Ne olur?

Yeni dönemde ABD-Türkiye ilişkilerinin seyri ne olacak?

Obama, seçim bildirgesinde “Türkiye'nin Batı'ya sırtını dönmesi”nden Bush'u sorumlu tutmuştu.

Türkiye ile stratejik ortaklığı “onarabileceğini” vurgulamıştı.

*

Ankara'nın, Washington'la yıllardır süregelen “müttefikliği” sonlanmış durumda…

Obama, Dabılyu döneminin Türkiye'ye yönelik açık- gizli bütün yanlışlarını tamir etmek üzere yola koyulursa, bu her iki ülke açısından da olumlu bir gelişme olacaktır.

ABD'nin karşısında, “bağımsız stratejik kimliğini kazanmış” ve “bölgesel güç” konumuna yükselmiş bir Türkiye var, artık…

Obama yönetimi, bu gerçeği eksen alarak hareket etmek zorunda…

ABD'nin eski Ankara büyükelçilerinden Mark Parris'in “Yeni başkan dış politikada ilk sıraya mutlaka Türkiye'yi yazmalı” demesi boşuna değil.

*

Obama dış politikada da “değişim” vaat ediyor:

Siyahi başkan, 2009'un 20 Ocak'ında Oval Ofis'i devraldıktan sonra; tutar da “çizgi”sinden saparsa, giderek “şahinleşiverirse” ne mi olur?

Ortadoğu ve Türkiye belli ölçüde sıkıntılar yaşar ancak emin olunuz neticede kaybeden yine ABD olur!

ABD'nin eskisi gibi hükmedebileceği bir “coğrafya” yok, artık:

Bush dönemi, ABD'nin “parıltılı günleri”ni sona erdirdi. Bu, geri dönüşü olmayan bir süreçtir.

ABD'nin hegemonyaya dayalı rüyasını “yeniden oynatması” bir daha mümkün olmayacaktır.

Obama'nın başkanlığı, Washington'ı akılcı bir çizgiye oturtabilir mi? Bu hususta, “Amerikan Derin Devleti”nin tercihleri belirleyici olacaktır.

*

Obama ile birlikte ABD Kongresi'nde “Ermeni Tezleri” gündeme gelirse?

Böylesi bir adım, sanıldığı gibi Ankara'yı değil Washington'ı güç durumda bırakır!

Bir yıl önce, Nancy Pelosi'nin malum tasarı için pek kararlı göründüğü; ancak Condi Rice'ın “ABD'ye büyük zarar vereceksiniz” uyarısıyla geri adım attığı süreci hatırlayalım. Çokları zerre kadar ihtimal vermezken, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde atılan tarihi adımı bu bahse ekleyiniz.

Obama'nın kampanya esnasında –Kıbrıs için Rumların kulağına hoş gelecek cümleler sarf etmiş olmasını da “seçime dair popülist bir söylem” olarak not edebiliriz.

*

Obama'nın Irak'tan üç yıl içinde tamamen çekilme takvimine destek vermesi, artı İran'la masaya oturabileceğinden söz etmesi “rasyonel politikalara” yönelebileceğini düşündürtüyor. Başkanlık döneminde bu sözlerini hayata geçirirse, o vakit “değişim” slogan olmaktan çıkmış demektir.

Geçen yılın baharından itibaren Irak'tan gizlice çekilmeye başlamış bir ABD var: “Savaşa karşı çıkmış bir Başkan”ın bu süreci hızlıca nihayete erdirmesi gerekir.

İran'a yönelik muhtemel bir harekata karşı 'Ankara' kapalı kapılar arkasında Washington'a sürekli olarak net bir biçimde 'tavır' koydu:

Obama'nın İran'la ilgili yaklaşımı, Türkiye'nin sözünü ettiğim itirazıyla örtüşüyor.

*

Ankara, Obama yönetimini en çok PKK terörü ve Kuzey Irak konularındaki tavrı üzerinden test edecek.

Washington, “Ankara'nın K.Irak yönetimiyle yeni sayfa açmasından” da, “PKK'nın bitirilme sürecinde büyük mesafe alınmasından” da rahatsız:

Bu “Derin Washington” çizgisi yeni dönemde de sürdürülürse; neticede sadece Obama yönetimi değil, ABD de kaybeder

Önceki ve Sonraki Yazılar