Anadolu Ereni Mustafa Amca ve 28 Şubat

Yakup Köse beyin bırakılması haberini okuyunca içim burkuldu. Kendisinin haksız yattığı hapis yılları ve 28 Şubatta mağdur edilen nice insanlar geldi aklıma. Ne acılar ne trajikomik hikâyeleri olmuştu aslında. Geçenlerde Mustafa Işık amcayla tanıştım. Amcam Bilecik Söğüt’ te yaşıyor. 80 yaşlarında üç sivil toplum örgütünün yöneticisi ve o yaşında kendi kullandığı arabayla hayır işleri için Anadolu’yu arşınlıyordu. Oturup konuştuğumuzda: ’’ Evlat Rabbim bir daha o günleri yaşatmasın. İmam hatip okulumuz kapanacaktı öğrenci kalmamıştı doğu batı demedik arkadaşlarla öğrenci bulmaya gittik.’’ Dedi. Hakkâri’ye Söğüt’ten gidip öğrenci getirmeye çalışmışlar terör korkutmamış uzun yol bıkkınlık vermemiş o yaşta zalimlerin yaptığı haksızlıklara mücadele ederek karşı durmuşlar. Yine İstanbul’da Hasan isminde bir ÖNDER yöneticisi arkadaşın öfkeyle kaldığımız eve gelişini hatırlıyorum. Sebebini sorduğumda başörtüsü yasağı yüzünden okula alınmayıp haksızlık karşısında ciddi şekilde etkilenen ve psikolojik sorun yaşayan bir kız çocuğundan bahsetti. Tedavi için yardımcı olmuşlar. Kızın babasının kendilerine gelişini anlatmıştı. Kız kardeşimizin sebepsiz yere eğitim hakkı idealleri çalınmış dünyası mahvedilmişti.

 Ve yine hak hukuk tanımayanların sebep olduğu nice trajikomik durumlar vardı. Van’da o dönemin MGV öğrenci evi polise irtica, devlet düşmanlığı var diye şikâyet edilir.  Polis hazırlık yapar sözde vatan hainlerini yakalayacak ya baya bir sayıda polisle baskın yapılır. Sonunda evin salon girişinde kocaman bir yazı görülür ‘’Biz bu vatanı çöpte bulmadık ki kolay vazgeçelim’’. Ve ekip amirinin o an kan beynine sıçrar. Amir düşünür, bu vatan sevgisiyle dolu güzel gençleri kimler nasıl bu şekilde şikâyet ederler deyip hemen özür dilenip çıkılır. Yine 28 Şubatta derin güçlere hizmet edip sonradan pişman olan biri anlatıyor küçük bir ilçede yaşayan bu şahsa verilen görev mahallesinde zikir yapanlar zikre başlarsa gerekli yerlere şikâyet edilecek. Kişi gece yarısından sonra sohbet için toplanan birkaç genci komşu eve girenken görüyor ve hemen telefona sarılıyor şikâyet etmek istiyor. Ama ev telefonu çalışmıyor ve hırs ediyor yürüyerek gideceğim diyor. Çıkıyor sokakta cami yanından geçerken sanki minarenin kendi üstüne düşeceği gibi içini acayip şekilde korkunun kapladığını hissediyor. Sonunda geri dönmek zorunda kalıyor. 3 gencin bir araya gelip dini sohbet yapması bile kendi komşusuna ihbar ettirilecek kadar hukukun çiğnendiği bir dönemdi 28 Şubat. Son olarak bir sarıklı cübbeli Trabzonlu dostumun ilginç hatırası geldi aklıma. Sadece sarık ve cübbesi yüzünden kendisini takip eden sivil polisin sokakta önünü kesip Atatürk’ü seviyor musun diye kendisini sorguya çektiğini anlatmıştı. Bende ne dedin deyince oda cebimden parayı çıkarıp üstündeki resmi göstererek Atatürk’ü sevmesem fotoğrafını yanımda taşımazdım dedim diyor.

Yeni yetişen 28 Şubatı iyi hatırlamayan gençlerimize bugün kazanılmış demokratik haklarının değerini bilmelerini ve sahip çıkmalarını tavsiye ediyorum. Tankların vatanı savunmak için değil vatandaşı insani haklarını savunmaktan yoksun bırakmak için yürütüldüğü dönemdir 28 Şubat. Başörtüsünden dolayı insanların işinden okulundan atıldığı dönemdir 28 Şubat. İnsanların sorgusuz sualsiz içeri alınıp unutulduğu dönemdir 28 Şubat. Yıllarca okuyan kardeşinizin Ankara hukuka gidecek puanı almasına rağmen 2 yıllık çoğu bölümlere bile gidemediği dönemdir 28 Şubat. Bir astın kendi ülke başbakanına terbiyesizlik edipte bazı medya maymunlarınca alkışlandığı dönemdir 28 Şubat. Bin yıl süreceği söylenip bin bir haltın işlendiği bin yıl bile unutulmaması gereken karanlık dönemdir 28 Şubat. Rabbim bir daha milletimize 28 Şubatlar yaşatmaması dileğiyle.

Tahirhan gül

İletişim: tahirhangul@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.