Regaib ALBAYRAK

Regaib ALBAYRAK

Bir Zamanlar

-Bugün olmaz.
--Neden?
-Neden diye sorma olmaz dedim!..
--Anlat lütfen, bugün anlat. Eskiden böyle değilmişiz biz, günlük güneşlik bir dünyamız varmış. Neden artık değil?
-Bende isterdim hergünün günlük güneşlik olmasını, ama olmuyor işte. Allah'ın kanunu bu, bugün yağmurlu olur ertesi gün güneşli. Ama hergün aynı olmaz.
--Eskiden diyorsun?
-Ee eskiden?
--Eskiden hergün günlük güneşlikmiş, dertler, sıkıntılar, kavgalar bizden uzakmış?..
-Evet. Ama o eskidendi, şimdi olmaz... ''Nasılsanız öyle yönetilirsiniz'' diye bir hadis-i şerif var.
--Neden olmuyor? İşte bunu çok merak ediyorum, bana mantıklı bir açıklamasını yap.
-Ah sizler. Zamane gençleri, herşeyde mantık ararsınız ya, işte buna dayanamıyorum. Hadis-i şerif var diyorum hala mantıklı açıklama istiyorsun. İyi dinle o zaman!
Eskiden diyorsun ya, eskiden kardeşlik vardı. Yani kardeşlikten kastım kardeştende öte dostluklar vardı. Sizin ''kanki'' diye tabir ettiğiniz arkadaşlıklardan, dostluklardan çok farklı. Zaten siz şuanda dost falanda değilsiniz ya...
Neyse kardeşlik vardı kardeşlik. Öyle iyi gününde değil hergününde birbirlerinin yanında olan dostlar vardı.
--Ee şuanda da var böyle dostluklar.
-İstisnalar kaideyi bozmuyor ne yazık ki... Ayrıca senin o dost diye tabir ettiğin insanlar, arkadaşlarının kötü gününde fırsattan istifade eden ilk insan olur.
Bak çevrene herkesin derdi biraz daha fazla para, biraz daha iyi yaşam şartları, biraz daha iyi iş. Bunlar için en kadim dostlarına ne kazıklar atan insanlar gördüm ben.
Para dostluğu desen onlarda, makam mevki dostluğu desen onlarda, iş arkadaşlığı-dostluğu desen onlarda. ''Dost'' gibi bir kelimeyi kirlettiler, karaladılar. O zamanlar harbi dostluk vardı. Neden mi? Çünkü insanlar adam gibi adamdı. Çünkü onları yetiştiren aileler adam gibi ailelerdi. İnsanlar arasında din kardeşliği vardı.
--Din kardeşliği mi? Bu nasıl oluyor?
-Din kardeşliği, öz kardeşlikten daha öte birşeydir. Gerektiğinde ''Yunus'' olmaktır, gerektiğinde ''Yavuz'' olmaktır. Ama bunları nerde ne zaman olacağınıda iyi bilmelisindir. Bu kardeşlik öyle bir kardeşliktirki kıtalar, denizler, ormanlar, dağlar, ovalar aranda sıralansa dahi zulüm gören bir kardeşine yardıma gözünü kırpmadan koşa koşa gidersin. Hemde hiç tanımadığın bir mazlum için.
--Kıtalar, denizler, dağlar mı? Onca yolu hiç tanımadığı insanlar için aşarlar mıydı?
-Evet. Hiç tanımadığı ama bi o kadar da kardeş olduğun insanlar için. Hatta kendi dininden olmasa bile yardım isteyeni geri çevirmezlerdi. Çünkü böyle emrediyordu Allah!..
Birde şimdi bak sokağın ortasında adamı bıçaklıyorlar, peh!!! milletin umrunda değil.
--Evet haklısın. Geçen gün bende böyle bir olaya şahit oldum. Yaşlı bir teyzenin çantasını döverek elinden aldı 2 tane hırsız. Dönüpte yardım eden bile olmadı teyzeye.
-Bak gördün mü? İşte insanların ellerinde kalan insanlıkları bu kadar. İnsanlar birşeylerden habersiz. Herbiri aynı değerler uğruna çabalayıp, koşuşturup duruyor. O hyırsızı da yetiştiren biri anne bir baba ama verdiği eğitim farklı. Anne işte baba işte, herkes bir koşuşturmaca peşinde. Bu koşuşturmaca içerisinde çocuklarda anne-baba sevgisinden mahrum büyüyor, daha sonra böyle duyarsız bir millet ortaya çıkıyor işte. Hadi sen yine şanslısın babaannen ve deden bizimle yaşıyorda sen ondan birşeyler öğreniyorsun, şimdiki insanlar anasını atasını dahi yanında istemiyor. Vay be... Ne günlere kaldık!
--Haklısın. Hemde çok haklısın, da burda asıl suçlu kim?
-Elbetteki suçu tek bir kişiye yüklemek doğru olmaz. Suç hepimizin ortak suçu, dert hepimizin ortak derdi. Biz nasıl bir toplumduk nasıl bir hale geldik, ne gibi aşamalardan geçtikte bugünlerimize vardık. Ne idik ne olduk? diye sormamız gerekiyor kendi kendimize. Tarihin o derin ve sığ yerlerinde bu gerçekler öylece yatıyor ama bu gerçekleri yalnızca setlerini yıkabilenler görüyor. Yani bir adım daha öteye geçebilenler, tarihini, geçmişini gerçek kaynaklardan öğrenenler
--Set derken neyi kastediyorsun?
-Konuşturma beni şimdi!.. Zaten doluyum.
--Tamam tamam. :) Anladım...
-Eğer bakmasını bilirsen görürsün, ama bakmasını bilmezsen, istersen dünyanın en güzel gözleri sende olsun yine göremezsin. Sonra sorarsın ''Biz nasıl bu hallere geldik?'' diye. Anladın mı şimdi nasıl eskiden hergün günlük güneşlikmiş?
--Anladım da şimdi bunları kime anlatayım ben? Gitsem desem ki böyleyken böyle olmuş, biz aslında biz değiliz başkalaşmışız desem. ''Hadi len'' derler bana.
-Desinler... Sen en azından onlardan farklı olduğunu göstermiş olursun... Hadi bakalım şimdi doğruca yatağa.
--Hayırlı geceler babaanne, hayırlı geceler dede, hayırlı geceler anne. Sanada hayırlı geceler.
-Hayırlı geceler...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum