Bir şey yapmalı

Dün hemen bütün gazetelerde bir otelin arka kapısından eşleriyle birlikte uzaklaşan rütbelilerin fotoğrafı yer alıyordu. Kameralara yakalanan olay Adana'da olmuş, ama herhalde başka yerlerde de benzerleri yaşanmıştır. Görev tanımlarında 'kaçmak' fiili bulunmaması gereken askerleri otelden dışarıya fırlatan, ilin valisinin verdiği Cumhuriyet Bayramı davetine, bazı davetlilerin başörtüleriyle katılmasıymış...

Türk Ordusu'nun subayları koca salonda üç-beş başörtülü kadın görünce oteli terk etmiş...

Onlardan daha büyük rütbeli subaylar da, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından davet edildikleri Çankaya Köşkü'ndeki Cumhuriyet Bayramı kutlamasına gitmedi, kendi kutlamalarını kendileri yaptı.

Manzara hiç hoş değil.

Cumhurbaşkanı yalnızca devletin başı olmakla kalmıyor, anayasaya göre 'başkomutan' sıfatını da taşıyor. Devletin başı olarak askerlerin atamalarındaki son imza ona ait; 'başkomutan' olarak da savaş dahil kendilerini ilgilendiren her konuda son talimatı ondan alacak askerler... Çankaya'dan uzak duran askerlerin, atama emirlerinde imzası bulunan, 'başkomutan' sıfatlı cumhurbaşkanından aldıkları Cumhuriyet Bayramı'na katılma davetini 'talimat' saymamaları ilginç...

Onlar ve CHP yönetim kademesi dışında davet edilen hemen herkes oradaydı; Cumhurbaşkanlığı makamına saygılarından ve Cumhuriyet'e duydukları bağlılıktan dolayı...

Peki katılmayanlar açısından Çankaya'dan uzak durmanın sebebi ne olabilir?

Kemal Kılıçdaroğlu CHP yönetimi olarak Çankaya'daki kutlamaya katılmamalarının 'hanımefendinin başörtüsüyle bir ilgisi bulunmadığını' söylüyor. O halde sebep ne? Lideri Devlet Bahçeli başta olmak üzere yönetiminin Çankaya'daki varlığı CHP ile MHP arasında fark bulunduğunu hepimize gösterdi ve bu fark galiba 'yok' denildiği halde 'başörtüsüne verilen anlam' ile ilgili. Aksini düşünmemiz için bir sebep de yok zaten...

Davetli cumhurun emir telâkki edip katıldığı Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ndeki Cumhuriyet Bayramı kutlamasından askerlerin uzak durmalarının sebebi nedir? CHP'liler davet gündüz-akşam olmak üzere iki sefer yapıldığında ikisine de katılmıyorlardı, dün de katılmadılar. Gündüz kutlamasına katılan askerler ise davete bu defa icabet etmedi.

Eskiden sadece akşam davetinde konukları karşılayan Cumhurbaşkanı eşiyle aynı mekânda bulunmak mı istemediler acaba? Başörtüsü yüzünden mi?

Saçma bir kuşku gibi geliyor ilk başta. Öyle ya, şehit cenazelerinde genellikle başörtülü olan anne ve eşleri teselliden geri durmuyor komutanlar... Davetlere katılmamayı veya katılınan davetlerden kaçmayı gerektirecek ağırlıkta bir 'sebep' ise başörtüsü, hayatını vatan uğruna feda eden genç askerlerin cenazelerinden de anneler ve eşler yüzünden uzak durmaları gerekmez mi komutanların?

Gerçekten bu sorunun cevabını bilmiyorum ve bilmeyi çok arzu ediyorum.

Şehit anneleri ve eşleriyle Hayrünnisa Gül arasında nasıl bir fark vardır ki, acılı anneler ve eşlerle birarada olabilen komutanlar Cumhurbaşkanı eşiyle aynı mekânda bulunmak istemesin? Birileri ortaya çıkıp bu sorunun cevabını hepimizin anlayacağı biçimde vermeli.

Durumun ülke açısından vahim bir 'güvenlik' sorunu teşkil ettiğini hatırlatmama gerek var mıdır? Cumhuriyet Bayramı kutlamasını cumhurun bir yerde, askerlerin ve CHP'lilerin başka yerlerde yaptıkları herhalde her başkentte not edilmiştir. Bu görüntünün sebep olacağı güvenlik zaafının faturasını kim ödeyecek?

Herhalde konu "Olmuşsa ne olmuş?" umursamazlığı veya "Ertesi yıl Cumhurbaşkanı hiçbir askeri davet etmesin" tepkisiyle geçiştirilebilecek basitlikte bir konu değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar