sayılır miktarda WASP var; ama bu "kişi" ve "güç"ler, Amerika'nın çıkarlarının büyük ölçüde Amerikan siyasetine, ekonomisine, medyasına ve akademyasına hâkim olan Yahudi'lerle işbirliği yapılmasıyla garanti altına alınacağını düşünüyorlar/dı.

Gelinen noktada, Yahudilerin güdümündeki neo-concu'ların çökertilmesinde, Amerikan derin devletinin yoğun çabalarının rol oynadığını düşünüyorum. Her taşın altında bir Yahudi parmağı aramaya kalkışacak kadar sığ biri değilim; sadece gözlerimizin önünde yaşanan somut bir gerçeğe dikkat çekiyorum: Neo-con'cuların başını çeken Dick Cheney'in Yahudi olduğunu, Bush döneminde Yahudilerin inanılmaz boyutlarda güçlendiklerini, Cheney ve şebekesinin Bush'u tam bir kukla gibi parmağında oynattığını nasıl olur da unutabiliriz ki?

Özetle, ABD derin devleti, ABD'yi felâketin eşiğine sürükleyen neo-concuları dize getirmeyi ve bunu da Obama gibi, birleştirici, toparlayıcı "melez" bir figür üzerinden gerçekleştirmeyi başarmıştır. Sonuç itibariyle, Obama, dünya üzerindeki ABD'nin haksız hâkimiyetini meşrûlaştırmaya yarayacak bir hayli kullanışlı ve gözboyayıcı bir "aparat"tan başka bir şey olmayacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar