Regaib ALBAYRAK

Regaib ALBAYRAK

APTAL KARGA!

Pencerenin kenarına oturdum. İnsanları seyre dalmıştım. Birden pencereme bir karga konuverdi. Aldım onu içeriye cik cik cik cik ötsün diye. Buyur ettim, koltuğa uçarak gitti, kondu. ''Bir şey içer misin?'' diye sordum. Cevap vermedi. Asıktı yüzü, ''Neyin var? Ötsene haydi neşe ile!'' dedim. Sus ulan!'' Diye bağırdı. Şaşa kaldım. Sen, sen konuşuyorsun?
Sizlerde konuşuyorsunuz dedi.
Ama biz insanız bu gayet normal?
Sinirlendi birden, herhalde hakaret ettiğimi falan düşündü. Derin derin baktı yüzüme.
''İnsanmış...'' dedi.
Devam edecekti, yuttu cümlesini.
Devam etsene, bir şey diyecektin?
Söyleyecek ne kaldı. İnsan olduğunuzu sanın hala. Budala herifler!..
Nasıl konuşuyorsun sen be! Dedim. Saldırdım üzerine. Çok zoruma gitmişti dedikleri. Kaçtı vitrinin üzerine kondu.
''Gerçekleri duyunca sindiremiyorsunuz, sefil yaratıklar sizi'' dedi.
Cinlerim tepeme fırlamıştı. ''Karga ile Tilki'' masalında ki aptal karga bana hakaret ediyordu.
Güldü. İçimden geçirdiklerimi anlamışçasına; ''Ben o senin masallardan öğrendiğin aptal kargalara benzemem, ben kim olduğumu, nerden geldiğimi, nereye gittiğimi, bu dünyada ne için olduğumu bilen ve Allah'ın bana verdiği biricik görevi yerine getirerek yaşamaya çalışan bir kargayım. Siz sefil varlıklar kendiniz çok muhteşemmiş gibi birde masallarda beni kötüleyin.
Cevap veremedim, çok sinirliydim, burnumdan soluyordum...
Ha ha hah! Gerçekler böyle acıdır işte ''İnsanoğlu!'' dedi.
Hala şaşkındım, hem konuşan hemde, hemde...
Hemde ne? Sana insan gözüyle bakmayan, gerçektede insan olmayan bir mahlukun söyledikleri hakaret gibi geldi öyle değil mi?
Sen beni mi dinliyorsun be!
Ha ha hah! Hayır dinlemiyorum...
O halde nasıl?..
Bak insanoğlu. Biz hayvanlar bu dünyaya herhangi önemli bir amaç için gönderilmedik, ama bize hayat veren, bizi yaratanı da unutmadık. Bize yüklediği görev neyse onu yerine getirmeye çalıştık. Sizler bunlarla dalga geçercesine bizi masallarınıza alet ettiniz. Hiç dönüp kendinize bakmadan, bizim hayatımızdan yalancı kareler alarak ahlak dersleri verdiniz. Ve bunu yaparken en büyük ahlaksızlığı yaptığınızın farkına bile varmadınız. Bu dünyada neden varsın, söyler misin bana?
Eee... Şey. Daha iyi bir yaşam, daha iyi bir hayat ve iyi bir aile...Tabiki bunun yanında maneviyatımızda var.
Bak insanoğlu, maneviyat senin için dünyalıklardan daha sonra geliyor. Oysa sana bu hayatı veren bu dünyalıklarıda nefsin ile mücadele edebilecek misin diye yaratan, seni sınava tabi tutan Allah'ı unutuyorsun.
Hadi be oradan! Sefil karga. Sen kim oluyorsunda bana öğüt veriyorsun!
Biz hayvanlar bu dünyada sizlerden önce vardık. Bizim buraya gönderiliş amacımız Allah'ın koyduğu kanunlara göre vazifemizi yapma ve sonra çekip gitmekten ibaret. Yani biz bu dünyaya geldiğmizde ilk işimiz beslenme ve barınma olur. Yaşamımızı sağlayacak kadar yiyecek bulduktan sonra yağmurdan, fırtınadan, rüzgardan, tipiden, kardan korunmak için bir barınak yaparız. Barınağımızıda ayarladıktan sonra ardımızda görevlerimizi devam ettirecek yeni nesiller bırakmak için üreriz. Bu yaratıcı tarafından bize verilen görevdir. Ne bir eksik, ne bir fazla. Biz bu dünyada bunun için varız. Ama siz insanlar böyle misiniz? Sizleri bizlerden yani hayvanlardan ayıran en önemli özellik nedir?
Elbette akıl.
Atla hemen sazan gibi. Bundan dolayı sana sefil gözüyle bakıyorum.
Akıl, dizginlenememiş yabani atlar gibidir. Ne yöne isterse oraya gider. Marifet akıllı olmakta değil, onları dizginleyebilmektedir...
Sen iyice sinirlerimi bozmaya başladın! Yeter artık. Bekle burada, hemen geliyorum!..
İçeriden tüfeğimi kaptığım gibi salona koştum, baktım, vitrinin üzerinde namluyu ona doğrulttum, kaçmadı. Tuhaf, normalde bir taşla kaçan hayvan silahı görünce korkmadı.
Haydi ateş et, durma! Beni vurduğunda vicdanını rahatlatmış olacaksın. Geceleri rahat ve huzur içince uyuyacaksın. Seni gerçekler hakkında rahatsız edecek kimse olmayacak! Dur biraz, sahi gerçekler sizin için rahatsızlık veriyor değil mi artık?
Hayır tabiki! Rahatsız falan olduğum yok. Sadece, sadece üslubun biraz sert.
Elbette sert olacak sefil yaratık! Sizler insanlıktan çıkmış bir halde oraya buraya saldırırken, amaçsız bir biçimde caddelerde savrulurken, nereden geldiğinizi ve nereye gittiğinizi unutmuş bir halde uyurken, ve tüm bunlar olurken birde biz hayvanları masallarınızda kötü emellerinize alet ederken çok yumuşak davranmış oluyorsunuz öyle değil mi?
Şey...Iııı, öhüü,öhüü. Boğazım gıcıklandıda su içer misin, bir su içip geleyim ben.
Seni hınzır, konuyu değiştirerek kaçabileceğini mi sandın? Hayır içmiyorum senin suyunu. Bu dünyaya neden geldin insanoğlu? Cevap veremiyor musun? Bizim gibi yiyip içip üremekten başka ne yaptınız ha? Kendinizi çok akıllı mı sanıyorsunuz? Küçük çocukların zihinlerinide o kötü masallarınızla yıkayarak kendinize benzettiniz. Anla insanoğlu, anla, aptal karga gak demedi peyniride tilki yemedi! Yardım sever karga dostu tilki aç olduğu için yiyeceğini onunla paylaştı. Sahi paylaşma kavramı sizin lügatınızdan çıkalı çok olmuştu. Unuttum ben bunu.
Tamam, tamam haklısın. Yeterince hakaret işittim. Git buradan, hemen!
Uçarak pencerenin önüne kondu, döndü bana baktı şimdide gak diyorum ve bu sözlerimin hepsini sen yiyorsun! Unutma insanoğlu, burada niçin olduğunu unutma...
Dedi ve uçup gitti. Kim bilir nereye gitti şimdi, keşke biraz daha kalsaydı...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum